İŞTE O 'CANAVARLAR'...
İşte kültürümüzde, günlük pratiklerimizde hatta atasözlerimizde ve geleneklerimizde derin bir yere sahip olan o varlıklar:
Enkebit: Enkebit İç Anadolu’da görülen bir varlıktır. Anlatılara göre başında altın bir fesi vardır ve sağ elinin ortası deliktir. Uyuyan insanların boğazlarını sıkarak onları boğmaya çalışır. Rivayete göre, başından fesini kapan kişiye dokunmaz.
Hınkır Munkur: Anlatılanlara göre, Hınkır Munkur yakaladığı insanları önce boğarak öldüren sonra da yiyen bir yaratık. İnsana benzer fakat göbeğinde bulunan bir torbanın içinde yavrusunu taşır. En korktuğu şey ise üzerine idrar yapılmasıdır. Hınkır Munkur’un uğradığı biri idrar ile tehdit ederse oradan uzaklaşır.
Demirkıynak: Bigadiç dağlarında yaşayan, her kılığa girebilen, korkunç sesler çıkararak insanların delirmelerine sebep olan, çok pis kokulu, sudan korkan bir yaratık. Eğer bir Demirkıynak görürseniz anında göle veya dereye girerek kurtulabilirsiniz.
Kara Korşak: Erbil bölgesinde Türkmenlerin eşek, köpek, domuz, keçi kılığına girdiğine inandıkları bir cin çeşidi. Gece kapıları çalıp, ev sahibinin tanıdığı bir ses ve kılıkla onu kandırarak çağırıp kaçırdığına inanılır. Bu cinden korunmak için pantolon giyiyorsanız, düğmelerini açmanız yeterli olduğu bilgisi verilir.
Karakoncolos: Karakoncolos kışın en soğuk günlerinde insanların karşısına çıkan bir varlık. Özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde 'Karakonculu', 'Karakoncilo', 'Koncolos', 'Yaban Adam' gibi adlarla anılır. Karakoncolos’un kışın ormandan veya denizden fırtına ile geldiğine inanılır. İnsanı taklit edebilen ve maymuna benzediği düşünülen bu cini,n özellikle küçük çocukları ve yeni doğmuş buzağılara musallat olduğu bilinir. Karakoncolos’tan korunmak için yörede yaşayanların evlerinin kapılarına 'kuymak' adı verilen yemeği koydukları söylenir.
Kamos: Harput civarında görülen bir kötü yaratık ise Kamos’tur. Özellikle tek başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çökerek, onların çarpılmalarına bazen de ölmelerine sebep olduğu düşünülür. Hatta Kamos’un uğradığı kişilerin damarlarındaki tüm kanın çekildiğine inanılır.
Kara-kura: Erzurum ve Erzincan yöresindeki inanışlara göre kara-kura tıpkı albastı gibi lohusalara musallat olarak onları korkutur. Konya bölgesinde anlatılanlara göre bu cin, keçiye benzeyen fakat kedi büyüklüğünde insanlara çöken bir yaratık. Gün ışığından korkan kara-kura’nın ancak güneş doğduğunda yakalanabileceği söylenir. Kara-kura’nın en büyük özelliği ise genelde yatağında yiyecek kırıntısı olanlara musallat olması.
Arçuri: Arçuray olarak da bilinen özellikle Çuvaşlarda şeytani orman cini olarak tanımlanan Arçuri, yerleri süpüren saçları, kıllarla kaplı vücudu olan bir yaratık. En büyük özelliğinin insanları gıdıklayarak gülmekten çatlatmasıdır.
Bükre: Altay mitolojisinde savaşan iki ejderhadan iyi huylu olanının adı Bükre’dir. Bukra olarak da bilinen bu yaratık diğerlerinin aksine insanların yardımcısıdır. Rivayete göre, bin yılda bir yeryüzüne inerek dünyanın durumunu kontrol eder ve geri döner.
Çay Ninesi: Azeri halk kültüründe dere ve nehirlerde yaşlı bir kadın suretinde yaşadığı bilinen yaratık. Çay Ninesi, suya çok bakana kızıyor, başını döndürüyor ve etkisi altına alıyor. Bu yüzden inanışa göre nehir kenarına giden biri 'su sahibi'ne selam vermeli. Ayrıca Çay Ninesi’ni kızdırmamak için suya çöp dökmek kesinlikle yasak.
*Kaynak: Dr. Ayşe Duvarcı, 'Türklerde Tabiat Üstü Varlıklar ve Bunlarla İlgili Kabuller, İnanmalar, Uygulamalar'