Başkaldıran insan: Albert Camus
"Arkamdan yürüme; önderlik etmeyebilirim, önümde yürüme; takip etmeyebilirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım ol" diyordu 20'nci yüzyılın en büyük düşünürlerinden Albert Camus. Fransız yazar, bir kazada hayatını kaybedeli tam 61 sene oldu. Aradan geçen yıllar, bu 'Başkaldıran İnsan'a olan ilgiyi hiç azaltmadı.
Albert Camus, Fransız bir ailenin çocuğu olarak 7 Kasım 1913’te, Cezayir’de dünyaya geldi. Fransızların Sartre ve Vian ile birlikte muhtemelen en sevdiği 20'nci yüzyıl yazarlarından biri olan Camus, sadece ülkesinin insanlarını değil, dünyanın dört bir yanındaki okurları derinden etkiledi. Henri Bergson, Kierkegaard gibi düşünürlerin izinden gitti, sık sık çağdaşı Sartre ile karşılaştırıldı.
Herkesin dilinde olan şu malum şehir efsanesine göre, Albert Camus’nun Nobel Edebiyat Ödülü’nü daha önce alması nedeniyle Sartre bu ödülü reddetti. Biz yine de bu konuda Sartre’ın yaptığı açıklamayı esas almayı tercih ediyoruz.
Futbolcu filozof
Ahlaka dair her şeyi futboldan öğrendiğini söyleyen Albert Camus için bu spor büyük bir tutkuydu. Futbolculuk kariyeri olan ve hayatının bir bölümünde kalecilik yapan Albert Camus, yazı yazdığı yıllarda da sık sık futbol yorumculuğu yapıyordu. Ben çok düşündüm ama bir benzerine rastlayamadım. Muhtemelen Albert Camus bu açıdan bakıldığında bilinen tek olmasa da en ünlü futbolcu filozof...
'Başkaldıran İnsan' ve 'Yabancı' ile ben ve benim gibilerin hayatına dokunan, düşüncelerini etkileyen ve değiştiren Albert Camus, 4 Ocak 1960 tarihinde bir kazada hayatını kaybetti. Sadece 'Yabancı' ve 'Başkaldıran İnsan' ile değil, 'Düşüş' ve belki de en önemlisi 'Veba' ile de bundan yüzlerce yıl sonra okunacak olan Albert Camus için insan ister istemez "Keşke aramızda daha kalsaydı" diyor. Olsun, varlığı her haliyle güzel...
