13.03.2023 - 15:17 | Son Güncellenme:
Her ilin merak edildiği deprem risk haritası ile ilgili araştırmalar İstanbul için de yapılıyor. İstanbul fay hattı haritası ve riskli bölgeleri merak ediliyor. İşte AFAD'ın yayımladığı İstanbul deprem risk haritası haberimizde...
İstanbul’daki mevcut yerleşim alanlarının, altyapı sistemleri ve bina stoğunun farklı tehlikeler karşısındaki zarar görebilirlikleri dikkate alınmış, bu tehlikelere bağlı risk durumları ile ilgili analizler yapılmıştır. Bu bölümde; temel olarak ilin maruz kaldığı tehlike ve riskler ortaya konulmuştur.
Bu kapsamda, Çalıştay I ve Çalıştay II de elde edilen veri ve bilgiler ile kurum temsilcileriyle derin mülakat yöntemiyle yapılan toplantılar sonucunda elde edilen bilgiler ışığında İstanbul’un maruz kalabileceği riskler hakkında bir kanaat oluşmuştur.
İstanbul’un maruz kalabileceği başta deprem, sel/ su baskını/ taşkın, yangın, endüstriyel kazalar ve KBRN kazaları, ulaşım kazaları, Kütle hareketleri (heyelan, toprak kayması, kaya düşmesi, istinat duvarı çökmesi), meteorolojik olaylar ve iklim değişikliği kaynaklı afetler, göç ve nüfus hareketliliği, bulaşıcı hastalıklar, çevre kirliliği, siber saldırılar ve toplumsal olaylar ve terör olayları olmak üzere farklı tehlikeler analiz edilmiş ve İRAP’a katkı sağlayacak temel başlıklar olarak ele alınmıştır.
İstanbul Kuzey Anadolu Fayı (KAF) üzerinde bulunmaktadır. Dünyada en aktif fay hatlarından birisi olarak kabul edilen KAF, batıda Ege Denizi’nden başlayıp doğuda İran-Türkiye sınırına kadar 1.500 km uzunlukta sağ-yanal atılımlı olarak uzanmaktadır. Yaklaşık 100 m-10 km arasında değişen bir genişliğe sahip bu zon doğu-batı yönlü Karadeniz Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki hareketi karşılayan sağ yönlü doğrultu atımlı bir faydır. KAF, sağ yönlü doğrultu atımlı fay olma özelliğini Üst Pliyosen’de kazanmıştır. Toplam atımı 20- 25 km’dir. Bu fay, çoğu yerde bir fay zonu şeklinde ve bağımsız olarak hareket eden çok sayıda fay içermektedir.
Anadolu’nun kuzeybatısındaki Marmara Denizi bölgesinin aktif tektoniği, sismik yüzey faylanmaları ile birçok büyük deprem üreten KAF tarafından domine edilmaktedir. KAF’taki sağ yanal faylanma İzmit’in batısına kadar devam etmekte, ancak Marmara Denizi’nde birkaç paralel alt kol üzerine dağılmaktadır. Marmara Denizi’ndeki sismik yansıma araştırmaları, büyük normal bileşenlere sahip birçok fay ortaya çıkarmakta ve normal faylanma mekanizmalı depremler görülmektedir.
Marmara Denizi, KAF ın oluşturduğu bir çek-ayır havzasıdır. Anadolu Levhası ve Avrasya Levhası arasındaki transform sınırı olan Ganos Fayı ile İzmit’in batısındaki İzmit Fayı arasındaki alanda bu yerel bölge oluşmuştur.
Marmara Denizi içindeki fayların deseni karmaşıktır. İstanbul yakınlarında keskin kıvrımı olan bir tek ana fay segmenti vardır. Batıda, fay trendleri batı-doğu yönlü ve doğrultu atımlıdır.
Doğuda, fayın kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu ve hem normal hem de doğrultu atımlı hareket ettiğine dair kanıtlar vardır. 1894 depreminin muhtemel nedeni Çınarcık havzasını sınırlandıran fayın muhtemel hareketidir. Diğer bir ihtimal de, Adaların güneyinde Çınarcık fayının kuzeyinde bulunan fay bölümünün hareketidir.
KAF, güneyden yılda 25 mm’ye kadar sıkıştırma yapan Arap levhası ve kuzeyde neredeyse sabit Avrasya levhası arasında, batıya doğru hareket eden Anadolu levhasının kuzey kısmında kalan doğrultu atımlı, çok aktif bir fay sistemidir. KAF, İstanbul’un yaklaşık 20 km güneyindengeçmektedir. Hat boyunca önceki dönemde güçlü depremler meydana gelmiştir. Çok sayıda sismolog, 2030 yılına kadar KAF ın İstanbul’un güneyine karşı gelen Marmara Denizi içindeki bölümünde 7,0 ve üzeri büyüklükte bir deprem gerçekleşmesi olasılığının çok yüksek olduğunu belirtmektedir.
KAF tarihte ve günümüzde birçok yıkıcı deprem üretmiştir. Marmara Denizi bölgesinin son 2000 yıllık uzun dönem sismisitesinin yeniden değerlendirilmesi sonucu büyüklükleri 6,8 ile 7,4 arasında değişen 15 büyük deprem tespit edilmiştir.
Deprem İstanbul’un tüm ilçeleri için yüksek risk oluşturmakla birlikte; özellikle Adalar, Avcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Maltepe, Tuzla, Üsküdar, Zeytinburnu ve Sultanbeyli ilçeleri ve yakın mahalleler olası büyük depremden yoğun olarak etkilenecektir. Bu durumun ana sebepleri olarak; belirtilen ilçelerin faya yakınlığı, yapı stogu taşıyıcı sistem özelliklerinin yetersizliği, zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olması gibi sebepler sayılabilir
İstanbul’un yerleşim alanları genelde İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi kıyısında toplanmış, güneyde yoğun, kuzeye doğru ormanlık ve maden alanlarının bulunduğu ve güney bölüme göre nispeten seyrek bir coğrafi yapıya sahiptir
Afet hazırlıklarının ortaya çıkabilecek en büyük hasar durumu esas alınarak yapılması gerekliliğinde hareketle, Gülersoy vd. (2003) raporundaki Model A senaryosu üzerinde çalışılmaktadır. İBB’nin hazırlattığı JICA-Türkiye raporunda bu duruma değinilerek Model A senaryosunun diğer üç senaryoyu kapsadığı belirtilerek, sadece A ve C modelleri için senaryo sonuçları verilmiştir.
Adalar ve Avrupa yakasının iç kısımlarının bina hasarlarının en yoğun yaşanacağı bölgeler olması beklenmektedir. Kurtarma ve barınma çalışmalarının en yoğun şekilde yapılacağı alanlar Adalar ve Avrupa yakasının Marmara Denizi kıyısı olarak görülmektedir. İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm çalışmaları, senaryo bilgilerinde farklılıklar oluşturabilecek ve hasarlı bina sayılarının azalmasına neden olabilecektir.