Sen Anlat Karadeniz 24. bölümde ne izledik?
Ekranın sevilen dizilerinden Sen Anlat Karadeniz, 24'üncü bölümüyle karşımızdaydı.
- Ah ben sana demedim mi, demedim mi! Nazar, ne ettin kendine öyle! Anlar mısın Nefes neler yaşamış, hak verir misin Murat'a, inanır mısın Tahir'e? Ama ne fayda!
- Şiddet sahnelerinin ilk sezondaki kadar insanın gözüne soka soka yayınlanmaması iyi olmuş. Yürek kaldırmazdı zaten. Yalnız Vedat'ın sürekli tüm pisliklerden sıyrılması gerçekliğini yitiriyor. Biraz o da ağzının payını alsa da bir oh çeksek fena olmazdı.
Vedat tüm suçlarından aklanıp Kalelilerin karşısına çıkıyor.
- Peki bu Vedat, Nazar’ın babasından hiç korkmuyor mu? Sakla sakla nereye kadar! Ha derseniz ki Nazar, Murat'ı korumak için susar; ben de derim ki SUSMA! Nefes'i örnek al.
- Yalnız ben Mercan'a güveniyorum. Vedat'ın ölümü onun elinden olacak. Demedi demeyin.
- Ah Mustafa Kaleli ahh! O nasıl içine atmak duygularını! Sinan Tuzcu konuşturdu yine oyunculuğunu.
- Nefes ile Tahir'in daha da yakınlaşmasını isteyenlerdenim. Hep şiddet nefret görmek istemiyorum.
- Fragman yine efsane! Her defasında aynı şeyi söylüyorum ama her yeni bölüm daha da heyecanlı oluyor. Tek dileğim, fragmanda izlediklerimin doğru olmaması. İnşallah yine ters köşe vardır. İnşallah Saniye cadısı Nefes'e evladıyla ilgili o bedduayı etmemiştir.
Ve son olarak Tahir Kaleli'nin yorumunu eklediği Mevlana'nın şiirini dinlemekten büyük zevk aldım. Siz de okuyun isterim:
“Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?”
Mevlana