'The Devil All The Time' beklentileri karşılayacak mı?
Yıldız kadrosuyla seyirciyle buluşmaya hazırlanan 'The Devil All The Time' filmi beklentiyi çoktan arttırdı. Fakat yüksek profilli oyuncuları barındıran filmlerin bizi hayal kırıklığına uğratma oranı da son yıllarda artmış vaziyette. Gelin 'The Devil All The Time' filmine Molatik olalım...
Filmin Türkçe adı henüz resmileşmedi
Sinemaya gitmenin ne kadar sağlıklı olup olmayacağına karar veremediğimiz şu günlerde, dijital platformlardan film izlemek daha iyi bir seçenek gibi görünüyor. Sağ olsun bu platformlarda da içerik bitmiyor. Aslında bu durumu biraz da eleştiriyorum. İçerik sayısı arttıkça izlenme oranları da artıyor ve şirketin kar oranı da artıyor, kısaca bu durum onların işine geliyor. Fakat içerik sayısının fütursuzca arttırılması her senaryonun filmleştirilme çabası, yapımların kalitesini düşürüyor. Neyse bunu çok uzatmayalım, yoksa bunun üzerine daha neler neler konuşulur...
Şimdi eleştirilerimi bir kenara koyuyor ve bu film istilasından sağ kalacağını umduğum 'The Devil All The Time'dan bahsetmek istiyorum. Öncellikle filmin Türkçe adı resmileşmediği için İngilizce adıyla yetinmek zorunda kalacağız. "Hep Şeytan" veya " Her Zaman Şeytan" gibi çeviriler tartışılabilir. Peki bu filmin konusu ne?
'The Devil All The Time' ne anlatıyor?
Filmimiz 2. Dünya Savaşı sonrası 1960'larda Amerika' da geçiyor. Yolundan şaşmış, karısını kanserle savaşından kurtaramayan bir savaş gazisi Willard'ın hikayesini, seri katil Carl ve Sandy çiftinin otobanlarda kurban arayışını ve bunların arasında kalan Willard ve Charlotte'nin iyi bir ama bir o kadar da sert oğulları Russel' ı konu alıyor filmimiz. Farklı hayatlar sürdüren insanların bir noktada birleşerek kaosa sürüklenmelerini izleyeceğiz bir nevi.
The Devil All The Time aslında 2011 yılında basılan bir kitap. Amerikalı roman yazarı Donald Ray Pollock tarafından kaleme alınan bu kitap, 2 saat 18 dakika gibi bir süre ile beyaz perdeye aktarılıyor. Öyle ki salgın ile değişen düzende filmlerin artık dijital platformlarda yayınlanması normal hale geldi. Aslında pandemi öncesinde de bu durum kabullenilmişti. Hatta Oscar'lı yönetmen Martin Scorsese'nin yaklaşık üç saat süren filmi 'The Irishman'i dijital platformda yayınlaması, bu durumun artık normalleştiğini de tasdiklemişti.
Peki kadroda kimler var?
Peki kadroda kimler var? Hadi başlayalım saymaya. Üzerine yapışmış Alacakaranlık Edward imajından sıyrılmayı başaran yeni Batman' imiz Robert Pattinson var. Kendisi bu aralar oldukça ekran önünde. Öyle ki vizyona girmesi beklenen Tenet ile birlikte süksesi daha da artacak gibi gözüküyor. Marvel evreninin yeni Spiderman'i genç isim Tom Holland da kendini daha ciddi rollere hazırlıyor. Ayrıca filmin kadrosunda Stephen King'in kitabından uyarlanan It (2017) filminde korkutucu palyaço Pennywise'ı canlandıran Bill Skarsgard da var ve filmde karısını kaybeden Willard Russel karakterine hayat verecek. Harry Potter'ın sinir bozucu kuzeni Dudley'i canlandıran Harry Melling de bir başka sürpriz. Marvel evreninin Kış Askeri Sebastian Stan, Alis Harikalar Diyarı’nın Alice’ini canlandıran Mia Wasikowska, Mad Max: Fury Road’den Riley Keogh, Everest filminden Jason Clarke, Trendeki Kız filmindeki performansıyla göz dolduran Haley Bennet ise kadronun diğer isimleri.
Beklenti yüksek olunca...
Kadronun hep tanınan isimlerden oluşması herkesi heyecanlandırmış olmalı. Hem belki de amaç budur. Doğal olarak siz bu isimleri görünce heyecanlanacak ve filmi bir an önce izlemek isteyeceksiniz. Öte yandan yıldız kadro ile çekilmiş pek çok filmin tabiri caizse fos olduğu da bir gerçek. İşte bu gerçek, insanı biraz korkutuyor. Çünkü bir filmden beklentiniz ne kadar yüksek ise hayal kırıklığınız da bir o kadar büyük oluyor. Tabii en güzeli hiç beklentiye girmemek. Fakat öyle isimler, öyle hikayeler ve öyle reklamlar dönüyor ki beklentiye girmemek imkânsız hale geliyor. Bence önyargılı olmamaya çalışalım ve yıldızlar geçidine sahne olan The Devil All The Time filmine gelin bir şans verelim.