Koca Yusuf: ABD'yi sallayan Türk
Türk güreşçiliğinin efsane isimlerinden birisi de Koca Yusuf'tur. O kadar büyük bir isimdir ki namı taa ABD'ye kadar ulaşmıştır Koca Yusuf'un. İşte kıtalar arası bir sporcuya dönüşen Koca Yusuf'un dramatik bir sonla biten hayatı...
Er meydanlarımız gelmiş geçmiş en büyük pehlivanlarından biri, belki de birincisi olan Kel Aliço, o yıl Kırkpınar’a bin bir başarıyla dolu parlak güreş hayatının 27’inci Başpehlivanlığını kazanmak için gelmişti. Diğer pehlivanlar Aliço ile güreşmekten çekinirken, genç bir güreşçi atıldı ortaya. “Ben güreşeceğim” diye ısrar eden genç “Deliormanlı Yusuf” olarak tanıtmıştı kendisini. O körpe Deliormanlı, öylesine bir güreş çıkarmıştı ki ortaya, herkes hayretler içinde kalmıştı. Kel Aliço yorulmaya başlamıştı. Nice yılların dev pehlivanı acı bir sona doğru gidiyordu. Buna kimselerin gönlü razı olmamıştı. Hava karardı bahanesiyle maçı bitirmeye karar veren yetkililere Aliço itiraz etmişti. “Kaderinde beni yenmek varsa, kaderimde ona yenilmek varsa bırakın yensin. Bu er meydanlarından çekileceğim. Bırakın yensin.”
Gözü arkada kalmadı
Herkes donup kalmıştı bu sözler sayesinde. Deliormanlı öylesine duygulanmıştı ki gözyaşları içinde Aliço’nun ellerine sarılıp öpmüştü. Sonra titrek bir sesle: “Ustaların ustası, benim Koçyiğit ağam, gel şu güreşi bırakalım. Sen bu sözlerinle beni yendin. Elimde ayağımda derman komadın. Bu sözlerinden sonra ben seni tutamam artık. İstersen sen tut vur sırtımı yere.”
Genç pehlivanın bu sözleri Aliço’yu duygulandırmıştı. “Bu meydan bundan sonra senin Yusuf! Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmaz. Bu seneki ödül de Başpehlivan da senindir!” diye konuştu Aliço.
Rakip bulamadılar
Koca Yusuf öylesine bir pehlivan olmuştu ki, organizatörler onun karşısına rakip bulmakta zorlanıyorlardı. Yeni bir rakip bulma hevesiyle 1898 yılında Koca Yusuf Amerika’ya doğru yola çıktı. Avrupa’da sırtı yere gelmeyen bu Türk pehlivanının Amerika’ya gelişi büyük bir olay teşkil etmiş, Koca Yusuf’u rıhtımda birçok gazeteci ve çok sayıda meraklı gözler karşılamıştı. Hele onu Türk giysileri içindeki heybetli görüntüsü, daha ilk anda Amerikalılar üzerinde büyük bir hayranlık uyandırmıştı.
Koca Yusuf Amerika’da dört ay kaldı. Bu süre içinde Amerika’nın en ünlü pehlivanlarıyla karşılaşmalar yaptı. 3 Mart 1898 günü Amerika’nın en büyük güreşçisi olan Roeber ile New York’taki Madison Square Garden Salonunu dolduran 15.000’i aşkın seyirci önünde yaptığı bir maçta, güreşten önce seyircilere “Bu Türk ayısını ayaklarınızın dibine atacağım!” demişti. Roeber’i daha ikinci dakikada minderden aşağı, seyircilerin ayaklarının dibine fırlatması büyük bir olan teşkil etmişti. Roeber omzunun sakatlandığını ileri sürerek bu güreşe devam etmemiş ve Koca Yusuf hükmen galip sayılmıştı.
4 Temmuz 1898 Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biri olan Koca Yusuf, Amerika’dan yurda dönüşte bindiği geminin Atlas Okyanusu’nda batmasıyla boğularak vefat etti.
Dramatik son
Amerika’daki güreşleriyle o dönemin Yeni Dünya’sında büyük yankılar uyandıran ünlü Türk pehlivanı Koca Yusuf 21 Haziran 1898 günü New York Limanı’ndan hareket eden Fransız gemisi ile yola çıkmıştı. 150 metre uzunluğundaki bu lüks gemide toplam 612 yolcu bulunmaktaydı.
3 Temmuz 1898 gecesi bastıran yoğun sis yüzünden geminin kaptanı gemiyi yavaşlatmak zorunda kalmıştı. Ağır ağır yoluna devam eden gemi, 4 Temmuz 1898 sabahı İrlanda bandıralı Cromartyshire şilebinin tam ortadan gelip çarpmasıyla büyük yara almıştı. İçeri hızla dolan suyun etkisiyle gemi batmaya başladı. Gemide çıkan büyük panik nedeniyle yolcular birbirlerini ezerken, filikaların yüksek mesafeden denize bırakılmasıyla hızla parçalanmış ve yolcular denize dökülmeye başlamıştı. Bu arada Koca Yusuf bir filikanın kenarına yapışmıştı. Dehşete kapılan yolcular ondan kurtulmak için kafasına ve suratına kürekle vurmaya başladılar. Buna rağmen filikadan ayrılmayan Koca Yusuf, filika içindeki baltayı kapan bir yolcunun saldırısıyla ellerini kaybetmişti. Elleri kopan Yusuf kanlar içinde Atlantik Okyanusu’nun sularına gömülüp gitti…