Kayıp Malezya uçağı ve komplo teorileri
Tarih bir sürü anlam verilemeyen, nedeni açıklanamayan kayıplarla dolu. Bu kayıplardan biri de Malezya Havayolları'na ait MH370 sefer sayılı uçak. Uçağın neden kaybolduğu bilinmemekle birlikte peşine tonla komplo teorisi de üretildi. Uçağın kaybolmasındaki gerçek ne? Gelin hep birlikte Molatik olalım...
Havacılık tarihinin en gizemli olaylarından biri MH370 sefer sayılı uçağın ortadan kaybolması. Peki Malezya Havayolları'na ait olan bu uçağın başına neler geldi? MH370 sefer sayılı uçak 8 Mart 2014'te Pekin'e gitmek için Kuala Lumpur'dan havalandı. Boeing 777 tipi uçakta iki pilot, 10 uçuş görevlisi ve 227 yolcu vardı. Güney Çin Denizi üzerinden kuzeye devam eden uçak, Malezya hava sahasından çıkıp Vietnam'a girerken pilot Zaharie Ahmed Şah'ın telsize yansıyan son sözleri duyuldu: "İyi geceler Malezya üç yedi sıfır…"
Normalde uçağın Vietnam hava sahasına girdiğinde, bunu Vietnam hava trafik kontrolüne bildirmesi gerekiyordu. Ancak hiçbir arama veya bildirim olmadı MH370’ten bir daha haber alınamadı. Kaybolmadan önce uçaktan, bir problem veya tehlike olduğuna dair bir çağrı gelmemişti. Sistemler hiçbir sorun belirtisi göstermemişti. Bulutsuz bir gecede, iyi uçuş koşullarında, sivil ve askeri radar istasyonlarının ve uydu kontrollerinin yoğun olduğu bir bölgede MH370 kayboldu.
Kasıtlı bir eylem miydi?
MH370 kaybolduktan sonra bir hafta boyunca, yetkililer, denizden ve havadan yapılan operasyonlarla Güney Çin Denizi'nde bir iz aradı. Ardından 15 Mart günü Malezya'nın o dönemki Başbakanı Najib Razak, şaşırtıcı bir açıklama yaparak MH370 olduğu düşünülen bir uçağın Vietnam hava sahasına girdikten sonra aniden yön değiştirdiğinin tespit edildiğini bildirdi. Ayrıca bu durumun, uçaktan birinin kasıtlı bir eylemi olabileceği iddiasını ortaya attı.
Aşağı yukarı üç yıl boyunca, 150 milyon dolara yakın para harcansa da 24 ülkeden 100'den fazla gemi ve pek çok uçakla yapılan aramalarda 19’uncu yüzyıldan kalma birkaç gemi enkazı dışında bir şey bulunamadı. 2018 yılında Malezya, Avustralya, ABD, Çin, İngiltere, Endonezya, Singapur ve Fransa’dan uzmanların yazdığı raporla konu net bir sonuca bağlanmadan ve kurbanların ailelerini hayal kırıklığına uğratarak kapatıldı.
Çeşitli komplo teorileri
Malezya uçağının kaybolmasının ardından ortaya çeşitli komplo teorileri atıldı. Bunlardan bazıları epey uçuktu. İddialara göre, MH370 bir kara deliğin içinde kaybolmuştu ya da uzaylılar tarafından kaçırılmıştı. Daha makul görünen bir başka teoriye göre ise 11 Eylül tarzı başka bir saldırıda kullanılmak üzere ele geçirilmişti. Uçakta oksijen eksikliğine neden olan bir yangın veya kaza olabileceği de olasılıklardan biri olarak gösterildi.
MH370 ortadan kaybolduğunda ortaya atılan diğer bir teori de pilotun canına kıymaya meyilli olduğu ve uçağı da kasıtlı olarak denize düşürdüğü iddiasıydı. Pilot Zaharie Ahmad Shah’ın evliliğinin zor bir süreçten geçtiği, evinde de bir simülatörle hazırlanmış Hint Okyanusu'nun güneyini kapsayan uçuş planları bulunduğu ileri sürüldü. Fakat araştırmacılar, bunun 16 yıllık örnek bir sicile sahip olan Zaharie’nin uçağı bilerek düşürdüğüne kanıt olamayacağı sonucuna vardı ve akıl sağlığı sorunlarına dair de herhangi bir kanıt bulunamadı. Kuala Lumpur'dan Pekin'e gitmek üzere havalanan MH370 bir süre sonra güneybatıya doğru yön değiştirdi ve daha sonra Hint Okyanusu'na döndü. Bu sırada Malezya askeri radarı da alçaldıktan sonra yükselmeye çalışan bir uçak tespit etmişti. Daha sonra Inmarsat, uçaktan ara sıra sinyaller aldı. Bilim insanları bu sinyallerden yola çıkarak, MH370'nin muhtemelen yakıtının bittiği için güneye doğru uçmuş olabileceğini hesapladılar. Olaydan bir yıl sonra Afrika'nın doğu kıyılarında MH370'e ait olduğu ilan edilen uçak kalıntıları bulununca, uçağın Avustralya'nın batı kıyılarına yakın bir alana düşmüş ve parçalarının akıntı yardımıyla Afrika kıyılarına ulaşmış olabileceği iddiası gündeme geldi. Tahmini bölgede havacılık tarihinin en pahalı arama operasyonu başlatıldı.
Zaharie’nin arkadaşları ve akrabaları, verdikleri röportajda, pilot Zaharie’nin bir karalama kampanyasının hedefinde olduğunu ve en ufak bir ölümcül niyetinin olmayacağını belirtiyorlar. Diğer bir iddia olarak delillerin göz ardı edilmiş, yok sayılmış olabileceği. Buna kanıt olarak da Güney Çin Denizi'nin yüzen enkazları tespit edebilecek çözünürlüklü uydu görüntülerine daha sonra gizemli bir şekilde ulaşılamadığını söyleniyor.
Paylaşılmıyor
Üstelik pilotla kule arasındaki uçuşun ilk 42 dakikasında yaşanan konuşmaların kaydının ham haliyle hiç yayınlanmamasına ve Japonya’da bulunan ABD Yedinci Filosu’nun kayıtlarının da rutin uygulamanın aksine bir ay boyunca kamuoyuyla paylaşılmamasına dikkat çekiyor.
Öte yandan bunların doğru olması durumunda, birçok farklı ülke ve kuruluştaki yüzlerce kişi de suç ortağı haline geliyor. Bunu da düşününce, saklanan bir sır varsa çoktan ortaya dökülürdü yorumunu yapmak da mümkün. Er ya da geç birilerinin ortaya çıkıp yapbozun eksik parçalarını tamamlayacağına dair güvenini kesinlikle kaybetmiyor. MH370 sefer sayılı uçağın başına ne geldi henüz kimse bilemiyor...