Keloğlan ve sirk sahibi

Eski zamanların birinde, bir ormanın içindeki köyde, küçük kulübede yaşayan Keloğlan ve annesi varmış. Dünyada başka kimseleri olmadığı için dip dibe, birbirlerine destek olarak yaşarlarmış. Oldukça fakir olsalar da kimseye belli etmemeye çalışırlarmış.

Günlerden bir gün Keloğlan’ın yaşadığı köye bir sirk gelmiş. Sirkte çeşit çeşit hayvanlar, yetenekli dansçılar ve bir sürü de cüce varmış. Bütün köy halkı sirke akın etmiş. Sirkin sahibi paralarını sayacak zaman bile bulamaz hale gelmiş.

Sike gidemeyen bir tek Keloğlan ve annesi kalmış. Bunu duyan sirk sahibi Keloğlan’ın evine gelip, ona iş teklif etmiş. Sirki temizlemesi karşılığında annesi ve onu bir gösteriye bedava sokacağını söylemiş. Sirk sahibinden pek hoşlanmasa da annesi için bu teklifi kabul etmiş Keloğlan.

Ertesi akşam sirk gösterileri bittiğinde sirke gitmiş ve temizliğe başlamış. Tam temizliği bitirip çıkacağı sırada sirk sahibinin sirkte çalışanlara bağırdığını ve hayvanlara kamçısıyla vurduğunu görmüş. Kimse ona sesini çıkaramıyor, üstelik hayvanları koruyamıyormuş.

Keloğlan hemen bir plan yapmış. Sirkin arka tarafındaki ağaca çıkıp sirk sahibinin uyumasını beklemiş. Uyuduğundan emin olunca önce hayvanların kafeslerinin kapaklarını açmış, sonra da çalışanların maaşlarının olduğu kutuyu alıp onlara vermiş. Böylece sirk bomboş kalmış.

Sabah uyandığında sirkin bomboş kaldığını göre sirk sahibi çok sinirlenmiş ama bu şekilde bu işi yapamayacağını ve sirkin olduğu alanın kirasını veremeyeceğini düşünüp kaçmış. Sirk çalışanları Keloğlan’ın evine giderek sirki onun almasını ve onunla çalışmak istediklerini söylemişler.

O günden sonra Keloğlan çok ünlü bir sirk sahibi oluvermiş.