CaddeZOMBiLER EKRANI BASACAK

ZOMBiLER EKRANI BASACAK

23.01.2011 - 01:36 | Son Güncellenme:

Zombi dizisi ‘The Walking Dead’ (Yürüyen Ölüler) bu akşam CNBC-E’de başlıyor. ‘Zombi Salgını’nın ardından bir grup insanın hayatta kalma mücadelesini konu alan çizgi roman uyarlamasının şerefine zombileri mercek altına alıyoruz

ZOMBiLER EKRANI BASACAK

KONU: Eviniz güvenlik sistemiyle donatılmış, yaşadığınız ülke, dünyanın en güçlü ordusuna, en etkili silahlarına sahip olabilir. İnsanlık, uzayın derinliklerini keşfetmeye başlamış, doğanın kanunlarına başkaldırıyor, laboratuvarda koyun klonlıyor olabilir. Peki bütün bunlar kendinizi güvende hissetmeniz için yeter mi? Hayatını toplumun refahını korumaya adamış şerif yardımcısı Rick Grimes için bu sorunun cevabı evet idi. Ta ki nedeni belirsiz bir zombi salgını, dünyayı mahşer alanına çevirene kadar...
Robert Kirkman’ın kaleme aldığı ‘The Walking Dead’ çizgi roman serisinin televizyon uyarlamasında, silahlı bir çatışmada vurulduktan sonra komaya giren Rick, hastanede tek başına uyanıyor. Etrafta sadece cesetler kalmış. Ailesinin bu korkunç saldırıdan kurtulan şanslı insanlar arasında olduğuna inanan Rick Grimes, onları bulmak için yola koyuluyor, fakat ailesine ulaşmak için aç zombileri aşması, geçmişinden şeytanlarla savaşması ve insanlığını sorgulaması gerekiyor.
Mini dizi olarak tasarlanan fakat gördüğü yoğun ilgi üzerine uzun soluklu bir projeye dönüştürülen yapımın duygusal yoğunluğunun arkasındaki isimse, tüm zamanların en iyilerinden ‘The Shawshank Redemption’ (Esaretin Bedeli) ve ‘Green Mile’ın (Yeşil Yol) yönetmeni Frank Darabont. Dizinin senaristliğini üstlenen, pilot bölümü yöneten Darabont’a ‘Aliens’ ve ‘Terminator’ üçlemesinin yapımcısı Gale Anne Hurd eşlik ediyor.

Haberin Devamı

YÜRÜYEN ÖLÜLER HAKKINDA 3 GERÇEK
1. İNSANLIK DRAMI: Robert Kirkman’ın ödüllü çizgi romanı ‘The Walking Dead’, yayımlanmaya başladığı 2003’ten itibaren ses getirdi; New York Times’ın ‘En Çok Satanlar’ listesinde bile yer aldı. Diziyse çizgi romana sadık kalarak, karakterleri daha derinlemesine irdeleyip yeni hikaye çizgileri geliştirmeyi hedefliyor. “The Walking Dead’in en ilgi çekici yanı, karakter odaklı bir çizgi roman olması” diyen Frank Darabont, senaryonun zombi kıyameti çerçevesinde normalde gerilim-korku türünün hayranı olmayanların da izleyebileceği bir insanlık dramı sunduğunu düşünüyor.
2. ZOMBİ OKULU: Zombilerle ilgili bir dizi yapacaksanız, onları gerçekten korkunç gösterecek bir yol bulmalısınız. Ama her şey görüntüde bitmiyor. Dizinin makyaj tasarımından sorumlu Greg Nicotero, zombi gibi hareket etmenin göründüğünden zor olduğunu vurguluyor: “Saatlerce makyaj üzerinde uğraştıktan sonra çekimlere başlıyorsunuz ve aktörün zombi gibi yürüyemediğini görüyorsunuz. Bu inanılmaz zaman kaybı. Bu nedenle Frank ile birlikte bir zombi okulu kurmaya karar verdik.”
3. İNSANİ BİR HİKAYE: Frank Darabont, zombileri insanlığın karşılaşabileceği herhangi bir afet ya da savaş için bir metafor olarak düşünülmesi gerektiği görüşünde. Tüm sosyal yapıların, bir medeniyet olarak birlikte yaşayıp hayatta kalmak için kurduğumuz bütün kuralların yok olup ortadan kalkması düşüncesini çok ilgi çekici bulan Darabont, “Tüm kurallar kalktığında, insanlığını muhafaza etmek için nedenleri kendi içinde araman gerekecek. Peki o zaman ne olacak?” cümlesiyle The Walking Dead’in bir zombi dizisinden çok fazlası olduğunu vurguluyor.

ZOMBiLERiN BABASI: GEORGE A. ROMERO

1940, New York doğumlu George A. Romero, zombileri popülerleştiren ‘The Night of the Living Dead’in yönetmeni. Frank Darabont’un ve ‘The Walking Dead’in görsel efekt uzmanı Greg Nicotero’nun hayran olduğu Romero, zombi dünyasının en önemli referans noktası. Darabont, “Biz bu yapımla kesinlikle Romero’nun mitosundan ilham alıyoruz. Ne zaman zombi davranışlarıyla ilgili bir kuşkumuz olsa ‘The Night of the Living Dead’e dönüp bakıyoruz” diyor. Nicotero ekliyor: “Zombi kuralları aşağı yukarı Romero’yla birlikte 60’ların sonlarında yazıldı. Bu kuralları değiştiremezsin. Bir zombiyi öldürmek için kafasını açıp beynini çıkarman gerektiği gibi. ‘The Night of the Living Dead’, bizim için kutsal.”