16.04.2025 - 17:28 | Son Güncellenme:
Balıklar tek seferde tek bir nesneye odaklanamazlar. Bu yüzden görüş alanlarının ne olduğunu söylemek zordur. özellikle uzaktaki veya yakındaki nesneleri görme söz konusu olduğunda. İnsan gözleri ve balık gözleri arasındaki fark, göz kaslarımızı kısa ve uzun mesafeli nesnelere odaklanacak şekilde ayarlayabilmemizdir. balıklar ise bunu yapamaz. Bunun yerine, uzaktaki nesneleri ve ardından yakındakileri görmek için balıklar lenslerini ileri geri hareket ettirmelidir. Buna 'uyum' denir ve çoğu türün farklı mesafelerdeki nesnelere odaklanabilmek için yapabildiği bir şeydir.
Balıkların gözünde yuvarlak bir lens bulunur. Bu şekilde 1 metre mesafedeki her şeyi net olarak görebilirler. Uzağı görebilmek için de lenslerini gözlerinin içine doğru çekerler. Ancak yine de çok uzakları göremezler. Ama bu onlar için pek de önemli değildir.
Uzağı göremeseler de görebildikleri her yeri geniş açıyla görürler. Çünkü gözleri birbirinden çok ayrı yerlerdedir. Hatta fotoğraf makinelerindeki balıkgözü lensler de ismini buradan alır.
Denizlerimizde, nehirlerimizde ve okyanuslarımızda 20 binden fazla balık türü olduğunu akılda tutmak önemlidir. Bu nedenle, çevrelerini nasıl gördükleri ve çevreleriyle nasıl başa çıktıkları büyük ölçüde farklılık gösterir. Balık görüşü oldukça karmaşıktır. Bizimkinden çok da farklı değildir. Çoğu balık gözünde kornea, lens, iris ve retina gibi tanıdık özellikler bulunur ve bir insanınkinin iki katı olan geniş bir görüş alanına sahiptirler.
Köpekbalıkları renkleri göremiyor olabilir. Ancak büyük korneaları ve ek tapetum lucidum tabakası, düşük ışık koşullarında bile net bir şekilde görebilmelerini sağlar. Köpekbalıklarının herhangi bir anda yaklaşık 15 metre ileriyi görebildiği düşünülüyor. Bu da bizim tüplü gözlük veya maske olmadan doğal olarak görebileceğimizden 10 kat daha uzağıdır.
Balıklar insanlardan daha fazla renk görür. Mor ötesi ışınlar da buna dâhil. Bu şekilde karanlıkta da renkli ve parlak avlarını görürler. Balıkçılar da bu nedenle parlak renkli sahte yemler kullanır.
Balıklar standart kırmızı, mavi ve yeşil görsel spektrum içindeki bir dizi rengi ayırt edebilirler. Dahası, bu okyanusun derinliklerinde avcıyı avdan ayırt etmeyi kolaylaştırır. Balıklar aslında bizden daha fazla renk görebiliyor. Buna ultraviyole de dahil. Bu ışık dalgaları gözlerimiz için görünmezdir. Tüm balıklar renkleri göremez ve birçoğu tamamen renk körüdür. Örneğin köpekbalıklarının çok az renk görmesi.
Okyanusun aşırı ve düşmanca derinliklerinde yaşamaya adapte olmuş bazı balıklar gerçekten de karanlıkta görebilirler. Zifiri karanlık olan çevrelerindeki detayları yakalayabilirler. Gözleri, esasen bizim insanlar tarafından kullanılan gece görüş cihazlarından çok da farklı olmayan bir geri yansıtıcı mercek olan 'tapetum lucidum' olarak bilinen başka bir katman oluşturmak üzere adapte olmuştur. Bu retinal katman, derin su balıklarının düşük ışık koşullarında görmelerini sağlar; bu, baykuşlar, kediler, kurbağalar ve bazı primat türleri de dahil olmak üzere birçok hayvanla paylaştıkları bir özelliktir.
Ayrıca balıklar insanların yüzünü ayırt edebilir. Okçu balıklarıyla yapılan bir araştırmada bu ortaya koyulmuştu. Bu balıklar ismini böcekleri yakalamak için su fışkırtmalarından alır. Yapılan bir deneyde balıkların hep aynı yüze isabet etmesi sağlanır ve bu başarılı sonuçlar verir. Böylece okçu balıklarının bu yetenekleri ortaya çıkar.