Kübizm nedir?
Sanat camiasının sık kullandığı kelimelerden birisi de Kübizm'dir. Özellikle resim ve heykel sanatının bir kolu olan Kübizm ilginç tarzıyla dikkat çekmektedir. Peki, Kübizm nedir? Kübizm nasıl doğmuştur? İşte Kübizm’e dair her şey…
Kübizm nedir?
Kübizm, 20. yüzyıl başındaki temsile dayalı sanat anlayışından saparak devrim yapan Fransız sanat akımıdır. Pablo Picasso ve Georges Braque, nesne yüzeylerinin ardına bakarak konuyu aynı anda değişik açılardan sunabilecek geometrik şekilleri vurgulamışlardır.
Kübizm nasıl doğmuştur?
20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmıştır. Kübizm terimi I. Dünya Savaşı'ndan önceki yıllarda Paris'te gelişen bir resim akımını belirtir. O dönemde Avrupa'da biçimlenmekte olan modern sanatın ışığın geçici etkilerini resmetmek olan izlenimcilerden hoşnut olmayan bir genç ressamlar kuşağı yetişiyordu; bunlar, Matisse'in çevresinde toplanmış olan fovların çok renkli resim sanatından da hoşlanmıyorlardı. Kübist sanatçılara göre dış dünyanın nesneleri sadece göründükleri yanıyla değil görünmeyen tüm yanları ile ele alınmalıydı. Empresyonizm'e egemen olan görme duygusu yerine, Kübistler aklın başatlığına dayanan aklın gücünü ortaya koymak istiyorlardı. Tablolarını sağlam temellere oturtmak istiyor ve bu konuda ressam Paul Cezanne'ın izinden gidiyorlardı. Nitekim bu ressamlar, Cezanne'dan, onun son Provence manzaralarından ve natürmortlarından esinlenecekler, bundan da kübizm doğacaktı. Manifestosu yazan Apollinaire, bir taklit sanat değil tasarım sanatı olduğunu söyler.
Kübizm'in öncü sanatçıları kimlerdir?
Akımın öncüleri şöyledir:
- Pablo Picasso (1881-1973)
- Georges Braque (1882-1963)
- Jean Metzinger (1883-1956)
- Albert Gleizes (1881-1953)
- Fernand Leger (1881-1955)
- Juan Gris (1887-1927)
- Piet Mondrian (1872-1944)
Kübizm'in farkı nedir?
Kübizm kendinden önceki sanat akımlarına benzememesiyle kendini ortaya koymuştur. Rönesans’tan bu yana mekânı betimlemek için kullanılmış olan perspektifi bırakarak klasik resim anlayışını tamamen reddeder. Bir nesneyi birçok açıdan göstererek dördüncü boyut anlayışını getirir. Kübistlere göre doğa betimleyici değil, kavramsaldır. Doğrudan resmetmek yerine, değişik kısımlarından görüntülerini bir araya getirerek yeni formlar yaratır, modellenen formlardan ziyade, arka plan ile ön planı harmanlar, nesneleri çeşitli açılardan göstererek tasvir eder. Resimsel yüzeyde üç boyutluluk yanılsaması yaratmak yerine resim yüzeyinin iki boyutluluğunu vurgular. Bu özelliklerinden dolayı 19. yüzyıldan itibaren temsili gerçeklikten resimsel gerçekliğe uzanan yoldaki adımları hızlandırarak görsel bir devrim yaratır. Geleneksel perspektif kurallarına başvurmadan nasıl bir resimsel kurgu yapılabileceği sorusundan hareketle Batı sanatının yüzlerce yıllık görsel temsil sistemini yerle bir eden Kübizm, bu anlamda bir devrim gerçekleştirmiştir. Tüm bunlar da kübizmi 20. yüzyılın en ünlü sanat biçimlerinden biri yapmıştır.