Geri Dön
Misafir ne zamandan beri bulduğunu değil, umduğunu yemek ister oldu?

Misafir ne zamandan beri bulduğunu değil, umduğunu yemek ister oldu?

Yemek programları yeniden hayatımıza dahil oluverdi. Herkes hünerlerini sergilesin, maharetlerini göstersin, misafirlerinin ve izleyicilerin damaklarını şaklatsın deyiverirken, yemekten farklı bir kasıt aranmaya başlanmış olacak ki, sofrada yemeği bırakıp, birbirlerini yemeye başladılar.

Nihan Varlık
Nihan Varlık

Neyse ki, bir yerde hakemin gidişata dur demesi, olayları bir nebze frenleyip, seyirciye katarsis yaşatıyor. "İyi ki var o hakem!" diyoruz. Kendisine asla ve asla bir lafımız yok, sabrına hayran kalarak sevmeye ve izlemeye devam ediyoruz. Allah’tan sabırlar diliyoruz.

Haberin Devamı

Olayların gidişatı daha menüyü görür görmez başlıyor. “Basit menü”, “Kendisinden beklentim yüksek”, “İtalya’da mıyız?”, “Şuralıysanız niye şuranın yemeğini yapmadınız”, “Sofra sade olmuş, beğenmedim” gibi sofra kültürüne ters cümleleri de eklemeye başladılar. Ne yapsın adam, kraliyet sofrası mı kursun? Kuzu mu çevirsin? Portakallı pekin ördeği mi yapsın?

Ara sıcakta hep aynı şeyler yenildiği için isyan noktasında olunan durumlar da var. Sanki evde pişse, o yemek bitene kadar yenmiyor. Yani eğer bir faydası olacaksa, menülere eklenmesi için bir zeytinyağlı önerisinde bulunulabilir. Hem de mevsimi.

Sofra çok eleştirilmiş olabilir, yemekler beğenilmemiş de olabilir ama bu diğer tarafa hakaret etmek, nimetle mizah yapma hakkını kimseye asla vermiyor. Kimisi birbirini şov yapmakla suçluyor, kimisi bir diğerine “Yanlış anlamayın” ve “Ben senin büyüğünüm” kisvesi altında, yaşının altına sığınarak ağzına geleni söylüyor. Ringde değilsiniz, sofradasınız.

Haberin Devamı

Bir noktadan sonra insanın sabrı o kadar taşıyor ki, ekrandan içeri girip “Bu yemeğin nesi basit Allah aşkına!” diyesi geliyor. Kaldı ki 'basit yemek' nedir? Nimete böyle mi denir, mizah mı olur, yakıştırma mı yapılır? Ev sahibinin de sigortaları atıp tepki verince, bir şaşırmalar, bir bozulmalar yaşanıyor ve ardından adaptan edepten bahsedilmeye başlanıyor. En başından beri sofra adabına uymayan tavır sergileyen misafirlerin ta kendileri değilmiş gibi…

Kısaca her haliyle Avrupa Yakası’nın aynı bölümlü sahnelerinden, flashback’leri yaşamaya devam ediyoruz.

Misafir artık evinize gelirken bulduğunu yiyip, şükredip "Eline sağlık" demek yerine, umduğunu yemek istiyor. Yani evinize misafir çağırdığınızda, misafirlerinizin tabiriyle 'basit menü' çıkarmamaya gayret gösterin. Onlar sofrada yemeğinizi yer belki ama arkadan da siz bir ton laf yersiniz.

Efendim niyetiniz gerçekten lezzet arayıp fikirlerin söylenmesi mi, yoksa ödül için ağızlardan çıkan kelimelerin yolunun mu kaybedilmesi mi?

Ara sıcaktan konuya girmişken, bir de tatlı önerisinde bulunalım. Gerçi o da yapıldı ama olsun hatırlatmakta fayda var: Üç malzeme ile lezzet şöleni yakalayabilirsiniz.

Haberin Devamı

Sadede gelirsek eğer, artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin diye kalkılan sofralar artık yok. Yemek takımlarının aynılığından, basit menülerden ve kavga gürültünün tuz biber olarak yemeklere serpildiği sofralar var artık.

Eğer yemekler yine de beğenilmezse, misafileriniz “Aç kaldım” diye sofradan kalkarlar. Şöyle naçizane bir yemek önerisiyle ve yine bir şarkıyla noktalayalım.

Hepimize afiyet olsun.

Benzer İçerikler