Işıkların tek tek kapandığı, hayatın kimileri için geçici olarak servis dışı olduğu zamanlarda ayakta kalanlar, uykusu kaçanlar, gece yaşayanlar, gece çalışanlar... Kayahan’ın şarkısındaki “El ayak çekilince sohbetler tükenince, dostlar eve gidince...” sözleri gibi, geceyi güne çevirenlerin sayısı tahmin edilenden daha çok... Onlar için gece yeni başlıyor ve sohbetler tükenmiyor, aksine artıyor... Siz de hayatı tersten yaşayanlardansanız, frekansın diğer ucunda da uykuya karşı direnen ve uykunuzu özellikle kaçıran bir radyocu var, Pal FM‘de program yapan Onur Yar... Radyo dinleyicisi onunla birçok yayın saatinde karşılaştı. Yar, önceleri sabah saatlerinde uykunuzu açarken şimdilerde de gece uykularını kovalıyor. Yine eğlenceli ve bol kahkahalı programıyla dinleyicilerinin karşına çıkıyor. Radyoculuğa verdiği kısa bir arada kafasını yukarı kaldırıp, “Şu anda benim enerjime en uygun radyo hangisi ise, onu bilmek istiyorum” diyor ve ertesi gün Pal FM Yayın Yönetmeni Kaan Gökman’ın onu aramasıyla yine mikrofonun başına geçiyor. Öyle bir geçiyor ki dinleyici sayısı her geçen gün artıyor... Yar, bu güzel tesadüf için “Bazen duyulmak için, biraz bağırmak gerekiyor” diyor. ‘Onur Yar’la “Son Durak”ı pazartesiden perşembeye 23.30 - 03.00 saatleri arasında, cumartesi günü de 08.00 ve 11.00 arası Pal FM’den dinleyebilirsiniz.
GECELERİ YAPTIĞI “SON DURAK’ ADLI PROGRAMIYLA DİKKAT ÇEKEN ONUR YAR, “GECE RADYO DİNLEYENLERİN ÇOĞU, RADYOYU FON MÜZİĞİ OLSUN DİYE DEĞİL, ÖZELLİKLE ‘DİNLEMEK’ İÇİN AÇAR” DEDİ
Radyocunun yeni radyoya ve dinleyicilere alışma süresi sizce ne kadardır, sizin için süreç kolay oldu mu?
Burada çok arkadaşım vardı, ilk günden beri evimde gibiyim. Tanımadığım insanlarla çalışsaydım bile fark etmezdi. Dinleyici ile olan alışma süresine gelince de, Pal Station’da yaptığım sabah programı sonrası, ilk 6 ayda reytingler 3 katına çıkmıştı. Bu istatistik, güzel bir cevap olabilir.
Dinleyiciler, hangi radyoya giderseniz gidin sizi takip ediyorlar mı?
Geçen gün beni 9 yıldır ve 5 yıldır dinleyen dinleyicilerimle tanıştım. Siz bir iş yapıp olay yerinden uzaklaşırken, insanların sizden hiç uzaklaşmayıp sizi takip etmesi çok hoş. Yayın yapmadığım zamanda bile beni takip etmeleri, bana ulaşmaları, tarif edilmez bir mutluluktu. Nerede olursam olayım beni buluyorlar ve her geçen gün sayıları artıyor. Tarif edilemez bu ilişki hep devam edecek.
Yayın saatlerinizde değişiklikler oldu, şu anda gece program yapıyorsunuz, yayın saatinin değişmesi sizi ve programı nasıl etkiledi?
Çok sevindim. Çünkü gece saati, radyonun prime time saatlerinden biri. Ben zaten, her gün daha da büyütebileceğim, potansiyelimi rahatlıkla ortaya çıkarabileceğim bir program yapmak istiyordum. Yayın saati itibariyle bu artık mümkün. Ayrıca programın adını da sevdim; ‘Onur Yar’la Son Durak’ Hem çok iddialı hem de tedirgin edici...
Radyo hayatınızda gece saatleri düşlediğiniz bir zaman dilimi miydi?
Hiç düşünmediğim bir saatti, hem de hiç yayın yapmadığım bir saat. Ama bildiğim bir şey vardı, gece radyo dinleyen insanların çoğu, açtığı radyoyu fon müziği olsun diye değil, dinlemek için açar. O yüzden ilk gece yayına giderken, beni dinlemeye hazır büyük bir kalabalık olduğunu fark ettim. Şu anda o büyük kalabalıktan insanlar, her gece bana katılmaya devam ediyor. Bu yönden çok büyük artı. Eksi diye nitelendireceğim hiçbir özelliği de yok. Şu an her şey çok güzel.
Uykusu kaçan dinleyici profili nasıl, kimler o saatte size eşlik ediyor?
Her yaştan, her ilden, her meslekten, her tarzdan insan arıyor. Nöbetteki doktor, ders çalışan öğrenci, bebeğini yatıran anne, proje çizen mimar, kamyon şoförü, yolculuk yapanlar, tek başına karanlık odasında kulaklıkla radyoyu dinleyenler... Bu da beni çok mutlu ediyor çünkü herkese ulaşabildiğimi gösteriyor.
Programda neler yapıyorsunuz, belirli format üzerine mi kurulu, yoksa program esnasında mı gelişiyor her şey?
Televizyonlarda izlediğimiz talk show’un radyoda, tüm Türkiye’yle olanını düşünün. Daha çok telefon alıyorum, içimden geçen her şeyi samimiyetle paylaşıyorum. Her arayanla da geyik yapmak ya da egomu tatmin etmek için değil, tamamen sohbet etmek için konuşuyorum. Zaten geyik yaparak o kadar saat kendini dinletmen zor. İyi bir sohbet yapman lazım ki, iyice uykuları kaçsın! Dinleyiciler de o enerjiyi yakalayıp, ne varsa paylaşıyor. Sonunda da hem çok eğlenceli, hem de çok samimi bir iş çıkıyor. Aynen evin içinde arkadaşlarla sohbet eder gibi. O yüzden kimse kendini yabancı hissetmiyor ve arıyor.
Hazırlanıyor musunuz programlara?
Bu format için çok hazırlık gerekmiyor. Ama her gece 3,5 saat performans sergilemek, birbirinden farklı insanlarla canlı yayında konuşmak için, anlayışlı, sabırlı olmanız ve işinizi çok sevmeniz lazım. Ben işime hep hazırım.
İyi ki radyocuyum.. Çünkü...’ yü nasıl tamamlarsınız? Bu işin en zevkli yanı sizce nedir?
İyi ki radyocu oldum, çünkü; hayatta en çok sevdiğim iki şeyi bir arada yapabiliyorum, müzik dinlemek ve konuşmak. Bu işin zevkli yanlarına gelince de, yaratıcı tarafınızı ortaya çıkarıp, yeteneklerinizi konuşturabiliyorsunuz. Gerçi insan sevdiği işi yapıyorsa, o işin her anı ona zevk verir. Ben de işimi çok seviyorum.