24.11.2022 - 09:08 | Son Güncellenme:
Kur'an-ı Kerim'in 99. suresi olan Zilzal Suresi toplamda 8 ayetten oluşur. Adını 1. ayetinin son kelimesinden alınan Zilzal Suresinin Medine döneminde indiğine inanılmaktadır. Zelzele Suresi veya Türkçeye yerleşmiş ismiyle Zilzal Suresi ismini içinde geçen zelzele isminden almaktadır. Türkçe deprem, sarsıntı anlamlarına gelmektedir.
Zilzal Suresi Türkçe Okunuşu
1.İza zülziletil erdu zilzaleha
2.Ve ahracetilerdu eskaleha
3.Ve kalel insanü ma leha
4.Yevmeizin tühaddisü ahbaraha
5.Bienne rabbeke evha leha
6.Yevmeiziy yasdürun nasü eştatel li yürav a'malehüm
7.Fe mey ya'mel miskale zerratin hayray yerah
8.Ve mey ya'mel miskale zerratin şerray yerah
Zilzal Suresi Türkçe Anlamı
1, 2, 3.Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği zaman,
4.İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.
5.Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
6.O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.
7.Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir.
8.Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.
Sûrede kıyamet kopması sırasındaki şiddetli yer sarsıntısının ardından kıyamet gününde yaşanacak olan sıkıntı ve dehşet verici haller anlatılmaktadır; ayrıca dünyada işlenen hayır veya şerrin karşılığının âhirette ödül veya ceza olarak alınacağı bildirilmektedir.
Balıkesir Müftüsü Turgut Açari, deprem ve tabii afetler için tedbir almanın Allah'ın emri olduğunu söyleyerek, Peygamber Efendimizin deprem ve afetler için tavsiye ettiği duayı açıkladı.Balıkesir Müftüsü Turgut Açari, deprem ve diğer afetlerin dinimizdeki yeri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Müftü Açari, "Deprem, hortum, kasırga, yangın, kuraklık gibi birtakım hadiseler doğal afettir. Kuran'da bu tip afetlere musibet tabiri kullanılıyor. İnsan nasıl ki nefes alıp veriyorsa, toprak da zaman zaman nefes alıp vermek zorundadır. Büyük depremler genelde okyanuslarda meydana geldiği için biz bunu hissetmiyoruz. Karada olduğu zaman ise yıkıcı olabiliyor. Depremlerin ve tüm felaketlerin bir ilahi boyutu var, bir de insani boyutu var" dedi.
Müftü Turgut Açari, Peygamber Efendimizin deprem ve tabii afetler için tavsiye ettiği bir dua olduğunu söyledi. Açari, "Deprem teknolojik olarak önceden bilinemiyor. Bazı insanların çıkıp, 'Ben anladım', 'Fark ettim', 'Biliyordum' şeklinde konuştuklarını görüyoruz, bu doğru değil. 1999 Depremi'nde bunları diyenlerin hepsi evlerinde yattı. Bazen şova dönüştürüyorlar. Sevgili Peygamberimizin deprem dahil her felaketten önce söylememizi tavsiye ettiği bir dua var. 'Allah'ım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, gökten ve yerden gelecek bütün felaketlerden beni koru' diye dua edebiliriz. Her duanın 2 yönü vardır. Birisi sözlü yönü, diğeri fiili dua dediğimiz, yapmamız gereken şeylerdir. Deprem anında, depremden önce alınacak tedbirler gibi bu konuda yapılması gerekeni yapmaktır. Yüce Rabb'im, bize emir ile hatırlatıyor. 'Tedbirinizi alınız' diyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: 'Tedbir kadar akıllı bir davranış yoktur. Gece olunca yemek ve su kaplarınızın üstüne kapatın. Uyumadan ateşi söndürün, ateşi yanık bırakmayın.' Peygamber Efendimiz Tebük Seferi'nde bir gece fırtına çıkacağını vahiy yolu ile öğrenmiş, 'Herkes fırtınaya göre hazırlığını yapsın' diye uyarmış. Sözünü dinlemeyen 2 kişi ölümden dönmüş. 'Depremde bana bir şey olmaz' gibi bir anlayış yok. Dua ile Allah'a sığınacağız, korumasını isteyeceğiz ancak tedbir almadan olmaz, tedbir almak da Allah'ın emri. Bu iki unsuru birlikte yapmamız lazım. Cenab-ı Allah her şeyi sebep ve sonuçla birbirine bağlamıştır. Dua etmek iyidir, tedbirli olmak daha iyidir" dedi.