146'dan internete giren efsanevi nesil online mı?
90'ların sonu 2000'li yılların başı. İnternet yavaş yavaş, Tarkan'ın şarkısındaki gibi 'Salına Salına Sinsice' hayatımıza dahil oluyor. O zamana kadar birçoğumuz daha dün annemizin kollarında oynarken ve 'Anne bitti...' diye seslenirken yavaş yavaş internet paketlerine geçiş yapmıştık. 'Anne bitti...' deniliyorsa o tuvaletimizle alakalı bir konu değildi.
İnternet paketimiz bitmişti ve acilen internette sörf yapmaya devam etmemiz gerekiyordu.
Çare neydi?
Çare 146'ydı.
Sevgi de emekti.
Güzeldi o günler.
O ayki faturayı coşturan 146 zor zamanlarımızda yanımızdaydı.
Ama karşılığında getirisi kadar götürüsü de vardı.
Anneden, babadan "Evladım bu ne?"lere karşı hazırlığımızı yapıyorduk.
"Çünkü ödevim için..." en şahane bahaneydi.
Fışık, fışık sesli internete girme sesi sanki uzun ince bir köprüydü ve muhakkak dinlememiz gerekiyordu.
O sesi dinlerken halen daha mest olabilmek mümkün.
O zaman aklınıza gelebilir miydi o sesi bir daha asla duymayacağınız?
Hayatım boyunca internete hep o sesle eşlik edebileceğimi düşündüm.
Yanılmışım.
Her şey çok hızlı değişiyor.
Birçok şeyin kıymeti kalmamış durumda.
Tüketmiş durumdayız daha şimdiden.
Ve daha yolun çok başındayız, düşünsenize sadece 2 bin küsür yıldayız.
146'dan internete giren efsanevi nesil online mı?
Eğer online'sanız ve hafiften de olsa gözleriniz doluyorsa ve bir çare arıyorsanız geçmişin güzelliğini hatırlamamak için...
Çocukluğunuzdaki travmaları düşünün.
Ve artık geçmişi geçmişte bırakın.
Anın tadını çıkartmak varken 146 romantizminin sırası mı cidden?