Küçük İskender'in ölümü neden büyük bir kayıp?
Türk edebiyatının en nevi şahsına münhasır isimlerinden biri olan Küçük İskender hayatını kaybetti. Bir süredir kanser tedavisi gören şairin aramızdan ayrılması neden büyük bir kayıp peki?
Hayata bakışı, duruşu, şiirleri...
Küçük İskender, ya da gerçek adıyla söylersek Derman İskender Över henüz 55 yaşındaydı. Bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Sanat dünyasındaki pek çok arkadaşı onun yanındaydı hep. Evet, savaşı yenemedi ve gitti aramızdan. Can Bonomo, Sıla Gençoğlu, Mabel Matiz... O kadar güzel vedalar etti ki bu isimler. Eli kalem tutan her müzisyenin, kitap okuma sevgisi kazanmış her okuyucunun gönlünde ayrı bir yere sahipti Küçük İskender. Şiirleri, hayata bakışı, duruşu... Her zaman ayrı ve biricikti.
"Öldüğüm gün parti versinler"
Küçük İskender hayatını kaybettikten hemen sonra, özellikle Twitter'da bir video trend oldu. Ölümünden sonra yapılmasını istediklerini şöyle ifade ediyordu şair: "Öldüğümü duydukları gün dansa gitsin insanlar. Bir gün önce dansa gidenler de uzun zamandır çok özledikleri sevgililerini arasın. Parti versinler, eğlensinler. Ben öldüm diye değil, böyle bir adam yaşadığı için eğlensinler." Şair sanılanın aksine kendini övmüyor, tam tersi ölümün de hayatın bir parçası olduğunu bir kez daha hatırlatıyor aslında.
Korkmadan yaşamak!
Küçük İskender size hitap etmeyebilir. "Türk edebiyatını mahveden adam" olarak görebilir, onun hakkını teslim etmeme ısrarında olabilirsiniz. O, sizin düşünceniz, sizin probleminiz. Hayata karşı dikliğinde tutarlıydı. İnandıklarımızın arkasında durma cesareti verdi. Bir karakterdi. Kendini ortaya koydu. Başka bir şeyler anlatmak istedi. Çağrışım yaptırdı, ufkumuzu genişledi. Ama en güzeli, korkmadan yaşamanın ne demek olduğunu kanıtladı. Küçük İskender gibi bir karakterin artık nefes almıyor oluşu tam da bu yüzden bir kayıp işte...