Nilgün Bodur neden bir anda herkese dert oldu?
Giderli satırların sahibi yazar Nilgün Bodur, tam da dikkat çekmeye başlarken bir anda en çok eleştirilen ve alay edilen isim haline geldi. Peki ama her şey iyi giderken neden böyle oldu?
Hani bir YouTube kanalı var... Bir kadın hayatında eskide kalan insanlara "İyi ki gittin, şimdi daha iyiyim" mesajları veriyor. Bir sonraki videoya geçtiğinizde ise geçmişi unutturan maskeler falan yapıyor. Hah işte o kadın, Nilgün Bodur... Son zamanlarda başka hiçbir sorunu olmayan (!) ülkemizin tek derdi.
En başta her şey iyiydi, güzeldi, videolar dikkat çekmeye başladı, o kelime oyunları ve kafiyelerle bezenmiş ve içi naif bir nispet dolu satırlar herkesin hoşuna gitti. Her yerde videolar paylaşılmaya başladı. Herkes bu satırları birbirine gönderir oldu. Daha sonra süreç "Kim bu kadın ya?" ile devam etti. Ve karşınızda yeni bir fenomen: Nilgün Bodur. Şimdi hakkını yememek lazım. Son zamanlarda kimler kimler fenomen olmuşken, yazdığı kitapla (Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim) fenomen olan bir kadın, bu zeki satır ve metinlerle popülerliği hak etti diyebiliriz. Süreç hiç aksamadan ilerledi. Hayranlarla buluşma, sahnelerde konuşma... Derken çark tam tersine döndü.
Her başarılı insanın başına gelir!
Beğenilerle bahsedilen Nilgün Bodur, bir anda eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Öyle ki eleştirinin sınırını aşanlar, kitabı 'çöp'e benzetmeye ve 'kağıt israfı' olarak nitelendirmeye kadar ileri gittiler. Aslında arada bir şey yaşanmadı ya da bu çiçeği burnunda sosyal medya fenomeni bir hata yapmadı. Sadece başkalarının başarılarını hazmedemeyen kesimin dikkatini çekti ve onlar tarafından aşağı çekilmek istendi. Zaten kim yeni bir şeyler yapsa, hepsinin başına benzer şeyler geliyor. Eleştirmek elbette kötü değil; aksine bence çok da ilerici bir şey. Fakat ne istediğini bilmeden, sadece aşağı çekmek için yapılan eleştiriler çok da dikkate alınası değil. Yazar da bunu bildiği için artık kitabını paylaşırken bile kendiyle dalga geçiyor.
Hayır zaten kadın demiyor ki "Bu bir kişisel gelişim kitabı ve okuyana inanılmaz şeyler vaat ediyor." Aksine, hayatın en basit haliyle ele alınması gerektiğini ve gidene karşı herkesin içinde olan o burukluğu espirili bir dille anlatıyor. Yaptığı şeyi kendi gözünde büyütmediği için sempatik de duruyor .
Ve son olarak... Eğer bu videolar hoşunuza gidiyorsa Sefa Doğanay'ın parodilerini de izleyin. Hatta Nilgün Bodur da bu 'ti'ye almayı' kendi sayfasında paylaşmış. Onları izlemenizi ve bu tarz kitapları seviyorsanız Hakan Mengüç'ün kitabını da okumanızı öneririm.