‘Kötü adam’lıkta devrim yaratan dizi karakteri: Ferhat Aslan
Siyah Beyaz Aşk, pazartesi akşamlarının vazgeçilmez dizileri arasında. Oyun içinde oyun, dümen içinde dümenin binbir takla attığı mafyatik dizimizde, bir yandan kendi karanlığında saklanan, diğer yandan ise içinde merhamet barındıran karakterimiz Ferhat Aslan dikkat çekiyor.
İbrahim Çelikkol, aradığımız jönlerden biri oldu diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Bebek yüzlü jönlere diyeceğim yok ama İbrahim Çelikkol, yüz yapısı ve çekiciliğiyle Yeşilçam filmlerinde gördüğümüz jönlere daha çok benziyor.
Soyadının hakkını aslan gibi kükrediği bölümlerde vermekle beraber; gözünden akıtmakta zorlandığı gözyaşlarını nasıl içine içine akıttığını hepimiz görüyoruz. Peki bu zamana kadar izlediğimiz, alışılagelmiş kötü adam karakterlerinden nasıl bir farkı var?
İlk bölümleri izlerken “Ferhat Aslan’ı nasıl tarif edersiniz?” diye bir soru sorulsaydı eğer, bunun cevabı kesinlikle ‘höt zöt’ olurdu. Astığı astık, kestiği kestik bir karakterdi ama içinde merhamet bulunuyordu.
Kimseyi sevmemeye, sevgi göstermemeye olan çabası belki de ne kadar severse sevsin, babası bildiği Berber Necdet’i koruyamayışından, korumaya gücünün yetemeyişinden kaynaklanıyordu. Sevginin, birisini korumaya yetmediğini düşündü belki de ve kendince sevgisizliği, içindeki karanlığı tercih etti. Hayat onu, gönül gözünü kapatmaya zorladı.
Tek kelimelerin adamı olarak çıktı karşımıza… Öyle afilli cümleleri yok ve hatta bu cümleler bir elin parmağını geçmiyor. Genelde kısa cümlelerin adamı kendisi. “Uyu, giyin, aynen öyle, sıkıntı yok” demeyi tercih ediyor. İnsanlarla bağ kurmaktan kaçıyor, kaçmaya çalışıyor.
Bir tek kardeşinin sevgisinden kaçamıyor. Ferhat Aslan’ı, kardeşi Savcı Yiğit’in sevgisizliği delip geçiyor. Yan yana geldiklerinde, konuştuklarında veya birinden birinin başına bir şey geldiğinde, ikisinin de nasıl seferber olduğunu izledik. Ferhat vurulunca gizli gizli durumunun nasıl olduğunu öğrenmeye çalışan Yiğit; sırf ona verdiği sözü tutmak için başını belaya soktuğunda Ferhat’ın dayısını sözleriyle nasıl alt ettiğine şahit olduk.
İki düşman kardeş gibi gözükmelerine rağmen, ikisinden biri gururunu çiğneyip kucak açsa, duygular şelale olur ama onlar, insan vücudunun 3/2’si su iken, gözyaşlarını içlerine akıtarak bu oranı daha da arttırmaya çalışacak girişimlerde bulunuyorlar.
İntikam peşinde olan, intikam almaya çalışan klasikleşmiş kötü olmak gibi bir gayesi yok Ferhat'ın. “Acaba bugün kime kötülük yapsam?” diye düşünmüyor. Kötülükleri ortaya çıkararak, kötü adamlara ceza vermek gibi bir gayesi var. Kötülüğün içinde kendince bir adalet düzeni kurmuş diyebiliriz.
Ferhat Aslan’a göre, bir şey olması gerektiği için olmuştur veya öyle olması gerektiği için öyledir. Aslı hayatına girip, karanlığına ışık saçana kadar durum bundan ibaretti. Genelde ilk başta Aslı’ya komutlar yağdırsa da, bir müddet sonra biraz daha toleranslı ve sağduyulu olmaya başladı.
Öfkesi hariç, diğer tüm duygularını kontrol altında tutan Ferhat Aslan, Aslı’ya olan duygularını ifade edecek kadar değişti üstelik. O kadar karanlıktan sonra aydınlık insanın biraz gözlerini kamaştırır, etrafındaki tozları görmesini kolaylaştırır. E aynı şey iyi kalpli kötümüz için de geçerli olduysa demek ki, etrafındaki en büyük tozun dumanın kaynağı olan, dayısı bildiği, ama aslında öz babasına karşı, Aslı’yı koruma çabasına bile girdi.
Duygularını dile dökemeyen Ferhat, hislerini belli etmeye, dile getirmeye başladı. Bu dile getirmeleri yine kendi üslubunca yapıyor olsa da, Aslı’ya ‘seni seviyorum’ dedi mi? Dedi. Bitti gitti işte. Söyledi mi söyledi? Sıkıntı yok.
Kötü olmaya zorlanmış, kötü olmayı zorla seçmiş bir çocuğun yetişkinliğini izlediğimiz Ferhat’ı, diğer kötülerden ayırabiliyoruz. Çünkü o, sevgisizlikten değil; babasına olan sevgisi kullanılarak annesi ve dayısı tarafından el birliğiyle kötüleştirilmiş bir adam. İşte bu yüzden, kendisini korumak için, sevgiye bu kadar kapalı.
Sevgiden korkan Ferhat, kendisini terk eden Aslı'yı tekrar kazanma çabasına girer mi? Girerse bunun için neler yapar; ilerleyen bölümlerde izleyip göreceğiz.
Bilinçli bir kötü değil Ferhat Aslan. Sevdiklerini kurşun önüne atan, etrafındakilere huzur vermemeyi, kendisinde olmayanın başkasında olmamasını isteyen bir kötü değil. Kendi yaşadıklarının diyetini kendisine ödeten bir karakter. Bu sebeple bile kötüler içinde devrim yaratıyor.
Fakat merak etme biz seni hep ciddiye alırız Ferhat Aslan, sıkıntı yok.