Sükuneti nezaketinden: Can Kazaz'dan müthiş bir güz albümü
Güz albümü yapmak kolay değil. Huzuru ve huzursuzluğu bir arada anlatabilmek çok zor. Oysa güz albümleri bunların ikisine de ihtiyaç duyar. Kıymetli müzisyen Can Kazaz, Sürsün Bahar ile bunu o kadar iyi başarıyor ki, çok uzun bir süre zirvede yalnız başına olacak.
Müziğin nihai amacının ne olduğuna karar vermeden müzik yapamazsınız. Sessizliği duraklatmak mıdır müzik sizin için, yoksa ifade etmek mi? Dinleyenlerinizi zamandan ve mekandan azade bir ortama taşıyamadığınız sürece sessizliği ne kadar doldurursanız doldurun, yaptığınız işin anlattıkları ciddi bir vücut bulamaz kendine. Bir hortkuluk yaratmışcasına hem kendi ruhunuzdan yitirirsiniz hem de yarattığınız hortkuluk yarım yaşar. Dünya hortkuluk albümlerle dolu ve şükürler olsun ki, biz bugün onlardan birini değil, ayakları sıkıca yere basan bir güz albümünden bahsedeceğiz.
Can Kazaz, daha önce yaptığı tüm albümlerinin üstüne imarlı iskânlı bir kat çıkmış, söylediklerinin tapusu onda ve 'Sürsün Bahar' kentsel dönüşüme maruz kalmayacak kadar çağdaş, nitelikli, sağlam bir yeni albüm. Daha önce Kazaz'ın ismini duymayanlara güzel bir tanışma fırsatı, kendi dinleyicilerine ise güzel bir "Ah yahu, özlemişim" deme şansı.
Dokuz şarkıdan oluşan Sürsün Bahar, Can Kazaz'la evinde kahve içip dertleşme izlenimi yaratıyor. Hepimiz bir yerlere sıkıştık ve o sıkışmışlık hissiyle saç-sakal birbirine girdi. Kendimizi ifade etmekte güçlük yaşıyor, modern dertlerimize "Seninki de dert mi, gel biraz benimkini dinle" cevapları alıyoruz. Fakat Can Kazaz öyle bir arkadaş değil. O anlatıyor, siz dinliyorsunuz "Yahu ben de böyle hissediyorum" diyorsunuz, "Keşke ben söyleyebilseydim şunu" diyorsunuz. "Yeter artık sürekli dert, kendimi açsam bile dert, kaçsam bile dert!" diyor mesela 'Sürekli Dert' isimli şarkısında. Fakat bunu kahır, bela, ızdırap, gözyaşı dolu bir müzikal altyapıyla yapmıyor. Can Kazaz hüzünlü, ancak bu onu "Ben neler çektim var ya" noktasına getirmiyor. Evin salonundaki, ayaklarını bastığı halıyı büsbütün hissediyor. Bir meditasyon seansı gibi, vücudunuzu, oturduğunuz yeri, ağrıyan yerlerinizi, ayağınızı bastığınız zemini hissettiriyor dinlerken 'Sürsün Bahar' albümünün tamamı.
Soyut betimlemeleri ufak bir el hareketiyle şimdilik bir kenara bırakacak olursak, Can Kazaz'ın müzikal çalışmaları içerisinde 'Sürsün Bahar'ın nerede durduğunu konuşabiliriz. Bu albüm daha çok sesli bir albüm öncelikle. Enstrüman çeşitliliği diğer albümlere göre daha ön planda. Arkada müthiş bir koronun eşlik ettiği "Duyar Mısın?" düpedüz bir ustalık eseri, ülke müziğinin gitmesi gerektiği noktayı işaret ediyor parmağıyla. Bu çok seslilik, Can Kazaz'ın renkli vokaline de yansımış. Kendisine hareket alanı açtığının pekala farkında, bunun ihalesini de almış, sorumluluğunu da. Farklı ses rengini tek bir noktaya sabitlemeyip hareket ettirerek insanı albümün içine içine çekiyor. Ona eşlik etmeyen pişman olur, çok şey kaybeder.
Çok sesliliği güz hüznüyle buluşturunca ortaya inanılmaz keyifli şeyler çıkıyor. Sözgelimi geçen sene Fazıl Say, Güvenç Dağüstün ve Ece Dağıstan'ın birlikte yaptığı 'Güz Şarkıları' albümü, geçen güzü nasıl toparladıysa 'Sürsün Bahar' da öyle topluyor: Hava soğuk, sıcak bir evdeyiz, sohbet ağır ve Can Kazaz kararında söyleyip kararında dinliyor. "Değil mi?" şarkısındaki soruların iç yakıcılığı -ve Barış Demirel'in elinde devleşen o müthiş trompet-, "Keşke Uyuyuabilsem"deki uykusuzluk ve nitelikli uyku yoksunluğu problemimiz, "Yirmi Yedi"deki kendini hem tanıyan ve hem de tanıyamayan o adamın öyküsü alıyor, götürüyor insanı.
Güz albümü yapmak zordur. Bu albümde hissetmediğimiz tüm o zorlukları sırtlanmış Can Kazaz. Boğmuyor, ağlatmıyor fakat nerede olduğumuzu ve ne yaptığımızı da unutturmuyor. Albümün bana göre yıldızları olan 'Yirmi Yedi' ve 'Duyar Mısın' sayesinde bir haftam 'Sürsün Bahar' albümüyle geçti. Benim gibi 27 yaşına girmek üzere olan birini üzmenin en yumuşak yollu hali 'Yirmi Yedi' isimli şarkısı. Samimiyeti, sözlere sızan konforlu olamama ve rahatsızlıktan rahatsız olma tavrı, 'Sürsün Bahar'ı gerçek bir güz albümü yapıyor. Böyle albümleri çok özlemişim. Stream piyasasının çetin şartlarına kurban gitmemesini diliyorum.
Albümün tek eksiği daha önceki albümlerindeki gibi bir 'Zeliha' ya da Can Dedeoğlu'yla birlikte müthiş bir birliktelik yaptığı 'Doldur' gibi çeşitlilik sağlayacak ufak bir sos. Önceki albümlerinde yer alan o "Efendim biraz da hareketlenelim" tavrını 'Sürsün Bahar'da bulamadım. Keşke her masada dertleşildiği kadar gülündüğünü de aklından çıkartmasaydı. Haklı, ortada gülümsenerek ifade edilecek çok fazla şey yok artık. Ancak bu, bizim birbirimize şaka yapmadığımız anlamına gelmiyor hala.
Can Kazaz, 'Sürsün Bahar' albümünün ilk konserini 14 Kasım Perşembe akşamı, Zorlu PSM'de verecek. Güzel bir akşam geçirip hiç tanışmadığınız biriyle dertleşmek istiyorsanız, hem Sürsün Bahar albümünü hem de konseri atlamayın. Güzel güzler hatrına...
andac.uzel@demirorenmedya.com
twitter.com/andacuzel