20.01.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Ekonomi Servisi
Sizi bu hafta Canan Ercan Çelik ile tanıştırmak istiyoruz. Yaşam boyu öğrenci kalmaya niyetli bir dünya vatandaşı o. İnsanlık için küçük, kendisi için büyük bir çok hatanın, başarısızlığın öğretileri ile içindeki gücü keşfeden Canan Ercan Çelik, bugüne kadar belki de binlerce insanın yüreğine dokunmuş. Halen sağlıklı toplum, sağlıklı bireyler yetiştirmek, dildeki şiddeti önlemek, pozitif ebeveynler yetiştirmek üzere geliştirilmiş bir eğitim programı olan Gün Işığı eğitimlerini köklendirmek üzere çalışıyor. 3.30’da uyanıp, hararetle kitap okuyan, şiir kitaplarını ise döne döne okuyan Canan Hanım, yaşadığı kayıpların hayatının dönüm noktalarında önemli olduğuna inanıyor.
- Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
53 yaşında, evlat, kardeş, eş, anne, hala, profesyonel yönetici, eğitim ve kariyerinde elde ettiği fırsatların kıymetini bilip ülkesine borçlu hisseden bir Cumhuriyet kadınıyım. Görünmeyen yüzümde, meseleleri mesele eden: kadına şiddetin, çocuk ihmali ve istismarının önüne geçmek için, sürdürülebilir bir dünya için inisiyatif alan ‘sorumlu’ bir vatandaşım.
- Sizi lider ya da kişi olarak değiştiren, olgunlaştıran, buymuş dedirten bir başarısızlık anınız var mı? Paylaşabilir misiniz?
JK Rowling gibi ‘Bildiğim en büyük başarısızlık örneği bendim’ diyemeyeceğim (aslında sonu öyle gelecekse keşke olsam diye iç geçirmiyor değilim) ama benim de kayda değer başarısızlıklarım var. Hissedar seviyesinde bana verilmiş özel bir projede beklenen dönüşümü gerçekleştirememem ve üstüne de yapılan suiistimali geç tespit etmem bana büyük ders olmuştu, neredeyse 20 yılı aşkın bir süredir bu hata beni diri tuttu. ‘Yeniden dene, yine hata yap, ama bu sefer daha güzelini yap’ yaklaşımı da yardımcım oldu.
- CEO olmak ve CEO olan bir kadın olmak hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir?
Cinsiyet ve liderlik etkinliği perspektifinde kadınlar ve erkekler arasında güçlü seviyede bir farklılık tespit edilmemiş. O zaman tek kanatla bu noktadaysak, çift kanatla yükselmek, farklı rotaları keşfetmek, kaynağı etkin kullanmak, birbirini tamamlayan, çeşitlilikle çoğalan düzenlere yönelmek her zamankinden daha az riskli görünmüyor mu?
Kalıpların ötesinde
- Yeni mezunlara önerileriniz nelerdir?
Seneca’nın söylediği gibi ‘Hayat bir hikâye gibi, ne kadar uzun olduğu değil ne kadar güzel olduğu önemli.’ Şu anda mezuniyetle bu ülkede birçok kişinin önüne geçmiş durumdalar. Bu bir ayrıcalık ve aynı zamanda da yıllar içinde daha çok hissedecekleri gibi bir sorumluluk. Lütfen dayatılan mutluluk formüllerine kapılmasınlar, kalıplaşmış başarı tanımları için kendilerini ve ömürlerini tüketmesinler. Güçlerini ellerine alsınlar. Varlıklar kadar yoklukların, başarılar kadar başarısızlıkların da hayatın parçası olduğunu ve harçlarının ancak bu bütünlükte sağlamlaştığını, dilerim benden çok daha erken evrelerde fark etsinler.
- Bir gününüz nasıl geçiyor? Gün kaçta başlıyor, kaçta bitiriyorsunuz işi?
Benim işim ve ailem iki ayrı ülke ve zaman diliminde olduğu için gecem gündüzüm karışık. Genelde erken yatıyorum, normal ölçülerin çok ötesinde erken kalkıyorum. Ya da en azından uyanıp 1-2 saatlik bir dilimde çalışıp tekrar uyuyorum. Sabah insanı olmam bu akışı kolaylaştırıyor, kaçta uyanırsam uyanayım zinde ve dinamik şekilde güne karışabiliyorum. Bir yıldır tanımlı saatlerim yok, çok da seyahat ediyorum. Tek sıkıntım arada bu sınırsızlıkta günleri ayrıştıramayıp, karıştırabiliyor olmam.
Gönülden gönüllü
- Hayatınızın dönüm noktası ne idi?
Beni güçlü bir anne yetiştirdi, aynı zamanda üstün zekâlı bir ağabeyin doğal ve hoşgörülü kardeşliğinde büyüdüm. Ama onlar kadar babamın yokluğunun da kişiliğimi etkilediğine inanıyorum. Varlıklar kadar yokluklar da şekilliyor insanı.
Bir başka dönüm noktam başarıların hazzı ile iş-özel yaşam dengesini bütünü ile kaybettiğim bir aşamada sevgili Acar Baltaş’ın kızımın kaç yaşında olduğunu sorup 8 yaşında dediğimde “Yaşam boyu sürdürebileceğin güven bağını oluşturmak için son 3-4 senen, sonra ergenlik ve arkadaşlar ebeveynlerin önüne geçecek, bunu bilerek yoluna devam et” uyarısı oldu.
Oğlumun doğuşu ve büyüme süreci ilk baştaki toyluklardan arınmış olmam, anneliğimi bir ölçüde temize çektiğim bir başka dönüm noktasıydı.
Kariyer basamaklarını adım adım, hatta sıçramalı çıktığım iş odaklı yaklaşımdan çıkıp arada kaybettiğim, kırdığım insanları ve bütünü fark etmem bunun için nice kitap, cümle, gözlem biriktirmem, mentorluk, koçluk almam dönüm değil dönüşüm noktalarıydı.
- Şu an bu işi yapmıyor olsaydınız ne yapıyor olurdunuz?
Bugünkü işimi yapmıyor olsaydım daha da çok ‘gönüllü’ olur, kalbime yakın, anlam bulduğum alanlarda çalışma yelpazemi genişletirdim. Halen Borusan Kocabıyık Vakfı’nın yönetiminden sorumlu olmak bu boyutta bir ayrıcalık. Yönetim Kurulu’nda Kadın Derneği ve Eğitim Reformu Girişimi’m de aynı şekilde.
Ayrıca sağlıklı toplum, sağlıklı bireyler yetiştirmek toplumdaki, eldeki, dildeki şiddeti önlemek, pozitif ebeveynler yetiştirmek üzere geliştirilmiş bir eğitim programını, Gün Işığı eğitimlerini köklendirmek üzere çalışıyorum. Güneş Anne/ Güneş Babalar yaratmak, artırmak üzere kurduğumuz bir platformumuz var. Adı ‘Günyüzü Platformu’. Bizim gibi mesele edenleri bekliyoruz.
Ana hedefe odaklanıyor
- İşte sizi çıldırtmak için ne yapalım?
“Bir şeyi değiştiremem, böyle gelmiş böyle gider” deyip bırakın, yeterince çabalamayın, pes edin. Hem kendinizin hem de çevrenizin umudunu köreltmeye yeltenin, o zaman görüşelim!
- Hedeflerinizi nasıl koyarsınız?
Rahmi Koç “İllüzyon değil vizyon sahibi olun” der. Zamanla geldiğim boyut bu. Hedeflerimi de dinamik olarak ortaya koyuyorum. Atatürk’ün “Sathi müdafaa yok, hattı müdafaa var. O satıh bütün vatan” deyişi temel bakış açım. Bu şekilde kaybedilen cephelere, başarısızlıklara değil hayalime, ana hedeflerime odaklanıp yoluma devam ediyorum.
Kapıları açın
Canan Hanım, Sevgi Soysal’ın “Yeni kapılar açmak gerek, yanlış kapıları, doğru kapıları ama açmak, mutlaka açmak” sözünden dem vurup, “Maalesef bu anlayışa geç eriştim” diyor. Size de tavsiyesi var: Kapıları açmaktan çekinmeyin!