Zeki Kayahan Coşkun... Radyoların sıradışı isimlerinden biri... Alem FM’de 23.05 - 02.00 saatleri arasında sokağı radyoya, radyoyu sokağa taşıyan, interaktif radyo programı Matrax’ı hazırlayan isim... Uzun zamandır aynı frekansta ve aynı formatla radyo programlarına devam ediyor. Zeki Kayahan Coşkun bu istikrarını “Alem FM, çok rahat ettiğim ve aidiyet hissettiğim bir kurum. Her programcı bizde özgürdür. Özgürlük de özgünlüğü sağlar” cümleleriyle özetliyor. Özellikle öğrencilerin ve gençlerin dinlediği Coşkun canlı yayında dinleyicilere yaptırdığı eğlenceli uygulamalarla dikkat çekiyor. Coşkun ayrıca, sosyal paylaşım sitelerini de dinleyicilerle aktif bir şekilde kullanan radyoculardan biri ve her program bitiminde twitter’da “Matrax’ta bu gece neler öğrendik” diye dinleyicilerine soruyor ve ilginç yanıtlar alıyor. “Siz radyoculuktan ne öğrendiniz?” diye sorduğumuz da ise yanıtı şöyle oluyor: “Bir duvar işçisinden daha önemli bir iş yapmıyorum, sevdiğin işi yapmanın önemini öğrendim.” Radyo dünyasında yapılmayan ne varsa onu yapmanın peşinden gitmeye devam ettiğini de sözlerine ekleyen Coşkun’la matrax bir söyleşi yaptık. Yakında “Söyleyince pek havalı” oluyor dediği 10. kitabını yayımlayacak olan Coşkun, televizyon programı dolayısıyla ara verdiği gösterilere devam edeceğini söyleyerek sahnede olmanın bambaşka bir duygu olduğunu da anlattı. Zeki Kayahan Coşkun’u Alem FM’den dinleyebilirsiniz...
Araba kullanırken arabanın nasıl gittiğini en iyi aracın dışındakiler anlar. Henüz bana araç dışından, lastiğin patlamış, arka kapı açık kalmış gibi tedirgin ettirici uyarılarda bulunan olmadı. Radyoculukta yapılmayan ne varsa onu yapmanın peşinden gitmeye devam ediyorum. Sürüş devam ediyor yani...
Bu sürüşe uzun yıllardır aynı radyoda ve aynı saatte devam ediyorsunuz, sizce bir radyocu için istikrarın önemi nedir?
Alem FM, çok rahat ettiğim ve aidiyet hissettiğim bir kurum. Her programcı bizde özgürdür. Özgürlük de özgünlüğü sağlar. Ne konuştuğuma, nasıl konuştuğuma, ne kadar konuştuğuma, hangi şarkıyı çaldığıma, ne zaman yayına girip, ne zaman çıktığıma müdahale olmaz. İnisiyatif almamı sağlayan bu yapıyı seviyorum. Radyo yönetimimizin de bilgisinde, transfer görüşmesinde bulunmadığım radyo kanalı kalmadı. Ama gidemedim.
Mesleğe başlarken istikrarlı olayım diye bir hedef koymadım. Hedefim çok sevdiğim bir işi, alışılagelmişin dışında, risk alarak yapmaktı.
İstikrar demişken, sosyal medyayı da istikrarlı ve aktif kullanan radyoculardansınız, dinleyicilerinizle program sonrası da iletişiminiz devam ediyor mu?
Matrax, yayın dışında da devam etsin diye 10 yıl önce web sitemiz Zekirdek’i kurmuştuk. Şimdi 400 bini aşkın üyesi var. İl temsilcileri de olan örgütlü bir yapıdır Zekirdek. Kimsesiz çocuklara oyuncak götürmek, huzur evlerine ziyarette bulunmak, köy okullarına kitap göndermek, tavla turnuvaları, yat gezileri düzenlemek, pikniğe gitmek gibi şahane paylaşımlar vardır. Sadece benim değil, dinleyicilerin de birbiriyle iletişimi devam eder ben olmaksızın.
Programınız interaktif ve dinleyicilerle uygulamaya dayalı bir program ...
Dinleyicileri gecenin o vaktinde harekete geçirecek, sokağa çıkaracak fikirleri, her gün bulmak zor olmuyor mu?
O anda aklımın bana emrettiği, sonucunu öngördüğüm ne varsa onu söylüyorum. 8-9 hamle sonrasını hesaplamak benimkisi ve dahası yanılmadığımı görüp keyif almak. Zor... Ama ben de çok eğleniyorum.
Televizyonda da program yaptınız sonrasında size ‘Beyaz-Okan karışımı’ gibi yorumlar yapıldı bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yorumu yapanlar sadece benim için bunu söyleselerdi mühimserdim. Her talk-show girişiminde bulunanın karşısına bu yaftalamayı çıkıyor kimileri. Yıllardır aynı programlar var diye şikâyet eder bunu diyenler, yeni programlar çıkar, bu sefer de ama ona benziyor diye etiketlerler.
Sadece beni değil, televizyonda seyrettiği ne varsa etiketleyenler, ancak böyle aktifleşir ve kendisine itiraf edemediği pasifliğini bu yolla gizler. Risk almaz, çabası yoktur. Etiketler, yaftalar, kızar. İnternette mesela, Acun’a, bu röportajdakinden daha fazla harf tüketecek kadar kızan var. Seyrettiğine kızmak, ama seyretmeye de devam etmek, oturup sayfalarca da bunu yazıya dökmek için zaman ayırmak, işte buna pasifliğin aktif hale geçmesi dersek yanlış olmaz. Deprem acısı var, Acun program yapıyor diye kızar.
Acın sahiyse, televizyonunda Acun olmaz. Acun varsa televizyonunda, acın sahi değildir. Bırak elinden kumandayı, kapat internetini yasını öyle tut, tüm samimi yas tutanlar gibi.
2007 yılında yaptığımız söyleşide “Kendi eşiğimi aşmam gerektiğini düşünüyorum” demiştiniz geçen zaman zarfında bunu gerçekleştirdiniz mi?
Atom fiziğiyle ilgilenen bir bilim adamı gibi konuşmuşum. Sadece bir eğlence unsuru ve popüler kültürün bir parçasıyım. O eşiği aştım mı bilemem ama o eşeği aşmak maksadım. Artık kendime suni eşikler oluşturmuyorum. Hayatı geldiği gibi yaşıyorum.
Gösterileriniz devam ediyor mu, kitap çalışmaları var mı bahseder misiniz?
Gösterilere devam edeceğim, televizyon dolayısıyla ara verdim bir süre. Sahnede olmanın verdiği heyecan bambaşka. 10. kitap, 10. diyorum söylemesi çok havalı, kısa süre sonra yayımlanmış olacak.
‘Serdar Ortaç’a değil, şarkılarına mesafeliyim!’
Programınızda farklı şarkılar çalıyorsunuz ve şarkılarını çalmadığınız popüler isimler var, mesela Serdar Ortaç’a hâlâ mesafeli misiniz?
Serdar Ortaç’a değil, şarkılarına mesafeliyim. Sadece Serdar Ortaç’a da değil, şarkılarında anlattım bozukluğu olan, mantık sınırlarını aşan her şarkıya mesafeliyim. “Üzgünüm ama ilk kez tanıştığım birine telefonumu veremem” ifadesi geçiyorsa şarkıda, şunu sorarım yayında; ilk kez tanışmak ne demek? İkinci, üçüncü kez tanışmak mümkün müdür? Benim dinleyicim de hazırdır buna, bazen benim dikkatimden kaçar, onlar beni uyarır.