Paul Cezanne: Modern sanatın babası
Paul Cezanne modern sanat denilince ilk akla gelen isimlerden biri. Gelin Paul Cezanne'ın hayatına Molatik olalım...
Emile Zola ile dostluk kurdu
1839'da Fransa'da doğdu ve 13 yaşına geldiğinde yatılı öğrenci olarak Aix-en Provence’ın en iyi eğitim veren okullarından College Bourbon’a gitti. Burada ileride dönemin en büyük Fransız yazarlarından biri olacak, kendisinden bir yaş küçük Emile Zola ile derin bir dostluk kurdu.
1857’de Aix Resim Okulu’na gitmeye başladı ve hocası Gilbert’in gözetiminde alçı modelleri kopyaladı; canlı modellerle çalıştı. Bu okulun düzenlediği resim yarışmasında yaptığı bir yağlıboya resmi ile ikincilik ödülü kazandı.
Manzara, doğa ve portre çizimlerine yöneldi
Paris'te Salon adlı itibar gören bir sanat jürisi, Paul Cezanne'in eserlerini gösterime sunmayı 1869 yılına kadar reddetti. Jürinin önyargılarına karşı çıkan sanatçılar içinde Paul Cezanne da vardı. Eserleri reddedilen sanatçılar, sonunda 'Reddedilenler' adıyla bir sergi düzenledi. Paul Cezanne'ın eserleri de böylelikle sanatseverlerle buluştu.
Paul Cezanne resimlerinde Pisarro'nun etkisinde kaldı. Başlangıçtaki melankolik ve içe dönük resimler, bu etkiyle kır manzaralarına dönüştü. Bu tarz, Paul Cezanne'ın yaşamında bir dönüm noktası oldu. Bugünkü ününü sağlayan manzara, doğa ve portre çizimlerine yöneldi. Bu dönem Paul Cezanne için ekspresyonist dönemin de başlangıcı oldu. Sanatının son yılında lirizme ve özgün fırça vuruşlarına yöneldi. Bu yaklaşımı, modern sanatın ilk akımları olarak kabul edilen fovizm ve kübizmin çıkış noktası oldu. Bu tarzdaki tablolarından olan 'Yıkanan Kadınlar' adlı eseri, Paul Cezanne'ı sanatında doruk noktasına getirdi.
Resim için yepyeni bir çıkış noktası...
Cezanne yaşamının son yedi yılını da yıkanan kadınları konu alan üç büyük resim üzerine çalışarak geçirdi. "Kâğıt Oynayanlar"ın bir versiyonu dışında, bunlar yaptığı en büyük boyutlu resimlerdi ve boyut seçimi bile Cezanne'ın bu resimlere büyük bir önem verdiğini gösteriyordu. Açık havada portre yapmaya da başladı. Yaşamının son yıllarında genellikle bahçıvanı Vallier’nin portrelerinden oluşan dizi üzerinde çalıştı. 1906’daki portreler, Cezanne’ın portre ressamlığının doruğu olarak gösterilen eserlerdi.
1906’da zatürreye yakalanan Cezanne, 22 Ekim’de Aix-en-Provence'da hayatını kaybetti. 20. yüzyılın ilk yıllarında Cezanne’ın yeni mekân anlayışı ve geleneksel perspektif kurallarına karşı çıkışı, resim için yepyeni bir çıkış noktası oldu.