02.11.2010 - 10:29 | Son Güncellenme:
Ayşegül Aydoğan ATAKAN/ CADDE
Yatak ıslatma, kimi zaman aile içinde dahi konuşulmak istenmeyen bir sorun. Ailelerin büyük çoğunluğu sorunun kendiliğinden geçeceğine inanandığından konuyu önemsemiyor, ‘yok sayma’ davranışı tedavi için zaman kaybedilmesine yol açıyor.
Genelde okul çağına kadar önemsenmeyen, üstü kapatılan yatak ıslatma sorunu, çocuğun evin dışında konaklanması gerektiğinde ortaya çıkıyor. Gece yatak ıslatmanın ihmal nedeniyle kalıcı bir hastalığa neden olup yüzde 1 oranda yetişkinlerde görülebildiğini hatırlatan uzmanlar, Türkiye’de 700 bin kişinin bu sorunu yaşadığını belirtiyor. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2’nci Üroloji Klinik Şefi Prof. Dr. M. İhsan Karaman, ailelerin yapması gerekenler hakkında sorularımızı yanıtladı.
Ailenin en sık yaptığı yanlışlar neler?
Hiç su içirmemek ve gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak, hastalığı tedavi etmez. Sadece yatağın o gecelerde kuru kalmasını sağlar. Bunun yerine ödüllendirme, teşvik, motivasyonla çocuğa destek olup, çok zaman kaybetmeden bir üroloji uzmanına götürmek gerekir.
Neler tavsiye edersiniz?
Enürezisi kısa sürede kökünden kazıyacak mucizevi bir tedavi yolu yok. İlgi, sabır, anlayış başarının püf noktasıdır. Yatak ıslatma, cezayla tedavi edilemez. Tam aksine cezalandırma, ters etki yaratabileceği gibi, çocuğun özgüven ve direncini de kırıp psikolojik sorunlara neden olabilir. Yaptığımız bir çalışmada ailelerin yatak ıslatan çocuklarına yüzde 35 oranında, ağır sayılabilecek cezalar verdiği görüldü.
Halk arasında yaygın olan hurafeler de ailenin yaklaşımını etkiliyor mu?
Birçok aile, çocuğun yatağını tembellikten ıslattığına veya psikolojik kökenli olduğuna inanır. Bunlar yanlıştır. Gece, çocukları rastgele saatlerde kaldırıp çişe tutarak hastalığın geçeceği sanılır, bu da yanlıştır. Ayrıca yaygın bir mit de sünnet, ilk adet görme, askere gitme gibi olaylarla yatak ıslatmanın kesileceği hurafesidir.
Enürezisle ilgili halkımızdaki en yaygın yanlış inanç, tedavinin kısırlık yapacağıdır. Hiçbir tedavi metodunun, uzaktan yakından kısırlıkla ilişkisi yoktur. Bu yanlış inanış, ailelerde tedirginliğe yol açarak birçok çocuğu tedaviden mahrum bırakıyor.
Boşanma ve Kavgadan sonraki üçüncü büyük travmaya yol açıyor
Farklı yaşam olaylarının çocuklar ve gençler üzerindeki psikolojik etkisinin araştırıldığı bir çalışmada, yatak ıslatmanın yarattığı olumsuz etkinin şiddeti, anne-babaların boşanmasının veya kavgalarının yarattığı etkinin hemen ardından üçüncü sırada geliyor.
Ailelerin başvurduğu yanlış yöntemler
* Saat kurup çocuğu tuvalete kaldırmak
* Alt bağlama
* Cezalandırma
Yeni tedaviler neler vaat ediyor?
* 60-80’li yıllar arasında çok yaygın kullanılan ama artık uygulamada olmayan antidepresan ilaçlar var, ancak doz aşımı riskli, ciddi yan etkiler olabilir.
* Antikolinerjikler: 20-30 yıldır kullanılıyor. Bunların düz kasları gevşetici etkisi bulunuyor. Fonksiyonel mesane kapasitesi sorununda kullanılıyor, idrar kesesini gevşetiyor. Enürezis hastalarındaysa tek başına başarılı değil, diğer tedavilere ek olarak tercih edilebilir.
* Dil altı hapı: Yatak ıslatmalarının 2/3’ü bol miktarda idrar üretiminden kaynaklanıyor. Bu konuda etkili olan etken madde ‘desmopressin’, uzun süredir yaygın olarak kullanılıyor.