Christian Dior: Bir moda efsanesi...
Moda denilince akla gelen ilk isimlerden biri elbette Christian Dior... Yarattığı tasarımlarla Paris'i yeniden modanın başkenti haline getiren ve özellikle savaş sonrasındaki çalışmalarıyla efsane haline gelen Christian Dior'un hayatına gelin Molatik olalım...
Mimar olmayı hayal ediyordu...
Christian Dior, Fransa'nın kuzeyinde, Normandiya bölgesinde bulunan Granville adlı bir sahil kasabasında doğdu. Ailesi, gübre üretimi yapan sanayici, oldukça varlıklı bir aileydi. İlk ve orta eğitimini tamamladıktan sonra diplomatik hizmetlere eleman yetiştiren bir okulda ‘siyasi bilimler’ eğitimi aldı. Fakat kendisi mimar olmayı hayal ediyordu.
Üniversite eğitiminin ardından babasının verdiği sermaye ile Paris'te bir sanat galerisi açtı. 1931 yılında dünyada patlak veren ekonomik kriz neticesinde babasının şirketi ve fabrikası iflas edince, Christian Dior da galerisini kapatmak zorunda kaldı. Bu dönemde, ilk önce Le Figaro dergisine şapka modelleri çizerek ve daha sonraları Paris'in moda evlerine eskizler çizerek geçimini sağladı.
Kendi moda evini kurdu
1930'lardan 1940'lı yıllara kadar moda tasarımcısı Robert Piguet ile çalıştı. II. Dünya Savaşı sırasında askerlik hizmetini tamamladı ve ardından 1941'de Paris'i terk ederek güney Fransa'da meyvecilik yaptı. Ne var ki, savaşın bitimini beklemeden yeniden Paris'e döndü. 1942'de terhisinin ardından Lucien Lelong moda evinde çalışmaya başladı. Burada Pierre Balmain ile birlikte çalıştılar. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi subaylarının ve Fransız işbirlikçilerinin hanımlarını giydiriyordu. 1946'da o dönem Fransa'nın en önemli tüccar ve sanayicilerinden biri olan tekstilci Marcel Boussac'ın maddi desteğiyle kendi moda evini kurdu.
Paris'i yeniden modanın merkezi yaptı
Kariyerinin başlarında, Christian Dior tasarımları bacaklarını örttüğü için kadınlardan tepki aldı. Çünkü o dönemde bu boy ve ölçüler, kumaş yetersizliğine bağlı olarak ortaya çıkmış ve alışılmış değerlere uymuyordu. Paris'teki bir moda çekimi sırasında Dior'un tasarladığı kıyâfetler, aşırı kumaş sarfedildiği gerekçesi ile tepkiyle karşılandı. “Yeni Görünüm” kadın modasında devrim niteliğinde bir çığır açtı ve II. Dünya Savaşı sonrasında Paris’i yeniden modanın merkezi yaptı.
Christian Dior, 23 Ekim 1957'de İtalya'nın Montecatini Terme kentinde tatil sırasında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Kalp krizi geçirmesine neden olan birçok şey tartışılsa da kendi alanına yönelik dünyaya sağladığı katkılar kuşkusuz Dior’u çok farklı bir yerde konumlandırdı. Öyle ki günümüzde dahi ‘Dior’ ismi, önemli bir marka değeri olarak önümüzde duruyor.