İstanbul'da Diriliş Yayınları ve "Diriliş" dergisini kurdu. 1990 yılında "güller açan gül ağacı" amblemiyle Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl partinin genel başkanlığını yürüttü. Ancak bu parti 19 Mart 1997'de üst üste iki genel seçime girmediği için kapatıldı. 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı. 2007 yılında Yüce Diriliş Partisini kurdu ve partinin genel başkanlık görevini yürütmüştür. 2007 yılının Nisan ayından ölümüne kadar her cumartesi akşamları, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığında değerlendirme konuşmaları yapmıştır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmıştır. Karakoç, 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü fakat kendisine verilen plaket ve para ödülünü reddederek bu ödülü almaya gitmedi.
SEZAİ KARAKOÇ NE ZAMAN VE NEDEN ÖLDÜ?
16 Kasım 2021'de yaşlılığa bağlı geçirdiği kalp krizi sebebiyle İstanbul'daki evinde öldü. 17 Kasım günü Şehzadebaşı Camisi'nde kılınan ikindi namazına müteakip aynı caminin haziresine defnedildi.
ŞİİR HAYATI VE ANLAYIŞI
Karakoç, şiirle ilgili görüşlerini yazmaya başladığı dönemlerden itibaren şiir anlayışını da yazmıştır. Bu konudaki düşüncelerini "Edebiyat Yazıları" adını verdiği 3 kitapta toplayan Karakoç'un Türk şiirinde son derece özgün bir yeri vardır. Onun şiiri metafizik bir şiirdir. Türk şiiri geleneksel yapısı itibarıyla aslında metafizik bir şiirdir. Ancak bu özellik Tanzimat'tan sonra değişir. Sadece Abdülhak Hamit'te metafizik bir ürperti söz konusu olur. Onunla tekrar başlayan bu anlayış cumhuriyetin ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek'te ve Ahmet Kutsi Tecer'de kendini gösterir. Bunlardan başka Yahya Kemal ve Asaf Halet Çelebi'de de metafizik anlayış görülür. Fakat bu metafizik unsurlar adı geçen hiçbir şairin şiir anlayışını açıklamaz, anlatmaz.
YTÜ Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız'ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç'tur. Karakoç bunu modern şiirin diliyle yapmıştır. O, Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.
"Edebiyat Yazıları I" kitabındaki ilk yazı metafizik ile ilgilidir. Bu, hangi kavramlara önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir.
Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
Dostu Cemal Süreya, ona, yarattığı mistik şiir tarzından ötürü "Sezo" diyordu ve onu, "Mehmet Akif ve Necip Fazıl karışımı şair" olarak tanımlıyordu.
Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, "pergünt üçgeni" dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder:
Şair, kendi kendisi olmalı: "Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır."
Şair, kendine yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."
Şair, kendinden memnun olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı. Ona 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli." Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.
SEZAİ KARAKOÇ ŞİİRLERİ
Şiirler I (Monna Rosa)
Şiirler II (Şahdamar-Körfez-Sesler)
Şiirler III (Hızırla Kırk Saat)
Şiirler IV (Taha'nın Kitabı, Gül Muştusu)
Şiirler V (Zamana Adanmış Sözler)
Şiirler VI (Ayinler/Çeşmeler)
Şiirler VII (Leylâ ile Mecnun)
Şiirler VIII (Ateş Dansı)
Şiirler IX (Alınyazısı Saati)
Gün Doğmadan (Toplu Şiirler)