2025 - 2027 OVP MADDELERİ
Güncel Orta Vadeli Programı Cevdet Yılmaz duyurdu:
2025-27 dönemi programımızın amacı enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu bir şekilde yükseltilmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumumuzun tüm kesimlere daha adil bir şekilde aktarılmasıdır.
Büyümenin kaynaklarında beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması öncelikli olacaktır. Ekonomimizin rekabet gücü artırılarak uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturulacaktır.
Orta ve uzun vadede ekonomimi orta üst gelir grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkarmayı hedefliyoruz. Depremin yaralarını sararken, dirençli şehirler oluşturmayı hedefliyoruz. Gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımını sağlayarak toplumsal refahı kalıcı bir şekilde artırmak istiyoruz.
İnsan odaklı bir kalkınma anlayışı ile tüm politikalarımızı şekillendiriyoruz. Demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması kadınların ve gençlerin ekonomiye katılımlarının artırılması kritik hedeflerimiz arasındadır.
Makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, Kamu mali reformlarının hayata geçirilmesi, arge ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması.
Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyede olması beklenmektedir. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler için büyüme oranlarının 2027’de yüzde 3.9 seviyesine çıkması beklenmektedir. Bunlar küresel büyümenin motoru olarak kalmaya devam edeceklerdir.
Küresel büyüme tahminlerinde AB’nin ve Orta Doğu Kuzey Afrika bölgesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu iki bölge toplam ticaretimizin yüzde 60’ını ifade ediyor. AB’nin büyümesi gelecek yıl 1.2 iken 1.8’lere yükselmiş olacak.
Küresel finansal koşullara baktığımızda burada gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek gelişme var. ABD Merkez Bankası’nın faiz azaltacakları beklentileri güçlenmiş durumda. Genel eğilim faizlerin düşmesi yönünde olacaktır. Bu küresel likidite koşullarını olumlu yönde etkileyecek.
Küresel emtia fiyatlarında Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu ifade edebilirim. İthalatçı bir ülkeyiz, enerji başta olmak üzere sanayinin ham madde girdileri başta olmak üzere ciddi anlamda ithalatçı bir ülke olduğumuzu düşündüğünüzde emtia fiyatlarının normalleşmesi bizim için kıymetli.