Radyo Trafik, İstanbulların trafikteki kurtarıcı radyosu... Betül Hakyemez de o radyonun trafiktekileri sakinleştiren anında bilgi aktaran radyonun tek kadın sesi... Radyo dünyasına adım atmasını “Hayalim, tesadüfler sonucu gerçeğe dönüştü” diyerek anlatıyor ve akranları gibi TRT ve Polis Radyosu’yla büyüdüğünü de... Özel radyoların ilk yıllarında karar vermiş aslında radyocu olmaya, konuşmayı çok seven bir geveze kız çocuğuymuş ve aynı zamanda her sohbette sürekli insanların hatalarını düzelten bir Türkçe sevdalısı... Bu özellikleri taşırken kendisi için daha uygun bir meslek olamayacağını söylüyor Betül Hakyemez... Çok sevdiği radyocu Hakan Gündüz, hem mektepli hem alaylı olması konusunda kendisini uyarıyor Hakyemez de alay durumu tesadüflerle, mektep kısmını da kendisi hallediyor... 4 yıldır Saran Holding radyolarında çalışan Hakyemez, 15 yıl içinde bir radyoda yapılabilecek hemen hemen her türlü işi yapmış, bir yandan da Marmara Üniversitesi’nde Radyo, Televizyon ve Sinema okurken bir yandan da aynı üniversitede Türk Dili üzerine yüksek lisansı üzerine eğitims almış. Şimdi de tam bir trafik uzmanı gibi radyodan dinleyicilerin hayatlarını kurtaran bilgiler veriyor. Ayrıca profesyonel olarak seslendirme yapan Betül Hakyemez’i hafta içi 17:30 ve 21:24 saatleri arasında Radyo Trafik’ten dinleyebilirsiniz...
“Trafiğin en yoğun olduğu günde bile FSM’den nasıl rahat geçerim biliyorum. Bu işin en kötü tarafı artık kimseye “Trafik çok yoğundu, geç kaldım” diyemiyor olmam, hâlbuki ben de İstanbul’da yaşıyorum!”
Trafikteki dinleyiciler için hayat kurtaran bilgiler verirken nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
24 saat! Bazen sabah başlayan bir sıkıntı gece devam ediyor ve olup biten her şeyden haberdar olmamız gerekiyor. Yayına girmeden önce mutlaka o ana kadar neler yaşandığını, trafiği çok etkileyen büyük bir kaza ya da bir çalışma olup olmadığını öğreniyoruz. Gündemi çok iyi takip ediyoruz. Kapanacak yollar, hayata geçecek uygulamalar, hava şartları, yolları etkileyebilecek ne varsa biliyoruz. Tabii sadece trafikle ilgili bilgi yeterli olmuyor. Siyasetten sanata her konuya vakıf olmak gerekiyor. Çünkü yayınlar çoğunlukla o anda, durumun gerektirdiği gibi şekilleniyor. Elimizde yazılı-çizili hiçbir şey bulunduramayız. Bir anda hiç ummadığımız bir soru ya da tepkiyle karşılaşabiliyoruz. Bu da her duruma karşı sürekli hazır olmayı gerektiriyor. Futbol maçlarını da takip ediyoruz, hangi davanın ne zaman nerede görüleceğini de biliyoruz.
Özel bir program mı yoksa günlük bilgi içeren bir program mı hazırlıyorsunuz?
Radyo Trafik’te tüm ekip arkadaşlarımla beraber günün her saatinde yollarla ilgili bilgi aktarıyoruz. Farklı saat dilimlerinde, hepimiz aynı sorunun yanıtını arıyoruz: Hangi yoldan gidelim? Radyoda yayın dışında herkesin kendi donanımına uygun olarak sürdürdüğü bazı işler var ama yayındayken hepimiz aynıyız. Ben akşam saatlerinde yayına başlıyorum, gece yoğunluk devam ettiği sürece yayındayım. Olağanüstü durumlarda 7-8 saat boyunca yayında kaldığımız da oluyor.
Trafik sorunlarıyla ilgili şahsi bir öneriniz var mı mesela “Şöyle yapılsa böyle olur” gibi...
Şehr-i İstanbul, bu nüfusu kaldıramıyor artık. Yoğunluğun asgariye çekilmesi için yapılacak en hayırlı iş, ulaşım araçlarının yer altına alınması olacaktır. Daha fazla metro ağı... Toplu taşımaya teşvik için konfora önem verilmeli. Konfordan kastım lüks değil, binebilmek için insanların birbirlerini öldürmeye çalışması gerekmesin en azından. Yolların iyileştirilmesi de gerekli tabii, ama iyi düşünülmeli, “Yaptık ama olmamış.” denilmemeli sonradan. Biraz ütopik olacak ama toplumca rehabilitasyona ihtiyacımız var. Herkesin adab-ı muaşeret bilmesi lazım, tabii daha önce bunun anlamını bir öğrenmesi lazım. Aslında ülkede ne sorun varsa trafikte de aynısı var. Çünkü sorun insanların zihninde, yüreğinde... Trafikteki terör, insanların teröristleri alkışlamadığı gün biter. Trafikte başkasının hakkına tecavüz, 15 yaşındaki kız çocuğu tecavüze uğramadığı gün biter.
Bilgiye dayalı programlar hazırlarken yoruma dayalı şarkılı türkülü bir program yapma hayaliniz var mı?
Geçmişte o tür programlar yaptığım da oldu. Şarkılı türkülü olanlar, yaptığım programlara göre daha rahat, daha az yorucu ve stresi çok daha az. Ama benim derdim, anlatmak istediklerim var, düzelmesini istediğim şeyler var, hiç tanımadığım insanlara yardım edesim, çok konuşasım var... Konuşanı seviyorum, radyoda bol şarkılı programlar yerine şov programlarını tercih ediyorum.
Radyonun tek kadın sesi olmak size bir ayrıcalık sağlıyor mu?
Zaman zaman ilişkiler, karakter, koşullar, kıdem, donanım gibi faktörler etkileyici olabiliyor ama doğrusu işimde cinsiyetimin bir faydasını görmedim şimdiye kadar. Aslında ben de bir kadınmışım gibi davranmıyorum çoğu zaman, hiç nazlı değilim, oğlan çocuğundan pek farkım yok. Ya biz aramızda cinsiyet ayrımı yapmıyoruz ya da beni gerçekten erkek zannediyorlar. Dinleyiciler açısından bakınca manzara nasıl bilemiyorum tabii, dikkat çekiyor olabilirim ama trafikteki bir bayan sürücü ne kadar ayrıcalıklıysa ben de Trafik’teki bayan yayıncı olarak o kadar ayrıcalıklıyımdır herhalde... Tek güzel yanı, “bayandan temiz” algısı...
Dinleyicilerle aranız nasıl, nasıl bir iletişiminiz var?
Biz sadece dinlenen değil, aynı zamanda dinleyen bir radyoyuz. Üç saatini trafikte geçirmiş öfkeli bir insanı dinleyeceksin, sen trafiği yoğunlaştıran değil rahatlatmaya çalışan bir unsur olduğun halde sana bağıracak, hatta bazen daha da ileri gidecek ve sen beş saattir konuşuyor olsan da sinirlenmeyeceksin. Yayın yönetmenimiz Cezayir Doğan başta olmak üzere hepimiz büyük özveriyle çalışıyoruz. Eleştiri ile hakaret arasındaki sınırı henüz fark edememiş olanlar var, birçok dinleyicimiz sadece vatandaşa yardım edebilmek için çaba ve para harcıyorken bizim ne yaptığımızı anlamayan ve istismar etmek isteyenler var.
Önümüzdeki günlerde İstanbulluların kulaklarına küpe yapabilecekleri önemli bilgiler vehaberler var mı?
Okullar açılıyor. Aynı gün HGS kullanmaya başlayacağız, KGS kalkıyor. 2013 başına kadar değişimin tamamlanması planlanıyor. Trafiği nasıl etkileyeceğini birlikte göreceğiz.
‘Trafiğin en büyük sorunu sevgisizlik’
Sizce İstanbul trafiğinin en büyük sorunu nedir?
Can alıcı soru! Saatlerce de konuşabilirim, tek kelimeye de sıkıştırabilirim. Çok sorun var ama en büyüğü sevgisizlik. Sonrası silsile halinde geliyor zaten; bencillik, çıkarcılık, saygısızlık, umursamazlık... Zaten İstanbul’da yolların hali ortada, standartlar ötesi tuhaflıklarla ve tehlikelerle dolu. Bizler de o sorunları katlayarak çoğaltıyoruz. Bazen İstanbul trafiğinin yoğun olması beni sevindiriyor, yollar boşken o kadar çok kaza oluyor ki... Yaralananlar, ölenler...Ama herkes “Bana bir şey olmaz!” zannediyor. İnsanların büyük bir çoğunluğu trafik kurallarının “sadece kamera ya da polis varsa uyulması gereken birtakım şeyler” olduğunu düşünüyor. Kendi hayatını, hatta evladınınkini düşünmeyen bir insan başka birini nasıl düşünsün ki? Kuralsızlıkların haddi hesabı yok, küçücük çocuklar bile kucaklarda...