Everything Everywhere All At Once: 'Her şey her yerde aynı anda', üstelik de en iddialı 7 dalda!
95'inci Akademi Ödülleri birçoklarımızı pozitif anlamda şoke eden bir tabloyla sonuçlandı, belki de hepimizin gizli ya da aleni favorisi 'Everything Everywhere All At Once' (Her Şey Her Yerde Aynı Anda) aralarında 'En İyi Film' ve 'En İyi Yönetmen' de olmak üzere törenin en iddialı 7 ödülünü birden kazanarak tarihi bir başarıya imza attı. Peki 'Everything Everywhere All At Once'ın başarısı neden önemli?
Sinema tutkunu herkesin nefesini tutup beklediği 95'inci Akademi Ödülleri uzun yıllar kolay kolay unutulmayacak bir törenle sahiplerini buldu. Tören için geri sayım yaparken şubat ayında Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle az biraz heyecanımızı yitirsek de son yıllarda Avrupa ve Dünya sinemasını da kucaklamaya ant içmiş Oscar'lar elbette Akademi üyelerinin daha 'zamanın ruhu'na uygun seçimleri nedeniyle her yıl giderek daha da tatmin edici sonuçlarla karşımıza çıkıyor. 'Parazit' gibi Cannes'da Altın Palmiye kazanmış bir Güney Kore yapımının 'En İyi Film' Oscar'ı kazandığı bir ödülden bahsedebiliyoruz artık. Ya da 'Uluslararası Film' kategorisinde yarışan adayların yalnızca bu kategoriye hapsolmayarak başta 'En İyi Yönetmen' olmak üzere özellikle 'En İyi Uyarlama/Orijinal Senaryo' kategorisinde güçlü adaylıklar kazandığına tanıklık ediyoruz. 95'inci Akademi Ödülleri ise bütün bu pozitif gidişatın üzerine adeta bir krem şanti eklemeyi başardı.
Tek kelimeyle tarihi bir zafer!
95'inci Akademi Ödülleri'ni unutulmaz hale getiren en önemli şey ise gecenin renkliliği ya da unutulmayacak teşekkür konuşmaları değildi elbette. Birbirinden iddialı filmlerin Oscar yarışında boy gösterdiği bu yıl Akademi'nin neredeyse tüm ödülleri tek bir filme vermesi yıllarca unutulmayacak bir detaydı. Üstelik bu film deli işi kurgusu, bağımsız bir yapım olması ve büyük bir yönetmenlik başarısı sergilemesi bakımından sezonun diğer filmlerine göre çok daha önce seyirciyle buluşan 'Everything Everywhere All At Once' (Her Şey Her Yerde Aynı Anda) olunca elbette durum çok daha enteresan bir hale evrilmiş oldu. 'Everything Everywhere All At Once' gecenin neredeyse bütün en önemli ödüllerini kazanarak bizlere adeta 90'lı yılların sonundaki 'Titanic' coşkusu gibi bir his yarattı. Son yıllarda "Canım, seni de unutmadık, senin için de bi' güzellik düşündük" tadında çoğunlukla iddialı filmleri 2'şer 2'şer ödüllendiren Akademi bu kez tek bir filmde birleşti. Akademi'nin uzun bir süre sonra tek bir filmde birleşmesi bile başlı başına heyecan vericiyken söz konusu filmin 'Everything Everywhere All At Once' gibi bağımsız bir film olması ise tek kelimeyle tarihi bir zafer. Dev prodüksiyonlu bir film yerine 'Everything Everywhere All At Once'ın mutlak zaferiyle sona eren gece gerçekten şoke edici bir tablo koydu ortaya.
'Ödül dostu' filmlerin arasında adeta şov yaptı
"Keşke bir tane iddialı ödül kazansa" kısmına bile "Tamamız" diyebileceğimiz 'Everything Everywhere All At Once' gecede 'En İyi Film', 'En İyi Yönetmen', 'En İyi Kadın Oyuncu', 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu', 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu', 'En İyi Orijinal Senaryo' ve 'En İyi Kurgu' ödüllerinin sahibi oldu. Tam 7 iddialı ödül. Gerçekten inanılmaz bir tablo var karşımızda. Daniel Kwan ve Daniel Scheinert'ın muazzam senaryosu ya da Paul Rogers'ın kurgusu elbette 'garanti' ödüller arasındaydı. Ama geriye kalan ödüllerde 'Everything Everywhere All At Once' yalnızca bir temenniydi. 'En İyi Film' kategorisinde 'The Banshees Of Inisherin', 'En İyi Yönetmen'de 'The Fabelmans' ile Steven Spielberg, 'En İyi Kadın Oyuncu'da 'Tár' ile Cate Blanchett çok daha ön plana çıkan adaylar arasındaydı. Keza yardımcı erkek ve kadın oyuncu dallarında da Ke Huy Quan ya da Jamie Lee Curtis, daha çok filmin sıkı hayranları tarafından favoriler arasında gösterilmişti. Özellikle 'Everything Everywhere All At Once'ın gizli yıldızlarından, filmde tek kelimeyle döktüren Jamie Lee Curtis'in adaylık kazanması bile birçok kişi için yeterince yeterliyken Curtis'in ödülle buluşması karşısında elbette hepimizin heyecanı ve sevinci adeta tavan yaptı. Geçen yıllara göre bu yıl iddialı film sayısı bir tık daha düşük olsa da 'Everything Everywhere All At Once' özellikle 'The Banshees Of Inisherin', 'The Fabelmans' ya da 'Tár' gibi 'ödül dostu' filmlerin arasında adeta şov yaparak muazzam bir başarı yakalaması yıllar geçse de unutulmayacak bir başarı olarak akıllarda kalacak. 'Parazit' nasıl 'Uluslararası Film' dalında yarışan bir filmin elinin diğer kategorilerde de güçlü olduğunu gösterdi, işte 'Everything Everywhere All At Once' da bağımsız yapımların tek başına bir geceyi domine edecek kadar ödüllere boğulabileceğini kanıtladı, hatırlattı bizlere. Akademi'nin artık 'eski usul' yapımlar yerine yenilikçi işlere değer vermesi ise hem çok sevindirici hem de geleceğe dair umut verici...
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr