'Kırmızı Oda'da Boncuk'un gerçek hastalığı ne?
'Kırmızı Oda'nın 16'ncı bölümünde Selvi, Esra ve Boncuk'un hikâyelerini izledik. Selvi'nin Doktor Hanım'la birlikte sokakta yürüyerek hepimizi şaşırttığı bu bölüme elbette yine Boncuk ve gördüğü işaretler damga vurdu...
Selvi ilk kez sokak boyunca yürüdü
'Kırmızı Oda'nın 16'ncı bölümünde ilk olarak Selvi'yi izledik. Doktor Hanım, Selvi'nin oğlu Mert'le işbirliği yaparak çat kapı sürpriz yaptı. Selvi'nin elinden tutarak onu evden dışarı çıkarttı. Bu evden dışarı çıkma sürecinde Doktor Hanım'ın 'boş yapması', havadan sudan konuşması ve Selvi'nin ilgisini dağıtması önemli detaylardı. 35 sene sonra ilk kez sokağa çıkan ve farkında olmadan sokağın başına kadar giden Selvi'nin içindeki rahatlama muazzamdı. Eve dönülüp kahveler içildiğinde Rıza'nın ve annesinin başına gelenleri de öğrendik. Rıza Bey meğer beyin kanaması geçirmiş ve vücudunun sağ tarafına inme inmiş. Bu esnada ilk "Hayır!"ını da diyor tabii Selvi. Ama çok geçmeden Rıza Bey vefat ediyor. Ne üzülüyor ne seviniyor Selvi. Tam bu esnada annesini göreceğini düşünüyor ama kötü haberi kardeşi getiriyor. Meğer annesi kayıplara karışmış. Kendini suçluyor. Ve bizlere Rıza'nın koltuğunda sallanarak şu önemli mesajı veriyor: "İnsan bir günü bile kalsa kıymetini bilmeli, hiç ölmeyecekmiş gibi..." Haftaya büyük bir ihtimal Selvi'yi 'Kırmızı Oda'da göreceğiz ilk defa. Bakalım Selvi bu büyük adımı da atabilecek mi...
Anne ve babası ayrılığı anlatamamış
Selvi'den sonra Esra'yı izledik bir haftalık aradan sonra. Esra, arkadaşlarıyla not kavgasına girişiyor. En yakın arkadaşı İpek'le bile ters düşüyor. Ve ağlama krizine girip saçlarını kesiyor. Her kızdığı insana sırtını dönmesi, en ufak bir hatada o kişiyi hayatından çıkartması ve ilişki kurmayı becerememesi Doktor Deniz'in de dikkatini çekiyor. Sorunu anneyle kuramadığı güven ilişkisinde buluyor. Anne-babasının ayrılığında kendini suçluyor çünkü Esra. Bardağı kırdığı için ailesinin dağıldığını düşünüyor, suçluluk psikolojisinde. Çünkü anne ve babası ona doğru anlatmamış bu ayrılığı. O da kendini sorumlu tutmuş. Annesi Berna da uzun zamandır depresyonda. Doktor Deniz'in tavsiyesini uyarak Piraye Hanım'la görüşmeyi güç bela, "Esra'ya faydası olacaksa tamam" diyerek kabul ediyor. Berna o esnada bile kendini değil başkasını, kızını düşünüyor...
"Çünkü hanım teyze seviyor"
Ve 'Boncuk'... Yine nefeslerimizi tutup dehşet içinde izledik bu bölümde de onu. Burcu Biricik döktürdü yine. Yavaş yavaş Boncuk'un rahatsızlığını öğrenmeye başlıyoruz. Geçen bölümde gazetede gördüklerinden ötürü kendisine bir işaret yollandığını düşünen Boncuk bu kez önce televizyondan, sonra sokakta gördüğü arabadan, gazetede gördüğü ilandan bir işaret bulma peşine düşüyor. Matematik problemi çözer gibi uğraşıyor her bir işaretle. Kırmızıya takıntılı. Doktor Hanım güzel bir tespit yapıyor. "Neden kırmızı?" denildiğinde ermişlerin de onayını alarak "Çünkü hanım teyze seviyor" diyor. Hanım teyze dediği de babasının 'misafir'i... Ben izlerken oldukça rahatsız oldum Boncuk annesinin gururunun hiçe sayıldığı sahnelerde. Çok rahatsız ediciydi. Boncuk'un bilinçaltına işlemiş hanım teyze, 'kırmızı' elbisesi ve aşırı rahat tavırları... Doktor Hanım'la helalleşecek kadar ciddi ermişlerin onu götüreceğine. Son sahnede bekliyor Boncuk. Şebnem Ferah'ın 'Deli Kızım Uyan' şarkısı çalıyor, tabii tüyler diken diken; 'deli kız'ımız uyanmıyor, uyanamıyor... Boncuk'un hastalığını yavaş yavaş öğrenme aşamasındayız. İşaretleri kendisine bir mesaj olarak algılaması, bilinçaltına işlenen kodlarla bağlantı kuramaması, gerçeklik duygusunu yitirmesi ve halüsinasyonlar görmesi şizofreniyi işaret etse de henüz kesin bir tespit yapmak için erken. Bakalım 'Boncuk', işaretlerin hüsranını yaşadığında Doktor Hanım'la nasıl diyalog kuracak... İple çekiyoruz yeni bölümü, iple!
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr