'Room 104' ilk sezonuyla 12'den vurdu!
Mark Duplass ve Jay Duplass kardeşlerin antoloji serisi 'Room 104' sessiz sedasız geçen sonbaharda ilk sezonunu tamamladı. Meraklısının takip ettiği ve bayıldığı dizi birçokları tarafından da 'sıkıcı' bulundu. Şaşırmadık elbette buna çünkü bir dizi eğer 'sıkıcı' bulunuyorsa önümüzde iki seçenek var: 1- Ya gerçekten sıkıcı. 2- Sadece meraklısının seveceği kadar 'butik' bir dizi... Peki 'Room 104' hangisi?
Öncelikle 'Room 104' dizisinin bir HBO dizisi olduğunu belirtelim.
Kablolu kanal dizilerinin ne kadar kaliteli içeriklerle karşımıza çıktıklarını gayet iyi biliyoruz.
Bir de üstüne böylesine 'konsept' bir dizi olması ve ilk sezonda yer alan 12 bölüm boyunca aynı çizgi ve tempoda fakat farklı tatlarla izleyicinin karşısına çıkması çok başarılı.
Ha ilk sezonda her bölüm sanat eseri tadında mıydı diye soracak olursanız elbette hayır...
1. bölüm 'Ralphie' ile korku, 2. bölüm 'I Knew You Weren't Dead' ile psikolojik gerilim, 6. bölüm 'Voyeurs' ile müzikal, 12. bölüm 'My Love' ile dram türlerinde geziniyor.
7. bölüm 'The Missionaries'taki zigzaglı tempo şaşırtıcıydı; keza iki kadın boksçunun sistem içerisinde haklarını aradıkları 11. bölüm 'The Fight' ya da 5. bölüm 'The Internet'teki hafiften de olsa 'Black Mirror' andıragandiliği oldukça dikkat çekiciydi.
Her bölümde muhakkak izleyiciyi şaşırtmayı başarması ve bir konsept oluşturup zengin bir içerikle karşımıza çıkması 'Room 104'ün en büyük artısı.
Eksisi ise zaman içerisinde oturacak bir dizi olması ve ancak 'Black Mirror' gibi sonradan kitleleri peşinden sürükleyecek uzun vadeli bir iş olması.
Yani çok kolay anlaşılabilir olsa da biraz fazla kapalı kutu olması yönünden geç algılanıyor; yoksa dizinin zorluğu ya da komplike, karışık bir durumu yok.
'Room 104' temposunu koruduğu sürece uzun bir süre daha karşımızda olabilir, hazırlıklı olun derim...