24.09.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en yaygın ölüm sebebi; kalp ve damar hastalıkları. Yılda yaklaşık 18 milyon kişi kardiyovasküler nedenlerle hayatını kaybediyor. 2030 yılında bu rakamın 30 milyon kişi olacağı öngörülüyor.
Yazımıza maalesef bu veri ile başladık ancak şunu bilmek gerekiyor ki; kardiyovasküler hastalıkların neden, nasıl oluştuğunu günümüzde daha iyi biliyoruz. Ve tedavi yöntemleri de uzay çağına benzer ciddi gelişimler gösteriyor.
Teşhisten tedaviye gelişim gösterdi
Günümüzde en çok stresin tetiklediği kardiyovasküler hastalıklarda teşhis yöntemlerinin yaygınlaşması, beraberinde stent teknolojilerinin ve ameliyat yöntemlerinin açıktan kapalıya doğru ciddi gelişim göstermesi, hastalığın teşhisten tedaviye eskiye göre çok daha iyi yönetilmesini sağlıyor.
Kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde artan tecrübe ve gelişen teknolojiye rağmen hala hiçbir tedavi, cerrahi yöntemler kadar uzun süreli güzel sonuçlar sunmuyor. Bununla beraber cerrahi tedaviye alternatif tedavilere hastaları en çok iten sebep, cerrahi kesi ve ameliyat korkusudur. Doğru endikasyonla, tecrübeli ellerde yapılan by-pass’ın açık kalım süresi 20-25 yılı geçebilmektedir. Ameliyat sonrası taburculuk ve iyileşme süresi tahmini 1-2 hafta sürüp normal hayata 1 ay içinde dönülebilir.
Robotlar rağbet görmedi
Hastalardaki cerrahi kesi ve cerrahi sonrası iyileşme süre uzunluğu korkusu, biz cerrahları yöntemlerimizi geliştirmeye iten en büyük etkenlerin başında geliyor. Daha az kesi ile ameliyat için ilk başlarda robotik yöntemler oldukça dikkat çekmiş ancak yüksek maliyetlerinden dolayı çokta yaygın kullanım alanı bulamamıştır. Ancak son yıllarda giderek artan daha küçük kesi ile (minimal invaziv) kalp cerrahisi bu alanda kendini oldukça geliştirmiş ve yaygın kullanılabilir hale gelmiştir. Bu anlamda günümüzde mini sternotomi, mini torakotomi, meme altı kesi, koltuk altı kesi gibi birçok yöntem başarı ile uygulanır. Burada göğsün ortasında iman tahtası olarak bilinen sternum kemiği neredeyse hiç kesmeden ameliyat gerçekleştirildiği için halk arasında kapalı kalp ameliyatı olarak da bilinir.
Kanama riski daha az görülüyor
Kapalı kalp ameliyatında; göğüsün yanında yaklaşık 5 santimlik bir kesi ile kaburga kemiklerinin arasından girilerek ameliyat gerçekleştirilir. Ameliyatta açık kalp ameliyatında ne yapabiliyorsak aynısını aynı kalitede yapabilmekteyiz. Ameliyatta kemik kesisi olmadığı ve kesi boyutu küçük olduğu için enfeksiyon ve kanama daha az olmakta, hasta erken dönem taburcu olabilmektedir. Ameliyat sonrası günlük hayata dönüşü kısıtlayan en büyük etken sternum kesi iyileşme süreci olduğu için kapalı kalp ameliyatlarında günlük aktivitelere dönüş daha erken olur.
Kapalı kalp ameliyatında enfeksiyon riski azalır
1. Kesi daha küçük olduğundan ameliyat sırasında daha az kanama olur ve komplikasyon riski daha düşüktür.
2. Göğsün ön tarafında ameliyat izi olmadığından estetik açıdan iyi bir görünüm sağlar ve psikolojik olarak hastayı olumsuz etkilemez.,
3. Komplikasyon riski azaldıkça enfeksiyon riski de azalır.
4. Hastanın daha erken taburcu olmasını sağlar.
5. Hasta daha erken günlük hayatına dönebilir, sosyal ve cinsel yaşantısında problem oluşturmaz.
6. Hasta ameliyat sonrasında sırt üstü yatmak zorunda değildir, istediği pozisyonda yatabilir.
7. Hasta daha erken araba kullanabilir ve emniyet kemeri takabilir.
8. Hasta göğsünü korumak zorunda değildir.
9. Hasta hareket sınırlamasıyla karşılaşmaz, yüzebilir ve ağır kaldırabilir.