Game of Thrones 8. sezon 1. bölüm: İnsanın kibri
Sabırsızlıkla ve heyecanla beklediğim Game of Thrones final sezonu nihayet başladı. Sona hazır mıyız? Ben hiç değilim. Bittikten sonra içimde büyük bir boşluk bırakacağı kesin. Şu anda yapabileceğim tek şey, kalan 5 bölümün tadını çıkarmak... (DİKKAT! SPOILER İÇERİR)
Bu duygusallığıma rağmen, Game of Thrones'un aslında tam zamanında bittiğinin de farkındayım. Siz bakmayın yazarı George R. R. Martin’in "Erken bitiyor" dediğine. Tadında ve zirvede bırakacağı kesin.
Gelelim final sezonunun ilk bölümüne... Her şey başladığı yerde; yani Kıştepesi’nde bitecek. Zaten bölümün adı da bu: 'Winterfell'… Daenerys Targaryen ve Jon Snow’un iki ejderha katkılı görkemli ordusunun, kuzeylilerin yadırgayan düşmanca bakışları arasında Kıştepesi’ne girişiyle başlıyor bölüm. Zira sur yıkıldı ve ölü ordusuna karşı savunma hattı burası olacak.
Çok karakterli dizilerde oyuncuların hepsini bir bölümde izlemek her zaman mümkün olmaz. Bu bölümde neredeyse tamamını resmi geçit halinde gördük. Cersei hariç, herkesin istikameti Kıştepesi'ydi.
Bölümde; karşılaşmalar, hasret gidermeler ve yüzleşmeler çok ilgimi çekti. Bran-Jon Snow, Arya-Jon Snow duygusaldı. Sansa-Jon Snow ise mesafeli. Çünkü Sansa ciddi bir kıskançlık içerisinde. Dizide birçok karakter gibi o da evrim geçirdi. Daha güçlü bir insana dönüştü. Ama güç ve güzellik takıntısı değişmedi. Ve her iki sebepten Daenerys’e sempati duymadığı da bir gerçek. Sansa’ya daha sonra tekrar döneceğim...
Adaletin ve merhametin nerede Khaleesi?
Bu karşılaşmalar arasında Danerys ve Sam kısmı çok dramatikti. Daenerys’in; Jorah’ı kurtardığı için Sam’e teşekküre geldikten iki dakika sonra babası ve kardeşinin ölüm emrini verdiğini söylemesi akıllara ziyan bir durum oldu. Sana ne oldu Khaleesi? Hani o çok övündüğün adaletin ve merhametin?
Arya ve Tazı’nın atışmaları da çok hoştu doğrusu. Özlemişim.
Yüzleşmelerde en vurucu olan, hiç kuşkusuz Jaime ve Bran kısmıydı. Evet Jaime farklı biri oldu ve Bran’e yaptığından pişman. Ama Bran’in o bakışı yok mu? Ejderhanın, Jon Snow’a attığı bakıştan daha yakıcıydı bence. Umarım Jaime kendisini affettirebilir. Hoş, her şeye rağmen yeni Bran o bilge tavrıyla bunu olgunlukla karşılar diye düşünüyorum.
Bölümün özeti: İnsanın kibri!
Bölümde neredeyse bütün karakterlerini gördüğümüzden bahsetmiştim. Ama bana göre asıl başrolde ‘kibir’ vardı. İnsanın kibri…
Ölüler yaklaşırken herkesin bir hesabı var. Bu normal; ama kibir? Gücü başka bir kadına, üstelik güzel bir kadına kaptırması, Sansa'nın yüzüne nasıl da yansıyordu... Arya ablası için “O tanıdığım en akıllı insan” derken, kesin ironi yapıyordu.
Ya o kuzeyli lordlara ne demeli? Çok bilmiş ufaklık Lyanna Mormont, (bu arada çok severim kendisini) Jon Snow’a “Hani Kuzey’in kralı sendin?” sitemi...
Lannister ordusunun yardıma geleceğini duyunca homurdanan kuzeyliler...
Cersei’nin tehlikeyi bilmesine rağmen hala başka hesaplar içerisinde olması...
Hatta ve hatta Jon Snow… Hep birlik olmaktan bahseden, bu sayede hayatta kalacaklarını her fırsatta haykıran Jon bile, gerçek kimliğini öğrenince kafası karıştı. Bu sürpriz soyağacını öğrenmekten öte taht karışıklığıydı bana göre. Sam’in ona verdiği bu bilgi başka zamanda çok değerli olabilirdi ama şimdi değil.
Aegon Targaryen, isminin altıncısı, krallığın koruyucusu, ne varsa… Hiçbir önemi yok.
İlk uyarıyı geçen sezon sonunda Jaime Lannister yapmıştı: “Bunun soylu hanelerle ilgisi yok, yaşam ve ölümle ilgisi var”.
Bu bölümde ise önce Bran, protokol sohbetini kastederek “Bununla kaybedecek vakit yok, ölüler güneye geliyor” dedi. Ardından Tyrion, “Yan yana savaşmalıyız yoksa öleceğiz” diyerek tehlikeyi pekiştirdi.
Bu da benim uyarım olsun. Kibrin sırası değil. Kibre kapılmaya devam ederseniz, hepinizin sonu Umber çocuğu gibi olacak.
NOT: Bölümün kazananı hiç kuşkusuz Euron Greyjoy oldu. Cersei’yle muradına erdi sonunda…