Instagram Stories hayatımızdan neler götürdü?
Instagram hayatımızın vazgeçilmez bir noktasında ve bu uzun bir süre boyunca da değişeceğe pek benzemiyor. Instagram'ın bu kadar çok sevilmesindeki en büyük pay 'görsellik' odaklı olması. Kitap okumayı sevmeyen, en uzun okuduğu şey 140 karakterlik tweet'ler olan gençler için şahane bir nimet gibi Instagram. Ama siz de çok iyi biliyorsunuz ki gelişmeyen her şey içten içe ölmeye mahkum. Dolayısıyla Instagram'ın da Instagram Stories ile kendisini yenilemesi kaçınılmazdı. Ka&
Facebook ve Twitter gibi rakiplerine çok hızlı bir şekilde yetişti Instagram.
Facebook'un artık huzurevi tadında annelerimiz, babalarımız, teyze ve dayılarımız tarafından kuşatılmış olması bizi farklı mecralara sürükledi.
Babanızın, annenizin sizi 'dürttü'ğü bir platforma dönüşünce haliyle "Kaç kaç" edasıyla derhal olay yerinden uzaklaştık fıtı fıtı şeklinde.
Twitter, sığınacak ilk limandı, sevmedik de değil.
Kendilerini yazarak ifade edebilen de çıktı.
Ama genel olarak RT'ci başı olduk.
Esprili tweet'ler atanlar tak diye fenomen oldu ve Twitter ünlüsü gibi bir kavram çıkmaya başladı.
Instagram, hem görsel hem de yazı odaklı olduğu için ve akıllı telefonların da etkisiyle şanslıydı.
Şansını da iyi değerlendirdi, herkes ama herkes fotoğraflarını siteye sarı odaklı filtrelerle Instagram hesaplarına ekledi.
Twitter'daki gibi hashtag ve konum aracılığıyla tanışanlar, en azından tanışma teşebbüslerinde bulunanlar çıktı.
"DM'den yürümek" gibi bir kavram bile ortaya çıktı.
Ama tıkandı.
Tıkanmaması da elde değildi.
Snapchat'in 'anlık'ı yakalamadaki başarısı Instagram'ı harekete geçirdi ve 'Instagram Stories' hayatımıza neredeyse bir yıl önce dahil oldu.
Snapchat'e verilen cevap yerini buldu, 24 saatlik paylaşımlarımız sayesinde 'an'ımızı derhal paylaşmayı çok sevdik.
Instagram fenomenlerinin 24 saatte bir silinen 'story'lerini kaçırmamak için sapık gibi Instagram'ı kullanmaya başladık.
Stalk'ladık efen'im, stalk'ladık...
Hayatımıza kattıkları şeyler ne peki Instagram Stories'in?
Çok daha hızlı, çok daha seri olduk.
Anlık mutluluklarımızı, duyurularımızı seri bir şekilde paylaştık. Her şey süper.
Peki ya Instagram Stories'in bizden götürdükleri?
İlk olarak artık post atmıyoruz.
Post atıp hesabımızda kalmasını sevmiyoruz, seçmiyoruz.
Dolayısıyla her şey kaybolmaya mahkum.
Hiçbir anımız kalmıyor, kalmayacak #tbt yapmadığımız sürece.
Anılar sadece #tbt'lerde yaşayacak yani.
Bir diğer önemli götürü de görünme özelliği.
Sevgilimizin eski sevgilisinin sizi stalk'ladığını görmek ister misiniz gerçekten?
Ya da tersten düşünelim, eski sevgilinizin yeni sevgilisini stalk'larken 'yakalanmak' ister misiniz?
Eskiden ne güzel hesabına girip bakıyorduk.
Hatta ekran görüntüsü bile alıyorduk.
Instagram Stories sayesinde 'tık'lamak zorundayız ve sadece 24 saatimiz var.
Ne kadar manyakça değil mi?
Instagram Stories çıktı mertlik bozuldu demeyeceğim ama psikolojik olarak her şeyin bu kadar ortalığa saçılmış olmasının bize çok da iyi geleceğini düşünmüyorum.
Kavgalı olduğumuz, görüşmediğimiz insanların yeni hallerine belki özlemle belki de goygoyuna bakmak istemek yanlış değil.
Ama bakmanın 'resmi' olarak 24 saatliğine de olsa kayıt altında olması ya da fark edilir olması can sıkıcı.
Bundan sonra çare fake hesap açıp sanallıkta sörf yapmak mı?
Şahsen story atan ve hesabında iz bırakmak istemediğim birinin story'sine çok bakmak istersem giderim fake hesap açarım ve oradan stalk'larım.
Saksı değiliz belki ama enayi de değiliz bence.
"Seni seviyorsam bundan sana ne?" ya da "Sevdim, bu benim meselem" durumu yani.
'O kadar de değil' be Instagram...