'Kırmızı Oda'da Boncuk'un suçluluk duygusu aşk yüzünden mi?
'Kırmızı Oda'da yine nefeslerimizi tuttuğumuz bir bölümü daha geride bıraktık. Selvi'nin günden güne iyileştiği, Hediye'yle yüksek ihtimal vedalaştığımız bu bölümün yıldızı tabii ki Boncuk'tu. İlk defa ermişlerle arasına mesafe giren Boncuk'un suçluluk duygusuna da eğilmiş olduk...
Selvi 'Kırmızı Oda'ya ne zaman gelecek?
'Kırmızı Oda'nın 17'nci bölümünde açılışı Selvi'yle yaptık. Selvi toparlandı, hazırlandı, tek başına evden çıktı. Evet belki 'Kırmızı Oda'ya henüz gelmedi ama bu bölümde çok büyük şeyler başardı. Tek başına sokağın sonuna kadar yürüdü. Evde koltuğa uzanıp müzik dinledi. Komşusu Aylin Hanım'ın kapısını yıllar sonra çalabildi. Oğlu Mert'le deniz kenarında yürüyüşe çıktı, deniz kokusunu ciğerlerine kadar çekti. Daha sonra yıllarca veli görüşmelerine gidemediği oğullarının okulunu müze gezer gibi ziyaret etti. Ve sonunda yıllardır içinde kalan mezarlık ziyaretini de yaptı. Büyük oğlu Yiğit'in mezarındaki sahneler yüreklerimizi burktu. Özellikle de "Hayalimde yaşattım seni, yüreğimde büyüttüm seni oğlum" lafları hepimizi duygusallaştırdı. Selvi, büyük oğlu Yiğit'i kaybetmiş olabilir ama küçük oğlu Mert var. Torunundan önce sokakta yürüyebilme başarısında hep Mert onunla. Mert için, torunu için yaşıyor. Mert'i hayırlı evlat olarak görüyor ama aslında ektiği sevgi tohumlarının, karşılıksız anne sevgisi ve şefkatinin iyiliğini görüyor. İyilik eden iyilik buluyor çünkü. Selvi bakalım yeni bir hayata merhaba sürecini 'Kırmızı Oda'yı ziyaret ederek taçlandırabilecek mi...
İyileşmeyi önce biz istemeliyiz
Doktor Piraye'nin danışanı Hediye'yle yine karşılaştık. Öz annesiyle sonunda beklenen görüşmeyi yaptı Hediye. Hikmet Hala'ya "Neden ben?" sorusunu sordu. Ve sebebini öğrendi. Meğer Hediye'nin ablası hastaymış ve Hikmet Hala'nın da paraya ihtiyacı varmış. "Annen hem kötüydü hem zalimdi" lafının üzerine Hediye'nin "Asıl zalimlik çocuğunu para için satmak değil mi?" sorusu ise oldukça önemliydi. Ama Hediye, bu yüzleşmeyi burada bırakıp yeni bir hayata merhaba demek yerine yıllarca büründüğü role, bakıcılığa geri dönüyor ve bizleri şaşırtıyor. Hikmet Hala'nın Alzheimer başlangıcı olduğunu öğrendikten sonra "Ama o hasta" diyerek tekrar bakıcılık rolüne kaldığı yerden devam ediyor ve bir daha seansa devam etmeyeceğini söylüyor Doktor Piraye'ye. Mesafeli tavırlarıyla bazı izleyicilerin garip bir şekilde tepkisini çeken Doktor Piraye de hepimizin aklındaki soruyu Doktor Hanım'a danışıyor. Doktor Hanım da doktorların danışanlarına sadece yol gösterdiğini ancak asıl olayın kişinin kendisinde bittiğini bizlere hatırlatarak doktor-hasta ilişkisini bizlere vurgulamış oluyor. Evet, bir sorunumuz olduğunda tabii ki doktorların kapısını çalacağız ama şunu unutmamak gerekiyor ki biz istemediğimiz sürece iyileşemeyiz. İyileşmek için önce bizim istememiz gerekiyor...
Suçluluk duygusu var
Ve tabii ki Boncuk... Bir önceki bölümde ermişlerin kendisini almadığını, götürmediğini fark ettiğinde büyük bir yıkım yaşıyor ancak daha sonra bir bahaneyle üzüntüsünü geride bırakıyor Boncuk. Büyük bir düşüş yaşıyor ama sonra "Sınav demek ki, sabretmem lazım" diyerek oyalıyor kendini Boncuk. Ciddi ciddi Birleşmiş Milletler'den karar bekliyor ama bir yandan da yemek yapmaya, günlük hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Doktor Hanım'a "Kim bilir ne deliler geliyordur sana" diyecek kadar bir problem yaşadığına bir gram bile inanmıyor. Derken Doktor Hanım kilit soruyu soruyor: "Nasıl bir koca hayal ediyorsun?" İşte bu soru karşısında Boncuk öyle bir tepki veriyor ki, Doktor Hanım'ın doğru bir noktaya parmak bastığını anlamış oluyoruz. Zaten ilerleyen dakikalarda Doktor Hanım'a sarılarak "Kimse benimle konuşmuyor, ben sadece konuşmak istedim, nereden bileyim böyle olacağını" diyerek parkta karşılaştığı Can'la bir meselesi olduğunu da dolaylı yoldan itiraf etmiş oluyor. Boncuk'u paramparça haline getiren şey yaşadıkları, çocukluğundaki yaralar, yılların birikimi. Ama belki de bardağı taşıran damla bir suçluluk duygusunda yatıyor. Belki bir aşk, belki bir kaza. Ama mutlaka Can'la ilgili bir problem olduğu ortada gibi. Seansın finalinde Doktor Hanım'ın "Sen yalnız değilsin, artık ben varım" demesinden sonra ermişlerin ortadan kaybolması ise Boncuk'un yalnızlık yüzünden ermişlere yüklediği 'hayali dostluk'a ilk ve önemli darbeyi indiriyor. Derin bir yalnızlık çukurundaki Boncuk hem çok yaralı hem de Doktor Hanım'ın kendisine uzattığı eli gerçekten kabul etti ki ermişler ilk defa kendisinden önce çıkıp gitti 'Kırmızı Oda'dan...
Aslıhan Gürbüz sürprizi
Bölümün sonunda karşılaştığımız Kumru karakteri ise şimdiden hepimizi heyecanlandırmış durumda. Aslıhan Gürbüz'ü yıllar sonra tekrar ekranda görmemiz oldukça heyecanlandıran bir detay. Kumru, çocuğu ve eşiyle birlikte gittiği restoranda bir anda öfke patlaması yaşıyor, saldırganlaşıyor ve bayılıyor. Gel de merak etme! Bakalım Kumru karakteri bizleri şaşırtmayı nasıl başaracak...
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr