'Bizimkiler' gibi naif diziler neden eskide kaldı?
90'lara damga vuran, 400 küsür bölüm yayınlanan 'Bizimkiler' dizisinin senaristi Umur Bugay, 78 yaşında hayatını kaybetti. Çocukluğumuza iz bırakan 'Bizimkiler'in başarısında dizinin sıcacık senaryosuna imza atan Bugay'ın payı çoktu. Peki her şey bitti mi? Bir 'Bizimkiler' daha çıkmaz mı bu saatten sonra?
"Geçmişle bağını kopar, geleceği düşünme, şimdiyi yaşa"
Şu anda içinde bulunduğumuz dönem şöyle: Geçmişle bağını kopar, geleceği düşünme, şimdiyi yaşa! Verilmek istenen mesaj şu aslında: Geleceği düşünme; çünkü kendini bir anda olumsuz ihtimallerin içinde kaybolmuş bulabilirsin. Geçmişle bağını kopar; çünkü hafiflemen lazım, geçmiş omzundaki yük gibidir. Şimdiyi yaşa; tüket, harca, kazan ve kazandır. Geleceğe kafayı fazla takıp karamsar olmamak lazım. Keza değiştirebileceğimiz tek şey 'şimdi'yken, şu anı ıskalamamak gerek. Ama geçmiş konusunda farklı düşünüyorum. Geçmiş, bir yük olduğu için bağ kopartılmayı hak etmiyor, tam tersi sahiplenilmeli...
'Bizimkiler' neden eski kaçıyor?
'Bizimkiler' dizisi, 2010'lu yıllarda ne kadar 'nostaljik' kaçıyor, değil mi? 'Süper Baba' da keza öyle. Umur Bugay'a, 90'lara iz bırakan, birçoğumuzun hayatına naiflik katan bu dizi için teşekkür borçluyuz. Evet, Bugay hayatını kaybetti. Ama 10 küsür yıl devam eden 'Bizimkiler' şu anda 'arşivlik' olarak raflara kaldırılsa da aslında her daim yeşillenmeli, yeşillendirilmeli. Yine aile ve komşuculuk dizileri çekiliyor. Ama hiçbirinden bir 'Bizimkiler' çıkmıyor, çıkamıyor. Neden peki? Neden 'Bizimkiler' gibi bir dizinin çekilme ihtimali bile çok eski kaçıyor?
Hem özlüyoruz hem de yalnızlığı seçiyoruz
Sebebi işte tam da yazının başında söylediğim gibi bence. Geçmişle bağımızı koparmamız aşılandığı için... Aileni bırak, komşularını tanıma, mahallene giden yola o kadar da hakim olma; düşünme, bilme ve hafifle, mutlu ol! 'Bizimkiler' gibi bir diziyi inanılmaz 'eski tip' bulmamız, bizim büyük çaresizliğimizin, bitmek bilmeyecek yalnızlığımızın bir kanıtı. Hem sıcak aile dizilerinin naifliğini deliler gibi özlüyoruz hem de insanlardan canımız o kadar yanmış ki, daha fazla örselenmemek için savunma mekanizmamızı devreye sokup yalnızlığı seçiyoruz. Hatayı da zaten tam olarak burada yapıyoruz. Yoğurdu üfleyerek yerken çok fazla şeyi ıskalıyor olabiliriz. E hani 'şimdi'yi ıskalamayacaktık biz?