Fenomenler topluma örnek olabilir mi?
Günümüzde internet kullanımının yaygınlaşması ve sosyal mecralara olan ilginin artmasıyla beraber, yeni bir ünlü türü beliriverdi: Fenomenler... İnsanın kapı arkasından laf dinleyen teyze-amca halini ölümüne beslercesine, günlük hayatlarında olup bitenleri, yediklerini içtiklerini, alışverişlerini ve seyahatlerini paylaşan insanlar türedi... Şimdilerde ise bu insanların çocuklara ve gençlere örnek olduğunu iddia edenler var. Sizce YouTube’da makyaj kanalı olan bir kadın veya Twitch’de oyun oynayan bir oyuncu, sahiden toplumun belli bir kesimine örnek olabilir mi?
İnsanlar rol modellerini bilinç dışı seçer. Yani hiçbirimiz kendimize dönüp, “Acaba kimi rol model seçmeliyim?" diye sormayız. Kendinize idol olarak seçtiğiniz kişiyi düşünün. İdolünüz olana dek onun hayatını hiç sorguladınız mı? Davranışları, hareketleri, dünya görüşü, yaşam tarzı ve giyimi gibi birçok farklı faktörden etkilenerek o kişiyi kendinize rol model seçtiniz. Ama bu algı kafanıza yerleşene kadar bunların hiçbirini sorgulamadınız. Çünkü hepsi bilinçaltınızda 'tam size göreydi'. Günümüz fenomenlerini de aynı bu düşünce modeliyle rol model olarak benimseyen gençler var. Yaşadıkları hayatı yaşamak, giydikleri kıyafetleri giymek, vakit geçirdikleri mekanlarda olmak gibi istekleri var. Hayran oldukları fenomenin kim olduğundan çok, nelere sahip olduğuyla ilgilendiklerinden, kafalarında oluşan rol model ile olması gereken doğru imajlı rol modeller arasında dağlar kadar fark oluyor. Durum böyle olunca, bahsi geçen bu 'fenomenlerin' gerçekten doğru imajlı olup olamayacakları sorusu akla geliyor.
Yaşam tarzları topluma model olarak sunuluyor
Sanal evrene ulaşmanın çok kolay olduğu bir dönemdeyiz. Akıllı telefonlar, telefondan çok bu mecralara ulaşmak için kullanılıyor. Bu durumda ortaya çıkan problem ise, internet veya telefon bağımlılığından çok daha fazlası. Asıl problem, sosyal medyada gördüklerine ulaşabileceğini sanan veya ulaşması gerektiğine inananların türemesi... Demek istediğim, dünyada Miami tatili yapan ünlülerin sayısı artsa da, aynı da kalsa, artık bunun gözünüze daha çok sokulabildiği... Gözünüze sokulması için yaratılmış mecraların olduğu... Bu gövde gösterisi her gün, her dakika bir fenomen tarafından yapılınca iki büyük problemi de beraberinde getiriyor. Birincisi; sizi başkasının hayatını kapının arkasından dikizleyen teyze-amca haline düşürüyor. İkincisi de, bu hayatları taklit etme, onlardan biri olma isteği yaratıyor...
Takip değil, taklit ediliyorlar
Aslına bakarsanız tüm fenomenlerin aslında birer 'küçük ünlü' olduğunu görürsünüz. Belli bir sosyal medya platformunda bazen küçük, bazense milyonlara ulaşan 'kitleleri' vardır. O kitle için farklı içerikler üretirler (ki bir çoğunun içerik üretmek bir yana, sadece goygoy yaptığını görüyoruz) ve böylece zengin olurlar. (Nasıl zengin oldukları ve tarafımızdan nasıl yüceltilerek ünlü olup asla hak etmedikleri konumlara gelmeleri ayrı bir yazı konusu.)
Bu noktada asıl görmeniz gereken; bu içeriklerin veya ne yazık ki goygoyların hayatınızda yer edebildiğidir... Yeri geldiğinde, yer etmekten fazlası olup sizi o kişiye dönüşmeye itmesidir. Etrafta, sırf bilmem kim öyle giyiniyor diye onun tarzını benimseyen, sırf x ürününü kullanıyor diye mağazadaki o ürünün stoğunu eritecek kadar fanatikçe o kişiyi takip eden insanlar görüyoruz. Tüm bunlar da günün sonunda birbirini taklit eden, aynı bel çantasını takan, tüylü terliği giyen, “Ne manaağğ” diyen insanların sokakta gezmesine sebep oluyor...
Günün sonunda ünlünün takip edilmekten çıkıp taklit edilen olduğunu görüyoruz. Belki tüm yaptıkları sorgusuzca kabul edilmiyor fakat yukarıda bahsettiğim örneklerden birinin bile gerçekleşiyor olması, günümüz yeni nesil gençleri için çok üzücü.
Unutmayın ki; nasıl siz şimdi kendisini taklit ediyorsanız, bir gün aynı fenomen de kendinden daha ünlü birini takip ediyordu. Zaten öyle olmasaydı, işin içinde 'özgünlük ve yaratıcılık' bulunsaydı, adları 'fenomen' değil, 'sanatçı' olurdu...
İçi boş içerikleri bile değer görüyor
Bu gruptaki insanların önemli problemlerden bir diğeri ise, sırf fanatiği olduğu fenomen yapıyor diye tüm içeriklerinin takipçisi olmak. Saatlerce bomboş muhabbetler yaptıkları canlı yayınlarını, videolarını izlemek... Hiçbir faydası olmayacağı gibi, vaktinden çalacağını bile bile bunu yapmaya devam etmek... Hepimiz komik ve bir çoğu saçma içeriklere vakit ayırıyoruz. Bir ara popülerleşen Vine videolarını izlemeyeniniz yoktur herhalde? Fakat bu bahsettiğim böyle bir şey değil. Bahsettiğim, “Babama eşek şakası yaptım”, “Kız kardeşimle Instagram filteleri denedim” “Yeditepeli kız makyajı” “Lastikle karpuz patlatmaca” “Marula şarkı yazdım” gibi, hayatınıza bir fayda sağlamak bir yana dursun, bittiğinde “Allah’ını seven üstüme kitap atsın” diyecek kadar beyninizin sınırlarını zorlayacak kötülükte videoların ve bunları yapan küçük ünlülerin değer görmesi... Aldatılmalarını anlattıkları kitapların kadınlara 'rehber' olması... Edebiyattan uzak kitapların çok satan yazarı olmaları, sözlerinden anlamsızlık fışkıran şarkılarla müzisyen diye anılmaları... Binlerce tık alarak insanlara ulaşmaları...
Özgün olun, farklının peşinden gidin
Bir idol olmak ile herhangi birini taklit etmek arasındaki fark açıkça belli ise, yapılması gereken de belli. Elbette sanal dünyaya sırtımızı dönecek değiliz. Fenomenlerin yok olması da kişisel herhangi bir kazanım sağlamayacağına göre, bu sanal dünyayla nasıl anlaşacağımızı belirlemek gerek. Faydalı içeriklere yönelebilmek ve içi boş geyiklere birkaç saniyeden daha fazla beyni maruz bırakmamak, kendi iyiliğinizi düşünmekten fazlası değil. Çoğunluğun yaptığı, beğendiği, benimsediği sizin için anlam ifade etmek zorunda değil. Sosyal medya platformları ve içi boş içeriklerin üreticileri, gününüzün stresinden uzaklaşmanın yolu veya boş vaktinizi değerlendirme aracı olamaz, olmamalı. Unutmayın ki bu insanlar gözünüzün gördüğü, kulağınızın duyduğu her yerden reklamı pompalanarak aklınıza sokulup adeta 'ünlü edilmiş' insanlar. Bu sebepten, özgür ve gerçek olanın sadece sizi ifade ettiğine inandığınız şeyin peşinden gidin!