Lin Pesto hakkında Molatik'te yazdığım yazının başlığı 'Lin Pesto'nun albümüne pop müziğin ihtiyacı var'dı. Onu YouTube'da bulanlardan biri olduğum için şanslıydım. Zira, bana göre ülkedeki en iyi coverlara imza attığına şahit olmuştum. Aradan zaman geçti, 'Son' isimli ilk albümünü çıkardı. Konserlere yakın zamanda başladı ve 30 Ekim'de Zorlu PSM %100 Studio'da mis gibi bir konser vermeye hazırlanıyor. Kendisine sorularımı sorma fırsatı buldum, çok da hoş cevaplar aldım.
Soruları bir hayran olarak hazırlamaktan kendimi alıkoymaya çalışırken epey zorlandım. Uzaktan izleyen, yükselişinize, ilgi çekişinize tanık olan ve bundan mutluluk duyan biri olarak sormak istiyorum; ilk coverları YouTube’a yüklerken bir gün bu işin güzel mekanlarda konser vermeye gideceğiyle ilgili hayaller var mıydı? Büyük bir yol haritası çizdiniz ve biz tüm bunların parçası mı olduk yoksa spontane mi gelişti her şey?
Öncelikle çok teşekkür ederim. Daha dün odamda otururken masama bakıp işlerin bu hale geleceğini hiç düşünmedim dedim. Masamda başladım bir şeyler kaydetmeye. Şimdi odamdan çıkıp ilk defa böyle büyük bir sahneye adım atacağım, atacağız. Hiç haritam olmadı, bu projenin bu kadar uzun sürmesini de beklemiyordum. Dinleyenler ve sevenler sayesinde devam etmek istedim, onlarla buluşabilmek için de konser olsun dedik.
Coverlar çok ses getirdi. Seda Sayan, Bülent Ersoy, Emre Altuğ, hatta Bahar Candan ve daha fazlası… Geniş bir müzikal skaladan gepgeniş bir repertuar var ortada. Coverlayacağınız şarkıları nasıl seçiyordunuz?
Cover şarkılar hep bildiğim, küçüklüğümden hatırladığım şarkılar. Kaydetmek için ideal olacaklarını düşündüğümden dolayı böyle bir Youtube kanalı projesini başladım.
Cover yayınlama sürecinde dikkat çekici şeyler de oldu. Telif hakları nedeniyle kaldırılan videolar gibi… Neden bazı müzisyenler bu yolu seçti sizce? Hiç mi hitap etmedi onlara Lin Pesto? Yoksa “Benim şarkımı öyle istediği gibi eğip bükemez canım!” tavrı mı bu?
Eser sahipleri şarkıları dinledi mi bilmiyorum, dinledilerse de sevdiler mi onu da bilmiyorum. Sadece kaldırılması gerektiği söylendi bana. Umuyorum sevmişlerdir, değişik gelmiştir.
Albüme geleyim yavaştan… Çok şık melankolisi olan, önceki coverları tamamlayan bir albüm aslında. Şarkılar nasıl bir sürece yayıldı? Nasıl albüm formatına geldi bu parçaların her biri?
Albüm fikri Taner Yücel ile çalışabilme isteğimden dolayı ortaya çıktı. Ben arkadaşım Mei Wu ile beraber bazı demolar kaydettim, sözlerini tamamlamaya çalıştım. Daha sonra bunları Taner’e yolladım. Şarkılar üzerinde uzun uzun çalıştık, tam albüm tamamlanma süresi ne kadardır bilemiyorum ama çok uzun bir süreymiş gibi geldi bana. İlk defa yaşadığım bir süreç olduğu için de çok heyecanlıydım.
Albümde Bülent Ersoy coverı da var… Benim de en sevdiğim Lin Pesto coverı sanırım bu. Nasıl karar verdiniz şarkıyı albüme de eklemeye?
İlk andan beri sanırım en sevdiğim cover Yananı Görür Allah oldu. Başındaki melodi en büyük nedenlerden bir tanesi çünkü çok seviyorum onu. Bir cover olsun istiyordum albümde, o da en sevdiğim olsun dedim.
Konserler sonunda başladı ve herkes sabırsızlanıyor sizi İstanbul’da görmek için, nasıl hazırlanıyorsunuz Zorlu PSM %100 Studio’daki ilk konsere?
Stres yaşayacağımı biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Vücudum zayıf düştü, boğazım şişti. Bu cevapları da yüksek ateşli halim ile yazıyorum maalesef. Her gün rüyalarıma giriyor konser. Güzel geçsin istiyorum, umarım öyle olur.
Şu ‘gizem’ konusuna gelelim. İnsanlar sizi bir şekilde ‘gizemli şarkıcı’ diye anıyorlar. Siz ‘gizemli şarkıcı’ mısınız cidden? Bence böyle bir klişeye maruz kalamayacak kadar hoş bir fikir çünkü aldığınız bu anonimlik kararı. Ufak bir tercih belki de bu. Lin Pesto’yu yaratırken bu ‘anonimlik’ fikrinin ortaya çıkışı nasıl oldu? Sahnede de anonimlik devam edecek değil mi?
Beni en çok rahatsız eden şey “gizemli sanatçı” lafı. Ne gizemliyim ne de sanatçı. Çoğu yere lütfen böyle yazmayın diyorum ama insanların ilgisini ancak bu çekiyor diye kullanıyorlar sanırım. Müzik yapmak beni mutlu ediyor, hepsi bu. Bunu yaparken de kendim olmak istemiyorum, yarattığım karakterin adı altında müzik yapmak istiyorum. Sahnede de öyle olsun istiyorum. Şimdi yazarken şunu fark ettim, önceleri hep Sevgili Pesto derdim, şimdi ortaya çıkan karakter, bir isim diye söz ediyorum. Her güzel şeyin sonu işte.