Douglas Dare: Müziğim farklı türlerin birleşimi
İstanbul’un yeni müzik festivai Neue! Step’te sahne sırası İngiliz müzisyen Douglas Dare’de. Elektronik, minimal ve neo-klasik sesleri bir araya getirip kendisine has bir tarzla yorumlayan Douglas Dare 24 Eylül akşamı Zorlu PSM %100 Studio’da. Geçtiğimiz dönemde Olafur Arnalds ve Nils Frahm gibi isimlerle birlikte sahne alan Dare, İstanbul’daki konseri öncesi sorularımızı yanıtladı.
Minimal, elektronik ve neo-klasik türlerine kendinizden bir şeyler kattınız. Bu oluşturduğunuz birlikteliği nasıl tanımlarsınız?
Müziğimin farklı tarzların bir birleşimi olduğunun farkındayım. Evde bir yandan annesi tarafından klasik piyano eğitimi alan bir yandan da Massive Attack, Portishead ve Radiohead gibi grupları dinleyen biri olarak büyüdüm. Örneğin gelecek yıl yayımlamayı planladığım albümüm daha organik seslere sahip bir yöne doğru eğilirken bir yandan da erken dönem folk müziğinden de esintiler barındıracak. Hayatımın farklı anlarında müziğin tüm farklı türlerini keşfetmekten ötürü büyük heyecan duyuyorum.
Yaptığınız müziğe en çok etkin eden faktör ne oldu.
Bestelerime dönüp baktığımda ekseriyetle insanların hikayelerinden ve kendi yaşantımdan etkilendiğimi görüyorum. Bir romancı olsam yazdıklarımın daha çok kısa öykü olarak tanımlayabileceğimi söylerdim. Örneğin üçüncü albümüm tamamen bir çocuğun bakış açısından yola çıkarak oluşturduğum bir şey. Bu çok ilham verici bir yoldu.
Az önce de bahsettiğiniz gibi melodilerin yanı sıra dikkat çekici sözlere de imza atıyorsunuz. Şarkı sözlerinden yola çıkak şunu sormak istiyorum. Karamsar mısınız?
Evet, farkındayım, müziğim karanlık. Geçmişteki albümlerinde bunu görmek mümkün. Ama ben aslında hayatımın her gününde oldukça iyimser biriyim. Etrafımdaki insanlara da bunu sıklıkla dile getiririm: müziğim beni tam anlamıyla yansıtan bir şey değil. Ama bir sanatçı olarak paletimde koyu tonları kullanmayı tercih ediyorum. Fakat bu demek değildir ki diğer renkleri sevmiyorum.
Geçtiğimiz yıllarda Olafur Arnalds ve Neue! Step festivalinde de yer alan Nils Frahm ile birlikte turneye çıktınız. Böylesi önemli isimlerle birlikte olmak nasıl bir duygu?
Bu benim için büyük bir gurur kaynağı. Saygı duyduğun insanlarla birlikte turneye çıkıyorsun. Onların izleyicilerine karşı çalabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu isimlerle arkadaş olmak da benim için çok önemli. Gelecekte onlarla birlikte çalışmayı çok isterim.
Peki gelecekte Douglas Dare nasıl bir yolda olacak? Şu an başladığı yolun izinden mi yoksa yeni bir yol mu?
Tamamladığım üçüncü albümüm aslında yeni bir yol. Diğerlerinden farklı. Tüm enstrümanları çalıp kaydettim ve ilk defa başka bir prodüktörle çalıştım. Yeni bir enstrümentasyon var. Bazı enstrümanları ilk defa çalıyorum. Kayıtları dinleyenlerin geçmişte yaptıklarımla mukayeseyle kendilerini daha hafiflemiş ve iyimser hissetmelerini umarım.
Konuşmamızın başında Radiohead’ten bahsettiniz. Yorumunuzu Thom Yorke’a benzetenler var. Bu görüşe katılır mısınız?
Ben böyle bir benzerlik kurmuyorum ama kendisinin yaptıklarından çok ilham aldım. Özgün bir sesim olduğu için kendimle gurur duyuyorum. Bence piyano çalışımda çıkan sesler Thom Yorke’un tarzına sesiminkinden daha çok benziyor.
İstanbul’un yeni festivali Neue! Step kapsamında Zorlu PSM’de sahne alacaksınız. Burada daha önce de bulunmuş biri olarak minimal müziğe ilgiyi nasıl buluyorsunuz?
İstanbul’da çalmayı çok seviyorum. Burada oldukça sadık dinleyicilerim var. Ama elbette bunun nedenini bilemeyeceğim. Londra’da insanların oranın dışındaki yerlerden örneğin İstanbul’da olan müziği kimi zaman hafife aldıklarını düşünüyorum. Halbuki gerçekler çok daha farklı. Ben yeniden burada olmaktan ötürü büyük heyecan duymaktayım.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr