‘TEHLİKELİ DİNLEYİCİ’ HİKÂYELERİ

Radyoculuk, dinleyicilerinin ve özellikle gençlerin gözünde pek popüler ve şaşaalı bir meslektir. Bazen öyle bir hal alır ki bu meslek, çok kolay gibi düşünülür ve “İki saat konuşuyorsun, para kazanıyorsun” gibi ön yargılar sürekli radyocuların yüzlerine çarpılır. Her meslekte olduğu gibi radyocuların da sektörel ve bireysel sıkıntıları var. Ama onların başlarından geçenler diğer mesleklere oranla biraz daha farklıdır, genellikle ‘popülerlik’ ağına takılmış ilginç olaylar gelir başlarına... Çoğu eğlencelidir ve gülümsetir, ama geniş kitlelere hitap etmenin ağırlığıyla bazen işin rengi değişir ve siyaha çalmaya başlar. Farklı ve birçok insanla muhatap olmanın sonucu “tehlikeli” denilebilecek durumlarla da karşı karşıya gelirler... Bunlardan biri de geçtiğimiz aylarda Best FM programcısı Mine Ayman’ın başına gelen tehlikeli ve ona zarar verebilecek olaylardan biriydi. Hatırlatalım: Best FM programcısı Mine Ayman’ı hedef alan ve Best FM programcılarının birçoğunu da uzun süredir rahatsız eden bir kadın dinleyicinin, Mine Ayman sanıp bir başkasını yaralaması... Bu uç bir örnek, ama radyocular bunun gibi birçok olayla karşılaşıyor. Özellikle radyocuların gizemli olduğu, isimlerinin söylenmediği ve yüzlerinin gösterilmediği dönemlerde, dinleyici, onları hayalinde farklılaştırıyor ve kendi istediği kalıba sokuyor, ne düşlüyorsa ona inanıyor, bazısı da o radyocuya ulaşarak gerçekle yüzleşiyor! İşte radyocuların başından geçen ilginç olaylardan bazıları...

KİMİ, RADYOCUNUN ADINI KULLANIP BORÇ PARA ALIYOR, SAHTE KİMLİKLE NİŞANLANIYOR! KİMİ DE AŞIK OLUYOR, STÜDYOYU BASIYOR VE TEHDİT EDİYOR! İŞTE RADYOCULARIN YAŞADIKLARI İLGİNÇ OLAYLAR...

‘Bana aşık dinleyici stüdyoyu bastı!’
Yıllar önce program yaparken bir kadın dinleyici yayından her söylediğimi üzerine alınıyor ve e-posta gönderiyordu. “Yağmur yağıyor, ıslanmak lazım” diyordum, mesaj gönderiyor. “Evet, sözünü dinledim, çıktım, ıslanıyorum” yazıyor. Fotoğraflar çekiyor “Bunlar senin için “diyor. Birgün “Siz benim sadece dinleyicimsiniz” dedim. Hırçınlaşarak ”Seni kimseye yar etmem, öldürürüm, yüzüne kezzap atarım” gibi tehditler savurdu. Ta ki yayındayken stüdyoyu basana kadar... Radyodan hediye kazanmış ve “Ben gelip alırım” demiş... Tam ben anons yapıyorken herkesi atlatıp yayına girerek “Kadir diyerek çığlıklarla ve heyecanla bağırmaya başladı. Büyük bir panikle yayına giden sesler ardından şarkıya geçebildim, sonra güvenlik bu takıntılı dinleyiciyi stüdyodan çıkardı.

‘Sahte Michael borçlar yapmış nişanlanmış!’
Michael Show’un popülaritesinin artmaya başladığı bir dönemdi. Sahte bir Michael vardı. Bu kişi çevresine kendisini “Michael” olarak tanıtıyor ve çeşitli menfaatler sağlıyordu. Toplum önüne çıkmayı sevmediğim için fazla fotoğrafım yoktu. Birgün radyoya 10 - 15 kişi gelmişti güvenlikler onları binaya sokmamıştı. Adamlar “Michael’ın nişanlısının akrabalarıyız” demişlerdi. Epey tırsmıştım. Hesap sormaya gelmişler. Bir keresinde de bir kadın, “Michael’a söyleyin oğlumun cep telefonunu geri versin” demişti. Garip garip telefonlar, garip garip adamlar... Sahte Michael’ın izini sürdüm, hafiyelik yaptım. Sahte Michael’dan alacaklıları buldum, sahte nişanlımı gördüm! o zaman radyonun sanal ve büyük bir güç olduğunu hissettim!

‘Radyocuları takıntılı dinleyicilerden koruyacak bir kurum gerekli’
Geçen ay başıma gelen olay beni korkuttu ve şaşırttı. Psikolojik sorunları olan ve beni saplantı haline getiren bu kadın dinleyici, benim yerime başkasını bıçakladı, son derece talihsiz olan bu olay karşısında, bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunarak mahkemeye vermekten başka bir şey yapamadım. Yayınlarımızda bu olaydan bahsettik, ama bence bu sorun sadece benim ve Best FM çalışanlarının değil, tüm radyo programcılarının sorunudur. Bu tür takıntılı dinleyicilere karşı hiçbir savunma gücümüzün ya da bizi koruyacak bir kurumun olmayışı çok kokunç. Bir şekilde, hem bu tür sıkıntılar hem de mesleğimizde yaşadığımız diğer sorunların çözümü için meslek birliğimizin kurulması gerekmektedir.

‘Çok gülme müşterilerim tahrik oluyor’
Olayların kadınıyım. Birkaç ay önce bir adam aradı, çok özel bir konu olduğunu söylemiş telefon numarasını bırakmış ben de geri aradım. Kendisinin büyük bir mağazası olduğunu, muhafazakâr bir kişi olduğunu, benim görüşlerime tamamen katılmasa da genelde dinlediğini söyledi. Fakat bir ricası vardı, kahkahalarımı kesmemi ve bunun doğru olmadığını söyledi, hatta biraz fırçaladı. Gülmeme kızıp sinir olanlar olduğunu bildiğim için, önce çok takmaya-caktım, ama şeytan dürttü “Ne oluyor ben gülünce?” diye sordum. Cevap şu, “Bence sorun değil, ama erkek müşterilerim siz gülünce tahrik oluyor, burası işyeri Arzu Hanım!”

‘Radyodaki şarkıları bana çalıyorsun, işte geldim!’
Anılarımı derlediğim kitabımın imzası için kitap fuarındaydım. Kitaplarımı imzalayıp, fotolar çektirirken 45 yaşlarda iki hanım yaklaştı. Biri dikkatli gözlerle beni inceliyordu. “Hayrandır” dedim içimden. Kadın kitabı sert bir şekilde uzattı ve “İşte çağırdın, Bursa’dan buraya kadar geldim. Dinliyorum seni, çaldığın her şarkıda, şiirlerinde bana seslendiğini biliyorum”dedi. İçimden küfür ettim! “Biz şarkıları herkes için çalarız, mesajlar da herkes içindir, yanlış anlamışsınız” dedim. Diğer hanım “Ben de kardeşime söyledim, doktoru da çok uyardı, terapilere katıldı, ama özellikle sizin ağzınızdan duymasını istedim” dedi. Hayal dünyasında düşlemiş, çaldığım şarkıları ve söylediklerimi üstüne alınarak gelmiş.

‘Az konuşturdun denize atarım seni!’
Dışarıda yayın yapıyor ve hediye dağıtıyorduk. Programı yaparken birçok dinleyicimiz geldi, hediye dağıtamaz haldeydik, izdiham yaşandı ve yayın aracını ve dinleyicileri bırakıp mola verdik.
Ardından telefon bağlantısı almaya başladım. Tek tek herkes bağlanıp konuşuyor. Kalabalık arasından da biri aramış konuşmuşuz, yayın bittiğinde yanımıza geldi, sinirlendi ve ortalığı karıştırdı.“Sizi denize atacağım, beni nasıl yayında az tutarsınız” diye kafa tuttu ve kavga çıkardı. Hediye verip zorla ikna ettik!