Arda Öziri çabuk mu unutuldu?
Ölüm ağır bir yüktür insanın sırtında. Bir gün başına geleceğini bilirsin ama yine de elinden geldiğince iyi yaşamaya çalışırsın. Sanki hiç kaybetmeyeceksin ve kaybedilmeyeceksin gibi... Peki kaybedilenin yasını tutma süresi var mı? 40 gün, 40 ay, 40 yıl… Fark eder mi?
Bugünkü konumuz, 27 Mayıs'ta bir trafik kazasında yitirdiğimiz Arda Öziri’nin, 6 yıllık sevgilisi Vildan Örnek'in düzenlediği doğum günü partisi... Parti yapılan gün, hikayenin ana fikrinden daha da ilginç: Tam da Arda Öziri’nin vefatının kırkıncı günü...
Bizim inançlarımıza göre 40, mevlidin okutulduğu gündür. Ailesi ve sevenleri tarafından okutulmuş anladığım kadarıyla... Ancak 6 yıllık hayat arkadaşı, aynı gün kendisi için dansözlü bir doğum günü partisi yapmayı tercih etmiş. Oysa ki sosyal medyada, "Eşim, dostum, arkadaşım, sırdaşım, ne çok şey oldun hayatımda!" kelimeleriyle paylaşmıştı acısını.
Hangisi gerçek?
Dile kolay; 6 yıl süren bir ilişkiden söz ediyoruz… Bu süre zarfında insan birbirinin ne çok şeyi olabilir gerçekten. Birbirine veda etmek istemeden, ama hayata veda edileceği bilinmeden yaşanır ilişkiler. Gece, gündüz, mutlu, karamsar, komik ya da hüzünlü bir sürü an... Sonra biri ebediyen veda eder... Sadece size değil; emek verdiği hayatına, daha iyisi olsun diye çabaladığı yaşama da... Bekliyor muyduk peki bu sonu? Kimse sonunu bekleyerek yaşamaz ki. Sonsuzdur insanın gözünde hayat, umut doludur.
Ölüm ağır bir yüktür insanın sırtında. Bir gün başına geleceğini bilirsin ama yine de elinden geldiğince iyi yaşamaya çalışırsın. Sanki hiç kaybetmeyeceksin ve kaybedilmeyeceksin gibi...
Peki kaybedilenin yasını tutma süresi var mı? 40 gün, 40 ay, 40 yıl… Fark eder mi? Bir sürü yaşanmışlıklar gitmedi mi zaten kaybedilenle? Rakamlara sığar mı kaybetmenin acısı? Kaybettiğinin acısını bir ömür taşırsın, kalbinde, omuzlarında... Bunun adı birinci gerçek!
Hayata karışmadan önce biraz süre tanımalıyız acımıza
İkinci bir gerçek de şu: İnsanoğlu çiğ süt emmiş! Gidenin ardından yas tutarken, teselliler başlar eş dosttan. "Ölenle ölünmüyor kardeşim!" derler. Doğru; hepimizin kayıpları var. Hayat devam edecek etmesine ama... Bu kadar da çabuk kutlamalar, alemler yapılmaz ki! Kaybetme acısının süresi yok, çünkü acı yok olmaz. Anılar var geride, beraber kutlanan geçmiş doğum günleri var. Sosyal medyada paylaşılan "Ne çok şey oldun hayatımda" cümleleri var... Nereye gitti onca fotoğraf, onca söz?
Unutmak kişiye has bir özellik değil aslında. İnsanoğlunun yapısında var. Ama hayata karışmadan önce biraz süre tanımalıyız acımıza. Tabii ki kaldığımız yerden devam edeceğiz. Tabii ki hepimizin hayatı çok değerli. Ama unutmayalım ki, unutulmayalım!