Bakanlar Kurulu Kabine Toplantısı 24 Şubat Pazartesi saat 16:00'da Beştepe'de bir araya geldi. Toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yaptı. İşte Kabine Toplantısı konu başlıkları;
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları; Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Ekranları başında ve sosyal medya platformları aracılığıyla, bizleri takip eden vatandaşlarıma aynı duygularla selamlarımı gönderiyorum. Türkiye sevdasını yüreğine kundak yapıp, sıcaklığında huzur bulan tüm gönül dostlarımıza, kardeşlerimize, soydaş ve akraba topluluklarımıza buradan saygılarımı, sevgilerimi takdim ediyorum. Ekonomiden dış politikaya, sanayiden iç ve dış güvenliğe birçok konuyu ele aldığımız kabine toplantımızı az önce tamamladık. Hizmet eden izzet bulur anlayışıyla, gece gündüz demeden büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa mücadelemizi sabırla sürdürüyoruz. Son kabine toplantımızdan bugüne, bu ülkeyi kendimize bayrak yaparak, aziz milletimize olan hizmet borcumuzu hakkıyla ödemeye çalıştık. Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier'in ülkemizi ziyareti bizim için anlamlıydı. Kendisiyle terörle mücadele, düzensiz göç, vatandaşlarımızın vize sorunu, savunma sanayi ve Almanya'daki Türk toplumunu ilgilendiren hususlar gibi ortak gündemimizdeki birçok konuyu detaylıca istişare ettik. Göçmen karşıtı ve İslam düşmanı aşırı sağ hareketlerin Avrupa başlı olmak üzere batılı ülkelerdeki yükselişine bir süredir dikkat çekiyorduk. Son dönemde yapılan birçok seçimde maalesef endişelerimizin haklılığı ortaya çıktı.
'LİBERAL DEMOKRASİ CİDDİ BİR KRİZE VE DARBOĞAZA GİRMİŞTİR'
Aşırı sağ hareketler bugün Avrupa'da siyasetin belirleyici aktörleri haline gelmiştir. Ekonomik faktörlerin yanı sıra Avrupa merkez siyasetinin zamanın ruhunu doğru okuyamaması da bunun temel sebeplerinden biridir. Şurası bir gerçek ki geçtiğimiz yüzyılın albenisi en yüksek ideolojisi olan liberal demokrasi ciddi bir krize ve darboğaza girmiştir. Bir dönem tüm sorunların ilacı olarak gösterilen liberal demokrasi artık eski gücünü, eski itibarını ve etkisini yitirmiştir. Topluma rota çizmekte, siyasete anlam kazandırmakta, insanlara umut ve güven vermekte yetersiz kalmaktadır.
'BATILI LİDERLER GAZZE'DEKİ İNSANLIK SINAVINDA SINIFTA KALMIŞLARDIR'
Hayat gibi siyasette boşluk kabul etmez. Batıda bugün yaşanan durum işte budur. Avrupa demokrasilerinde ortaya çıkan boşluğu son seçimlerde görüldüğü üzere aşırı sağcı demagoglar dolduruyor. Tabii bir de buna Batı'nın 471 gün süren Gazze'deki soykırım karşısında takındığı ikircikli tavrı da eklemek gerekiyor. Çoğu çocuk ve kadın, 61 binden fazla sivilin katledilmesini seyreden Batılı kuruluşlar ve liderler Gazze'deki insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır. Yıllardır dünyaya örnek gösterilen Batılı değerlerin insanlık için ortak bir fayda hedefinin olmadığı özellikle bu süreçte tekrar anlaşılmıştır. İtibar ve güven kaybının kısa sürede toparlanması da mümkün değildir. Bu tablo karşısında bizim için ast olan çıkarlarımızın korunmasıdır. Aynı şekilde 4-5 kuşaktır Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve esenliğine büyük önem veriyoruz. Aşırı sağ gerçekliğinin Avrupalı Türkler ve Müslümanlar açısından bir tehdit oluşturmaması için gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Burada şunu da ifade etmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin eski ritmine kavuşmakta olmasını önemsiyoruz. Suriye'deki gelişmelerin yanı sıra Ukrayna savaşı bağlamında yürütülen tartışmalar da Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacını tekrar teyit ediyor. Ama burada şunu da açık ve net söylemek isterim. Avrupa Birliği'ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir.
'AVRUPA'YA CAN SUYU VERECEK OLAN YİNE TÜRKİYE'DİR'
Türkiye'nin birliğe tam üyeliği kurtarabilir. Ekonomisi ve demografik yapısı hızla yaşlanan Avrupa'ya can suyu verecek olan da yine Türkiye'dir, Türkiye'nin tam üyeliğidir. Avrupa Birliği bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse, kendileri için o derece hayırlı olacaktır. Biz hep olduğu gibi yapıcı bir anlayışla, karşılıklı fayda ve saygı temelinde üyelik sürecimizi ilerletmek arzusundayız. Gerekli irade gösterilirse açıkçası kısa sürede neticede alabiliriz. Ama bunun için Avrupa Birliği'nin ve birliğe yön veren ülkelerin yanlışta ısrar etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Sürecin nereye evrileceğini önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz.
'ZİYARETİMİZ SON DERECE VERİMLİ GEÇTİ'
Değerli arkadaşlar, nitekim geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Güneydoğu Asya seyahatimiz, girişimci, tarihi ve kültürel derinliğiyle barışık, insanı ve vicdanı merkeze alan dış politikamızın başarısını bir kez daha göstermiştir. Toplamda 650 milyona yaklaşan nüfuslarıyla bölgelerinin parlayan yıldızları olan Malezya, Endonezya ve Pakistan'ı kapsayan ziyaretimiz son derece verimli geçti. İmzaladığımız toplam 48 belgeyle aramızdaki ticari, ekonomik, savunma, kültürel ve beşeri ilişkilerimizi daha da güçlendirdik. Dış ticarette yeni hedefler belirledik. Savunma sanayi işbirliğimizi ortak üretim dahil ilerletmeyi kararlaştırdık. Şahsımıza ve heyetimize yönelik tevekkühe, muhabbete ve sokaklara taşan sevgi selne şahitlik edip de duygulanmamak zaten elde değil. Her üç ülkede sadece resmi makamlardan değil, özellikle halktan büyük bir hüsnü kabul gördük. Ellerinde al bayraklarımızda binlerce, on binlerce insan bizleri selamladı. Yollar, binalar, billboardlar bu ülkelerle kadim dostluğumuzu anlatan fotoğraflarla adeta nakış nakış süslenmişti. Türkiye'nin İslam dünyasındaki güçlenen rolüne vurgu yapan iltifatları bu milletin şerefli bir evladı olarak memnuniyetle karşıladım.
'TOGG, ADETA TÜRKİYE'NİN SİMGESİ HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Milletimizle birlikte dostlarımıza güven veren, rakiplerimizin ise yüreklerine korku saran bir ziyareti daha başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin hafızalara kazınan yanlarından biri de her üç ülkenin liderine hediye ettiğimiz Milli Elektrikli Otomobilimiz TOGG'tu. TOGG, bir hediyenin ötesinde büyüyen, güçlenen, ekonomisi hızla kabuk değiştiren yeni Türkiye'nin adeta simgesi haline dönüşmüştür. Ancak TOGG'un ilk ortaya çıkış fikrinden üretimine kadar her aşamasına bir kulp takanlar liderlere hediye edilen otomobillerden de rahatsız oldular. Öyle vahim tepkilere şahit olduk ki, hıncını alamayıp G20 üyesi bir ülkeye geri kalmış diyeni mi ararsınız? Türkiye ile ilgili kurulan övgü dolu cümleleri eleştirenleri mi ararsınız? Hint Müslümanlarının milli mücadeleye verdiği destekten haberi olmayıp, ileri geri konuşarak sirkatin söyleyenleri mi ararsınız? Ülkeye ve millete dair vizyon ortaya koyamayan ne kadar işgüzar varsa, TOGG'u ve Güneydoğu Asya seyahatimizi hedef alın.
SAMSUN'A OTOMOBİL FABRİKASI MÜJDESİ
Oysa bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan herhangi bir kimsenin bırakın rahatsız olmayı, tam tersine bu ziyaretten iftihar etmesi beklenir. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde muhalefet, milli gururu okşayan fotoğraflar üzerinden hükümeti eleştirmez. Ama ülkemizde ne yazık ki böyle bir muhalefet yok. Bizde bir türlü iflah olmayan, yıkıcı bir muhalefet zihniyeti var. Nedir ülke ve millet olarak da bu bizim imtihanımız. Ne üretim bandı var, ne fabrikası dedikleri TOGG'un 52 binden fazlası şu an yollarda. İnşallah yaz aylarında sedan modeli de piyasaya sürülecek. TOGG'un dışında yabancı markaların yatırımları da devam ediyor. Çinli BYD şirketinin 1 milyar dolar yatırımla Manisa'da kuracağı elektrikli araç üretim tesisi ve araştırma geliştirme merkezi çalışmalarında ciddi mesafe kat edildi. 2024 yılında dünyada 17 milyondan fazla elektrikli araç satıldığı dikkate alındığında bu yatırımların önemi daha net görülecektir. Bununla kalmıyoruz. Yine bir başka Çin firması o da ayrıca Samsun'da yatırımını şu anda yapıyor. O da hazırlıklarını tamamladı. Çok kısa bir zaman içerisinde Samsun'da da bu markanın temelinin atıldığını göreceğiz. Türkiye'yi yüksek teknoloji yatırımlarının odağı haline getirmek için bundan sonra da kararlılıkla çalışacağız. Dün partimizin 8. olağan büyük kongresinde açıkladığımız Türkiye 100 yılı reform programı son derece detaylı bir biçimde hemen hiçbir konuyu atlamadan büyük bir titizlik içinde hazırlandı.
'TÜRKİYE'Yİ YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİ'NE ÇIKARTACAĞIZ'
Reform programımız inşallah ileri teknoloji yatırımlarında da ülkemize farklı bir ufuk kazandıracaktır. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere 5 temel sütun üzerine inşa ettiğimiz reform programıyla üst orta gelir grubunda yer alan Türkiye'yi Yüksek Gelirli Ülkeler Ligi'ne çıkartacağız.
Bugünkü kabine toplantımızda ülkemizin sanayi üretiminde ve teknolojide bağımsızlığı güçlendirecek 2030 sanayi ve teknoloji stratejisini ele aldık. Ayrıca sağladığımız desteklerle mobilite, petrokimya, savunma ve güneş enerjisi teknolojileri alanlarında yakın zamanda hayata geçecek 7 milyar dolar bütçe sahip projeleri değerlendirdik. Sanayi ve teknoloji alanında da doğru yoldayız. İnşallah burada da hedeflerimize ulaşacağız.
UKRAYNA - RUSYA SAVAŞI
Değerli arkadaşlar, partimizin 12 Ekim'de başlayan kongre maratonunu dün tamamladık. Türk demokrasisine itibar kazandıran örnek bir kongre süreci yürüttük.İnşallah bundan sonra yabancı kabul ve yurtdışı temaslara daha fazla ağırlık vereceğiz. Biliyorsunuz geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Sayın Zelenskyi'yi ülkemizde misafir etmiştik. Bugün de Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov'u kabul ettik. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabaların yoğunlaştığı bir dönemde bu ziyaretleri çok önemli buluyoruz. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı şiarıyla çatışmaların ilk gününden beri hep barışın tesisi için gayret gösterdik.
'KÜRESEL GIDA KRİZİNİN YAŞANMASINA ENGEL OLDUK'
Muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmeden iki komşu ülkeyle de dengeli ilişkiler geliştirdik. Hemen herkesin ateşe körükle gittiği günlerde Mart 2022'de İstanbul'da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere el sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz tahıl girişimini hayata geçirdik. Toplam 33 bin ton tahılın Türk boğazları üzerinden dünya pazarlarına ulaşmasını sağladık. Böylece küresel gıda krizinin yaşanmasına engel olduk.
'KALICI VE ADİL BARIŞ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ'
Şimdi yeni bir denklemin kurulmakta olduğunu görüyoruz. Amerikan başkanı sayın Trump'ın savaşı müzakereler yoluyla bitirme iradesini prensipte olumlu karşılıyoruz. Savaşın müzakere masasında sona erdirilmesi yaklaşımı Türkiye'nin son 4 yıldır izlediği politikayla da örtüşmektedir. Ama burada şu gerçeğin imal edilmemesi gerekiyor. Adil ve kalıcı barışa giden yol ancak ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir denklemle açılabilir. İstanbul süreci hariç bugüne kadar kurulmaya çalışılan masalarda Rusya dışlanmış. Bundan dolayı da arzu edilen netice anlamamıştır. Şayet yeni süreçten sonuç alınmak isteniyorsa Ukrayna mutlaka sürece dahil edilmeli ve karşılıklı müzakerelerle bu savaş sona erdirilmelidir. Bu konudaki hakkaniyetli duruşumuzu hem sayın Zelenskyi'ye hem dün telefonla konuştuğum Fransa Cumhurbaşkanı sayın Macron'a hem de bugün sayın Lavrov'a ifade ettim. Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil sürecin kalıcı barışın tahvili için her türlü desteği vermeye hazırız. Bölgemiz kana, gözyaşına ve çatışmaya artık doymuştur. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan her iki ülkeye de ağır bedeller ödeten bu savaşın artık son bulmasını istiyoruz. Dengeli tavrıyla her iki ülkenin güvenine mazhar olmuş bir devlet olarak kalıcı ve adil barış için elimizden geleni yapacağız. Yine bu süreçte Gazzeli kardeşlerimizin kendi topraklarında huzur içinde yaşaması, Lübnan'ın güvenliğiyle Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda taviz vermeyecek, buralarda da gelişmeleri takip edecek tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız. Ülkemizin büyüklüğüne yaraşır şekilde dün olduğu gibi yarın ya da haklı savunmaya barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.
Aziz milletim, kıymetli basın mensupları, Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif'e yaklaşmanın, 11 ayın sultanına inşallah vasıl olmanın heyecanı, ümidi, mutluluğu içindeyiz. Önümüzdeki cuma ilk teraviyi eda ederek, cumartesi günü ilk sahuru ve iftarımızı yaparak mübarek Ramazan'a başlayacağız. Ramazan ayının ülkemize, milletimize, İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ediyorum. 85 milyonun her bir ferdinin Ramazan-ı Şerif'ini şimdiden tebrik ediyorum. Yurt dışında yaşayan 7 milyon vatandaşımıza, gönül ve kültür coğrafyamızın dört bir yanındaki kardeşlerimize, dünyanın farklı köşelerinde ümitlerini ülkemize bağlamış tüm dostlarımıza aynı şekilde şimdiden hayırlı Ramazanlar diliyorum.
'FIRSATÇILARA NEFES ALDIRMAYACAĞIZ'
Ramazan öncesinde vatandaşlarımızın fırsatçılık peşinde koşanların para hırsı sebebiyle mağdur olmaması için gereken her türlü tedbiri alıyoruz ve alacağız. Ticaret, Tarım ve Maliye Bakanlıklarımız, tamahkarların milletimizin Ramazan sevincine gölge düşürmemesi için yoğun çaba içindeler. Devlet olarak denetim görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz ve yapacağız. Ancak Ramazan fırsatçılığının ekonomik bir mesele olmaktan daha ziyade ciddi bir ahlak ve vicdan sorunu olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın en temel şikayet konusu olan hayat pahalılığının müsebbiplerinden biri de yine bu açgözlü fırsatçılardır.
Kadim ahilik kültürümüzden nasiplenmemiş bu fırsatçılar helalinden para kazanan şirketlerimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Yangın olunca yangın söndürme tüpüne, deprem olunca demire ve çimentoya, hava biraz kurak gitse hemen suya. Bir iki gün kar yağdığında sebze meyveye zam yapan mübarek günlerde vatandaşın ekmeğine kan doğrayan bu fırsatçılara milletimizin de desteğiyle nefes aldırmayacağız. Vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması önceliğimizdir. Daha önce de ifade ettim. Bugün önemine binaen tekrarlamakta fayda görüyorum. Serbest piyasa demek başıbozukluk demek asla değildir. Bakanlıklarıyla sermaye piyasası kuruluyla rekabet kurumuyla vergi denetim kuruluyla serbest piyasayı kuralsızlık olarak algılayanlara karşı gereken hukuki ve idari adımları atmayı sürdüreceğiz. Değerli kardeşlerim bu vesileyle bu arada bu devrin en önemli hattatlarından Üstad Hasan Çelebi hocamızı ebediyete uğurladık. Rabbim kabrini pür nur makamını âli eylesin inşallah diyorum.
Tüm ailesine başsağlığı dilerken milletimizin de başı sağ olsun diyorum. Bu düşüncelerle Ramazan-ı Şerif'in, bölgemiz başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Filistin'le birlikte yeryüzünün farklı köşelerinde hayat, izzet ve haysiyet mücadelesi veren tüm kardeşlerimizi Rabbim nusretiyle müşerref eylesin diyorum. Aziz milletimizden kendi ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerinden başlayarak nerede bir mazlum varsa elinden tutmalarını, destek olmalarını, mübarek Ramazan ayında onları yalnız bırakmamalarını istirham ediyorum. Şunu lütfen bir an olsun unutmayalım. Ekonomik zorluklar gelip geçer ama dayanışmamız baki kalır. Sıkıntılar gelip geçer ama muhabbetimiz ebediyen devam eder. Dertler gelip geçer ama gözyaşını sildiğimiz mazlumların duası bizimle kalır. Dünya bir imtihan yeridir. Biz bu imtihanı alnımızın akıyla vermenin derdindeyiz. Ülkemiz ve milletimizle birlikte tüm medeniyet havzamız için kalıcı eserler üretmenin çabasındayız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif'inizi tekrar tebrik ediyorum. Kabine toplantımızda aldığımız kararların hayırlı olmasını diliyor. Sizleri bir kez daha en kalbi duygularla selamlıyorum. Allah'a emanet olun.