Allah Resûlü (s.a.s), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür. Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. Mirac’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Sûresi’nin son iki âyetidir. Mirac’ın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
Miraç olayı yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de ikii surede geçmektedir. İsra ve Necm surelerinde yaşanılan olay ayetlerle ifade edilmiştir.
Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (el-İsrâ, 1)
Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. (1-2)
O, nefis arzusu ile konuşmaz. (3)
(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. (4)
(Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. (5-7)
Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. (8)
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu. (9)
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. (10)
Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (11)
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? (12)
Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. (13)
Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. (14)
Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. (15)
O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. (16)
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. (17)
Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. (18)