Yeşilçam Sinema Müzesi'nin hatırlattıkları
TÜRVAK nihayet bir Yeşilçam Sinema Müzesi kurdu... Neredeyse 100 yıllık bir tarihin afişleri, fotoğrafları, kameraları ve daha birçok obje müzede sergileniyor. Şubat 2001 yılında faaliyete geçen müze, şimdilerde ismini duyurmanın yollarını arıyor.
Sinemaya ilgi duyanların Yeşilçam tarihini öğrenmesini şahsen çok isterim. Çünkü Yeşilçam tarihi, Hollywood tarihinden daha ilham verici. Yoklukla bir şeylerin var edilmeye çalışıldığı mucizevi bir süreç adeta... Zaten mucize dediğimiz şey de bu değil mi? Bol para ve iyi teknik ekipmanlarla her zaman iyi bir film yapılabilir. Önemli olan, bunlar elinizde yokken yapmaya çalıştığınız 'iyi şeyler'... Sonuç değil, süreçtir sizi geliştirecek olan.
Bu yüzden Yeşilçam'ı hep Çanakkale Savaşı'na benzetirim. Yoklukta var olmaya çalışma ve eldekilerle zafer elde edebilme çabası... Düşünün; 1982 yılında 'Dünyayı Kurtaran Adam' ve '3 Süpermenler' gibi birçok kült film çekilmiş, ama sene 2018; hala elle tutulur bir bilim kurgu filmimiz yok. Geçmişte Cüneyt Arkın'ın filmleri ile maytap geçenler, bugün John Wick serisine şapka çıkartıyor. "Amma da üfürmüşler ha!" nidasıyla o filmleri izleyenler, bugünlerde 'Yıldız Savaşları'nı ağızlarından su aka aka izliyor. Sinemanın büyüsü milyon dolarlarla, bilmemkaçıncı nesil dijital kameralarla mı ölçülmeli? Elindeki imkanlarla bir şeyler yapmaya çalışmanın aşkını hangi gişe başarısı gerçek sinemaseverlere verebilir ki?
Yeşilçam'dan iki isim, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi
Yeşilçam gerçektir, içimizdekilerin yansımasıdır. İlker İnanoğlu’nun oynadığı 'Yumurcak' filmi, başka bir film setinde hayat hikayesini anlatan Mürüvvet Sim’in hikayesinden yola çıkılarak yazılmış bir senaryodur mesela.
Üstelik Yeşilçam sineması birkaç dünya rekortmeni de çıkardı. Bunlardan biri, filme çekilen 400'ün üzerinde senaryosuyla rekorlar kitabına giren Safa Önal, diğeri de 700'den fazla senaryo yazarak rekor kıran Bülent Oran.
Benim sinema felsefeme uyan ve ilham veren en güzel sözlerden biri Jacques Tati'ye ait: “İstiyorum ki film siz sinema salonunu terk ettiğinizde başlasın.” Hatırlar mısınız eski yazlık sinemada Cüneyt Arkın’ın filmlerinden çıkan çocuklar, daha sinema kapısında garip karete hareketleri yapıp eğlenirlerdi. İşte 'sihir' budur. Çocuklar ve gençler daha hayalperest olabildikleri için esas film salondan çıktıktan sonra başlardı. Ben de onlardan biriydim.
Yeşilçam Sinema Müzesi, ziyaretçilerini bekliyor
Şimdiki Türk sinemasını beğeniyor ve destekliyorum. Ama hala Yeşilçam ismini duyduğumda, uzun yıllar önce sevdiği kızdan ayrılmış bir adamın, yanından geçen kadının parfüm kokusunu duyunca sevgilisini hatırladığı ve burnunun direklerinin sızladığı bir hüzün çöküyor üzerime. Böyle bir değeri yaşatamamamızın kırgınlığı kızdırıyor zihnimi.
hollywoodmuseum.com adresini ziyaret ettiğimden beri de, "Neden bizim de bir Yeşilçam Müzemiz yok?" diye sızlanıp duruyorum. Ta ki TÜRVAK nihayet bir Yeşilçam Sinema Müzesi kurana kadar... Neredeyse 100 yıllık bir tarihin afişleri, fotoğrafları, kameraları ve daha birçok obje müzede sergileniyor. Şubat 2001 yılında faaliyete geçen müze, şimdilerde ismini duyurmanın yollarını arıyor. Beyoğlu'nda ziyaret edebileceğiniz müzede 60 bine yakın kitap var. Girişi 10 TL, indirimli ise 5 TL. Müzekart ve Museum Pass sahiplerine ise yüzde 20 indirim uygulanıyor. Pazartesi günleri hariç haftanın her günü 10.00-18.00 saatleri arasında açık olan müze, sizi Yeşilçam'ın büyülü dünyasına çağırıyor. Gidin, görün...
Eminim sizin de burun direklerinizi sızlatacak...