19.11.2024 - 13:46 | Son Güncellenme:
Yenidoğan Çetesi son durum nedir? Tutuklanan oldu mu? Yargılanan 22'si tutuklı 47 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıkların yargılanmasına bugün de devam ediliyor. Dün katılma taleplerini değerlendiren mahkeme sadece yoğun bakım sorumlusu olan hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı’nın savunmasını aldı. Bugün de diğer tutuklu sanıkların savunmasının alınmasına devam edilecek.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya yine ilgi yoğundu. Duruşmada ilk olarak tutuklu sanık hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı. Savcılıkta ve emniyette verdiği ifadelerde gerekli şeyleri anlattığını söyleyen Gök, “Tekrar etmeye gerek yok. Diğer ifadelerimde gözümle gördüğüm şeyleri anlattım” dedi.Fırat Sarı’nın normal hemşiresi olduğunu ancak 6 ay şablon işlerini 6 ay da şoförlüğünü yaptığını söyleyen Gök, “Bebek sevkleri tıp merkezlerinden, 112’den ya da tanıdık doktorlardan oluyordu. Normalde 20’de 1 gelecek hastayı hemen çıkartıyorlardı” dedi. Mahkeme başkanının, “Aileyi nasıl ikna ediyordunuz?” diye sorması üzerine Hasan Basri Gök, “Aileye de 112 ile uğraşmayalım sizi bekletir. Bu hastaneye gidelim yer bulduk diyorlardı. Gözümle gördüğüm bir şey yok ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek başına 5 bin lira alıyordu” dedi.
“SGK’DAN PARA ALMAK İÇİN UZUN YATIRIYORLAR”
Bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin tapeleri sorulan Gök, “Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey” dedi. Hasan Basri Gök ayrıca hastaların normalden daha uzun hastanelerde yatırıldığını da söyleyerek, “SGK’dan para almak için normalden uzun yatırıyorlardı hastaları” dedi.
“İLAÇ SATARAK 40 BİN LİRA KAZANDIM”
SGK’nın karşıladığı ilaçları fazla alarak elde kalanları sattıklarını anlatan Gök, “Fazla kalan ilaçların satışından 30-40 bin lira para kazandık. Fırat Sarı’ya ne kadar para verdiğimi hatırlamıyorum. 3 kere sattım” dedi.
Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında, “Hasta beş günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. 4-5 hasta taburcu olacağı zamanda Fırat Sarı’nın haberi olmuş, ‘biraz daha bekleyin’ demiş. SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk” diye konuştu. Akciğer gelişimi için kullanılan bir ilaçtan bahseden Taşçı, “İlaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. İlaçlar birikiyor, hastaya verilmiyordu. Çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu, biz de satışları yapıyorduk” dedi. Taşçı, aileler doktor ya da muhatap bulamayınca, kendilerini doktor olarak tanıtıp bilgi verdiklerini de söyledi.
Sarı’nın bir hasta için “Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?” dediğini belirten Taşçı, “Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. Ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum” ifadelerini kullandı. Siyahi bebeğin ölümüyle ilgili konuşan Taşçı, “Çocuk entübasyon aleti ile boğuşuyordu. Fırat Sarı bana vermem gereken ilaçları söyledi. Ben de gece vardiyasında olan arkadaşlara verdim. Sabah hastaneye gittiğimde bebeğin öldüğünü anladım. Buz gibi ve kaskatı kesilmişti” dedi.
Çete lideri Fırat Sarı, kimlik bilgisini okumak için sanık kürsüsüne başındaki peruğunu cezaevinde çıkararak geldi. Kimlik tespitinde bekar ve 2 çocuk babası olduğunu söyledi. Klinik doktoru olduğunu söyleyen Sarı aylık kazancının ise 400 bin lira olduğunu söyledi.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.