Geri Dön
Çiğdem Batur: “Sulu zırtlak bir aşk filmi bana göre değil”

Çiğdem Batur: “Sulu zırtlak bir aşk filmi bana göre değil”

Kurtlar Vadisi’nde Savcı Leyla karakteriyle milyonların ilgisini çeken ünlü tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Çiğdem Batur bu hafta gençlerle ünlü konukları bir araya getiren Gençlik Odası TV’de Ferit Ömeroğlu’nun konuğu oldu.

Serkan Boğaç Yılmaz
Serkan Boğaç Yılmaz

Oynadığı rollerin zorlukları ile ilgili olarak Gençlik Odası’na konuşan Çiğdem Batur, “Zorluğu seviyorum aslında. Evet, normalde de çok kolay bir hayatım olmadığı için herhalde zorluk kendimi doğru ifade edebildiğim bir durum. Şöyle bir düşündüğünüzde aşama aşama çeşitli zorluklar yaşıyor zaten insanlar hayatında ama beni öyle çok yıldıran bir şey olmadığı için üstüne üstüne gidiyorum aslında. Zorluklarla alakalı oldu sınavlarım benim hep ve seçtiğim rollerde onunla alakalı. Sıradanlığı sevmiyorum çok fazla” dedi.

Haberin Devamı

Çok fazla ilgi alanına ve hobiye sahip olan Çiğdem Batur bunlara nasıl vakit bulduğu sorusunu “Bunların hepsini aynı güne ya da o bir ay içerisine sığdırmıyorum. Bazen birine odaklanıyorum, başka bir zaman başka birine odaklanıyorum. Bunlar da profesyonel olarak yaptığım şeyler olmadığı için genelde vakit buldukça ya da hangisini daha fazla yapmak istiyorsam onu yapıyorum. Bazen kafama esiyor yürüyüş yaparken fotoğraf makinamı takıyorum, fotoğraf çekiyorum mesela. Bakıyorum güzel kareler çıkmış onları atıyorum bir köşeye. Yazın bir şey oluyor dalışa gidelim diyorlar atlıyorum gidiyorum. Bir yandan da lisanslı dalışçıyım. Bunun gibi şeyler. İnsan hayatı aslında o kadar kısa ki ve yapacak o kadar çok şey var ki. Bunları nereye sıkıştırsam diye düşünüyorum. Boş vakit buldukça da farklı farklı şeyler yapmayı, geliştirmeyi seviyorum kendimi.” diye yanıtladı.

Haberin Devamı

Çiğdem Batur: “Sulu zırtlak bir aşk filmi bana göre değil”

"Öyle sulu zırtlak aşk filmleri bana göre değil"

İleride aksiyonu bol filmlerde oynamak istediğini söyleyen Batur, “Keşke gerçekten bunu Türkiye’de doğru yapabilecek bir proje olsa ve bunuiyi şekilde finanse edebilecek bir yapım şirketi olsa, keşke bu tarz eğitimler alınsa ve oyuncu kendini geliştirebilse. Hollywood standartlarında bir aksiyon filmi çekilse. O zaman bayıla bayıla oynarım tabi ki. Kendi filmimi yazacak olsam kesinlikle bir aksiyon filmi olur bu. Öyle sulu zırtlak bir aşk filmi çok bana göre şeyler değil. Romantizm, sıradan aşk hikayeleri falan değil de biraz daha farklı olan şeylerin peşindeyim ben her zaman.”

"Her insana beş puan vererek başlatıyorum"

İkili ilişkileri hakkında insanlara yaklaşımının nasıl olduğunu anlattı ve “İçime çok atarım ama patlaması çok büyük olur. Ama bu çok normal, insani bir tepki artık. İlk anda çok bir tepki vermiyorsun bir olaya, ikincisi oluyor, üçüncüsü oluyor ki ben genelde uyarırım. Ben uyarmış oluyorum karşımdaki insanı ve uyardıktan sonra hala devam edince artık bir patlama noktasına geliyor. Hayal kırıklıkları da çok oluyor bu gibi durumlarda. O yüzden ben her zaman bir insanı beş puan vererek başlatırım hayatımda.

Haberin Devamı

Böyle durumlarla karşılaşınca ben o insanı hayatımdan çıkarıyorum. Benim umutlarımı hayallerimi, çalışma motivasyonumu ayakta tutan hevestir aslında. Bir insanla olan ilişkimde de bu böyle. Konuşmaya heves ediyorsam, bir şeyler anlatmaya heves ediyorsam bu gerçekten onun var olma ve benim yaşama hevesimdir. Ne zaman ki hevesim biter ki hayal kırıklığıyla paraleldir bu, o nokta da fark ediyorsun ki “evet, bundan sonra bizim gidecek bir yolumuz yok” İş konusunda da arkadaşlık konusunda da bu geçerli. Bir insanın size faydası olmadığında en güzeli o insanı hayatından çıkarmaktır. Kimse kimseye mecbur değil bu hayatta. Elbette ki herkesin daha iyisi,ona daha güzel geleni mutlaka olacaktır. Ben hep şunu düşünüyorum bazı olaylar ve bazı insanlar hayatına girer ve bir takım görevleri vardır. O görevleri yerine getirir iyi ya da kötü, sana hayatla alakalı bir takım dersler verir. Sen onlardan bir şeyler çıkarırsın ve çıkar gider hayatından. Sende birinin hayatına girdiğinde aynı görevi yerine getirirsin ve yine çıkar gidersin zamanı dolduğunda.”

Haberin Devamı

Çiğdem Batur: “Sulu zırtlak bir aşk filmi bana göre değil”

"Dünyanın en utangaç çocuğuydum"

İlk sahne deneyimini anasınıfında yaşayan Batur, bu başarısızlığıyla ilgili “Hayatımdaki en büyük hüsran anasınıfındayken olmuştu. Dünyanın en utangaç çocuğuydum ben. Sınıfta parmak kaldırıp soruya cevap veremeyecek kadar utangaç bir çocuktum. Bir gün anasınıfında bir gösteri hazırlanıyor, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler oynanacak. Bütün roller dağıtılıyor. Kendimi gösterip de bir rol almamın imkanı yok. Kelebek rolü verdi bana öğretmen. Bir tane dörtlüğüm var sadece. Onu söyleyeceğim ve geçeceğim yerime. Veliler var sadece. Tam benim sıram geldi, geçtim mikrofonun önüne, durdum. Durdum ve bir anda çığlık çığlığa ağlamaya başlayıp sahneden koşa koşa inerek annemin kucağına gittim. İlk sahneye çıkışım bu, rezalet. O an sanat hayatım varsa bile bitmişti. Üniversiteye kadar kapattım kendimi. Üniversiteden sonra da hani bir gayret acaba yapabilir miyim diye, arkadaşlarımın da zorlamasıyla tiyatro topluluğuna girdim. Ama yapabilir miyim yapamaz mıyım diye düşünürken dedim ki “buymuş.”

Haberin Devamı

Çiğdem Batur: “Sulu zırtlak bir aşk filmi bana göre değil”

"Kafamda hala doktora yapma fikri var"

Okul hayatıyla ilgili ise “Zaten iletişim okuyordum. Gazi Üniversitesi iletişim mezunuyum. Yüksek lisansım da var. Doktoraya devam edecektim ama üniversiteye kızdığım için doktorayı bıraktım. Özel bir üniversite de burslu yapmak istedim. Onlar da burs veremeyeceklerini söylediler. Bende tamam o zaman burs veremeyecekseniz zaten paralı yapmak istemiyorum doktorayı dedim ve bıraktım. Kafamda hala doktora yapma fikri var.

Üniversite de okuyordum ve aynı zamanda diksiyon eğitimi aldım. Arkasından sunuculuk, spikerlik eğitimi aldım. Bu arada tiyatro topluluğuna girdiğim için tiyatro devam ediyordu derken akademiden mezun olduğumda onlar dediler ki sen sunuculuk yap çok daha iyi olur senin için. Bu arada da okulda çekimler yapıyorum, organizasyonlar düzenliyorum, iki tane topluluğun başkanlığını yapıyorum falan o yüzden benim üniversite öğrencilerine düşkünlüğüm çok başkadır. Yaşadığınız ve yaşayacağınız bütün zorlukları birebir yaşadığım ve bildiğim için çok başka bir empati kuruyorum sizinle bu anlamda. Bu topluluklar da rol almak çok önemli. Çünkü mezun olduktan sonra çok daha fazla şey tecrübe etmiş olarak hayata atılıyorsunuz. En azından karşılaşabileceğiniz zorlukları görüyorsunuz ama yine de okuldakiler bal şeker kalıyor yanında.” Dedi.

Programın sonunda Ferit Ömeroğlu,” misafirperverliğinden ötürü Atakan Şeniz Başkanlığında AjansUMB’ye teşekkürlerimizi iletiyoruz. “ açıklamasında bulundu.


Haber: Buse Yılmaz

Benzer İçerikler