The Sims oyununu neden bu kadar çok sevdik?
The Sims'in bir dönem hayatımızın ne kadar merkezinde olduğunu hatırlayın. 2000 yılında çıkan ve çıktığı dönemde fırtına gibi esen simülasyon oyununu unutmak mümkün mü? Elbette değil. 'The Sims' çıktığı ilk gündne beri hayatımızın en büyük hobilerinden biri haline dönüşmüştü. Peki niye bu kadar sevdik 'The Sims'i?
Bilgisayar oyunları arasında onu farklı bir bölüme koyduk. Kadın ya da erkek, çocuk ya da yetişkin ama muhakkak herkese hitap etti 'The Sims'...
'Livin' Large', 'House Party', 'Hot Date', 'Vacation', 'Unleashed', 'Superstar', 'Makin' Magic'...
O kadar çok 'ek' paketi yayınlandı ki oyununun, ayıla bayıla takip ettik.
Sonra bir de baktık The Sims 2, The Sims 3, The Sims 4 diye sürekli yeni versiyonlar geldi.
Sevildi, ilgiyle takip edildi.
90'larda doğan, 2000'lerde çocukluğunu ya da ergenliğini yaşayanlar şimdilerde koskocaman kadınlar, adamlar oldu.
E haliyle 'hobi' olarak yine oynayan olabilir.
Hatta oynamamız da lazım.
Çünkü hayatımıza müthiş bir disiplin getiriyor aslında oyun, bilmem farkında mısınız?
Yoğun tempomuzdan, koşturmamızdan ötürü yemek yemeyi, su içmeyi bile unutuyoruz. Ama eve gitsek, Sims oynasak yemek yemezsek başımıza neler geleceği kafamıza dank edecek.
Yemek yemezsen ölürsün arkadaşım!
Sims karakterimizi yarattık, büyüttük, besledik. Sosyallik ihtiyacımız olmazsa olmaz. Kırmızıya döndüğü zaman alarm demek.
Evet her şey aynı anda olmuyor ama olması gereken her şeyin aynı anda olması!
Mümkün mertebe elbette.
En azından standart üstünde durduğu sürece hiçbir sıkıntı yok, tamamen yeşil olması çok da olasılık dahilinde değil.
Sims oyununu çok sevdik çünkü yaratmak, yönlendirmek, direktifler vermek hoşumuza gidiyor. Ama daha da önemlisi hayatımızda göremediğimiz eksikliği çok net görmemizi sağlıyor.
Hayatla başa çıkamayanlar Sims'le daha basit düşünüp problemlerine çözüm yolu bulabilir.
Kesin bilgi...