24.12.2014 - 14:04 | Son Güncellenme:
Çocukluk çağında pek çok çocuğun anne-babasını, arkadaşlarını, büyük anne ve babasını, öğretmenlerini, akraba ya da çevrelerindeki tanıdık kişilerden birini kaybedebileceğine değinen Öge, çocukların ölüm olayı karşısında vermiş oldukları tepkiler ve etkilenme biçimlerinin birbirinden farklı olduğunu belirtti. Uzman Psikolog Yelda Uçtu Öge “Ölüm olayıyla karşılaşan çocuklara yardımcı olabilmek için onların bilişsel gelişim olgunluğunu, yaşlarını ve ölümü nasıl kavrayıp bu olaya nasıl tepki verdiklerini bilmemiz gerekir” dedi ve çocuklarda ölüm ve yas tepkileri ile ilgili bilgi verdi.
5 yaşından küçüklerde
5 yaşından küçük çocukların somut düşünce döneminde olduklarını ve ölümün bir son olduğunu algılayamadıklarını aktaran Öge, “Bu yaş çocukları için ölüm geri dönüşü olan bir durumdur. Bunu düşünceleriyle de açıkça ortaya koyarlar ve sadece yaşlanınca ölünebileceğini düşünürler” diye konuştu.
Öge bu yaşlardaki çocuklara soyut açıklamalar yapmaktan kaçınılması gerektiğini söyledi. Ölen kişinin uzun bir yolculuğa çıktığını ya da uyuduğunu söylemenin doğru bir yaklaşım olmayacağını belirten Öge, “Ölümü bu şekilde açıklamak çocuğun kafasını karıştırabilir. Anne ve baba uyuduğunda ya da bir yolculuğa çıktığında korkuya kapılabilirler ve kaygıları artabilir” şeklinde konuştu.
Okul öncesi yaş grubundaki çocukların ölüm karşısında verdiği tepkilerin birbirleriyle çelişki içinde olabileceğini ifade eden Öge, “Çocuklar bir taraftan ölen kişinin ardından çok üzgün olduklarını ifade ederken diğer taraftan onun geri geleceğine inanırlar” diye konuştu.
İçe kapanabilirler
5 - 10 yaş grubundaki çocukların ölümün geri dönülmez olduğunu kavramaya başladıklarını dile getiren Öge, şunları söyledi:
“Bununla birlikte 7 yaş grubundaki çocuklar ölümü sık sık yaşlılık ve hastalıkla ilişkilendirirler. Bu dönemde çocukların ölüm kavramını anlayabilmeleri için törenler, mezar taşları, resimler gibi somut ifadelere ihtiyaçları vardır. Bu yaş grubundaki çocukların ölülerin yaşayanları gördüğüne, işittiğine dair inançları vardır ve ölen kişiyi mutlu edecek şekilde davranırlar. Özellikle okul çağındaki erkek çocuklar yas sürecinde sessiz kalıp içe kapanabilirler. Bu dönemdeki çocuklara uygun açıklamalar yapmak, mezarlık ziyaretlerine götürmek ölüm kavramının daha iyi şekillenmesine yardımcı olur.”
10 yaş ve ergenlik dönemindeki çocuklarla ilgili de bilgi veren Öge, “10 yaşından itibaren ölüm kavramı soyut bir hal alır ve her yaştan kişinin başına gelebilecek bir kavram olduğu algılanmıştır. Kader, inanç gibi kavramlarla ölüm arasında bağ kurulur. Bu yaş grubundakiler kendi ölümleriyle ilgili kaygılar ve endişeler yaşayabilir” ifadelerini kullandı.
Çocuklar nasıl tepki verir?
Öge, çocukların ölüm karşısındaki tepkileri benzerlik gösterse de çocuğun ölüm olayıyla ilgili nasıl bilgilendirildiğinin önemli bir konu olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
“Beklenen bir ölüm olayı karşısında çocuğu zihinsel olarak hazırlamak, çocuğun vedalaşma fırsatı yakalaması şok etkisiyle karşılaşmasını engeller. Sonraki ani ölümlerde de daha hafif bir etki yaşamasına neden olur. Çocuktan ölüm olayının gizlenmesi, aniden beklenmedik şekilde gelen ölümler, çocuğa destek olabilecek bir yakınının olmaması, çocuğun kişilik yapısı, geçmişte yaşamış olduğu yaslar ve kayıpların travmatik etkileri, kaybedilen kişiye yönelik çocuğun çelişkili düşünceleri (hem onu çok sevmek hem de yaptığı davranışlara ara ara çok kızıyor olmak gibi) çocukların kayıp sürecini kabullenmesini engelleyen etkenlerdir.”