Sidikli Kasabası: Ters köşelerin müzikali
Tony ödüllü kült Broadway müzikali 'Sidikli Kasabası Müzikali', geçtiğimiz ay ülkemizde prömiyerini yaptı. Füsun Demirel ve Settar Tanrıöğen gibi usta isimlerin haricinde yetenekli genç yıldızların da yer aldığı Türk tiyatro tarihinin tek resmi Broadway müzikali olan 'Sidikli Kasabası Müzikali', yenilikçi ve farklı anlatımıyla seyirciye bol bol ters köşe yaparak heyecan verici bir oyuna dönüşüyor...
Greg Kotis ve Mark Hollman tarafından kaleme alınan iki perdelik 'Sidikli Kasabası Müzikali' yepyeni bir yorumla geçtiğimiz ay prömiyerini yaptı. Kayhan Berkin yönetmenliğinde, Mon Yapım prodüksiyonuyla, dansları, şarkıları, 27 kişilik kadrosu ve Şef Murat Kodallı önderliğindeki canlı orkestrasıyla dikkat çeken müzikalde bilgilendirici bir girişin ardından, dünyanın kuraklıkla boğuştuğu, halkın tuvalet ihtiyacının özel bir şirketin denetimine verildiği bölgede hikâyemiz başlıyor.
Kimse o kasabayı aslında pek de bilmiyor
Burada tuvalet parasını ödeyemeyenler gizemli Sidikli Kasabası'na gönderiliyor. Fakat kimse Sidikli Kasabası neresidir aslında pek de bilmiyor. Üstelik bir giden bir daha da geri gelmiyor. Kendini tutamayıp idrarını yollara yapanlar gözaltına alınıyor. Tutuklanıp sürgüne yani Sidikli’ye gönderiliyor. Her şey İdrar Yolları Anonim Şirketi’nin (İYAŞ) kontrolü altında. Öyle ki boşaltım ihtiyacımız adeta bir ayrıcalık haline geliyor.
Aşksız müzikal mi olur?
İYAŞ’ın kontrolü ise hayatının merkezinde para olan, aklı fikri sadece parada olan patronda. Onun adı Caldwell B. Cladwell (Settar Tanrıöğen). Aşksız müzikal mi olur mu? Olmaz tabii ki. Kalabalıkları manipüle etmeyi öğrenmesi için yurt dışına üniversiteye gönderdiği kızı, sosyal medya fenomeni olarak geri dönünce işler karışıyor. Kuşları, böcekleri seven 'aşko kuşko' Hope Cladwell (Ceren Gündoğdu), vakti zamanında babası Sidikli’ye gönderilen ve düzene başkaldıran Bobby Strong’a (Mehmet Aykaç) aşık olunca olaylar gelişiyor.
Esprili diyaloglar izleyiciye adeta nefes aldırmıyor
Geri dönüşüm, sürdürülebilirlik, küresel ısınma, doğal kaynakların azalması gibi ciddi sorunlara değinen müzikalin hikâyesini, performansıyla tam not alan Memur Lockstock’tan (Doruk Şengün) dinliyoruz. Samimi anlatımı, esprileri ve danslarıyla seyirciyi bağlıyor. İzlerken hem hikâyenin içinde hem de aynı anda dışında kalıyorsunuz. Esprili diyaloglar izleyiciye adeta nefes aldırmıyor. Özellikle suyu kurtarmak için verdiği zam haberi alkış topluyor. Şengün’ün kendisini çocukken sahnelere yönlendiren anne-babasına bir teşekkür de bizden!
Oyunun verdiği mesaj aslında gayet net
Müzikal boyunca para için gaddarlaşan bir baba, yıllar önce annesinin öldüğünü zanneden bir kız ve inandığı doğru uğruna hayatını kaybeden karakterler sizi duygusal alanda dalgalı bir yolculuğa çıkarıyor. Neler olacak diye düşünmeyin. Bol sürprizli ve ters köşeli bu oyunun verdiği net bir mesaj var. Susuz dünyanın tehlikeleri, satirik, alaycı ve eğlenceli olduğu kadar da gayet ciddi. Gezegenin yok olan kaynaklarıyla ilgili bir aydınlanma ve farklındalık oluşuyor. Sidikli’de olan aslında tüm dünyaya yayılıyor.
