Makara, plak ve kaset dönemine tanık olan, radyocuların “Daha uzun mesai harcayıp emek verdiğimiz dönemlerdi” dediği zamanlarda radyoculuk yapmış biri Hakan Çelik. Onu, Posta Gazetesi’nin Köşe Yazarı ve Ankara Temsilcisi kimlikleriyle tanıyoruz, ama o aynı zamanda radyonun mistik havasını soluyan Türkiye’nin ilk özel radyocularından.
Radyoculuğa 1990’ların başında İskoçya’daki Glasgow BBC’de staj yaparak adımını attı. Hür FM’i kuran ekipte yer alan Çelik, daha birçok özel radyoda programlar yaptı. Televizyona da programlar hazırlayıp sunan Çelik, “Onunla yolculuğu çok severim” dediği trenlerle yaptığı seyahatlerde ruhuna kazınanları, radyoda ‘Tren Yolculuğu’ programıyla dinleyicilerine sunuyor. Her durağı müzik olan bu yolculukta Elvis Presley’den Joan Baez’e, Frank Sinatra’dan Tchaikowsky’ye, Mozart’tan Sara Vaughan’a uzanan yelpazesiyle müziğin en seçkin örneklerini sunan, klasikle moderni birleştiren TRT Radyo 3’te dinleyicilerinin karşısına çıkıyor.
Siz de bu yolculuğa katılmak isterseniz, Hakan Çelik’le Tren Yolculuğu’nu pazar günü 19.00 - 20.00 saatleri arasında, TRT Radyo 3’te dinleyebilirsiniz...
RADYO DİNLEYİCİSİNİ TRT RADYO 3’TE ‘TREN YOLCULUĞU’NA ÇIKARAN HAKAN ÇELİK, RADYO PROGRAMINI “FARKLI LEZZETLERİ TADABİLECEĞİNİZ AÇIK BÜFE GİBİ” CÜMLESİYLE ANLATIYOR
Radyoculuğa 1990’ların başında İskoçya’daki Glasgow BBC’de başladınız...
İlk olarak prodüksiyonda görev aldım. Oranın atmosferinden çok etkilendim. Hür FM’i kuran ekipte yer aldım. Yıllar boyunca birçok radyoda haber programları ve klasik müzik programları yaptım. Daha önce de TRT Radyo 1’de gündem programlarına yorumcu gazeteci olarak katılıyordum.
TRT gibi köklü bir radyoda program yapmak size neler hissettiriyor?
TRT İstanbul Radyosu’nun büyük bir geleneği var. Bu birikime tanıklık etmek ve burada program yapmaktan gurur duyuyorum. İstanbul Radyosu Müdürü Ahmet Akçakaya ve Caner Beklim son dönemde hem çok kaliteli, hem de dinamik bir yayın içeriği oluşturdu.
“Tren derinliğin sembolüdür”
TRT Radyo 3’ün özgün program anlayışını nasıl buluyorsunuz?
TRT genel olarak çok saygın bir yer ve ciddi bir atılım içinde. Taktire şayan işler yapılıyor. Kültürel değerlere sahip çıkmakla beraber, yeni fikirlere ve oluşumlara sırtını dönmüyor. İbrahim Şahin’in göreve gelmesiyle bu fikir daha da pekişti. İyi yapımlar ve ses getiren programlarla kaliteden taviz verilmiyor. Şu anda TRT Radyo 3’te de bu sinerji yaratılıyor.
Programın ismi Tren Yolculuğu, müzikle de derin bir yolculuğa mı çıkıyorsunuz?
Evet, program bir müzik yolculuğu adeta... Ulaşım araçlarına meraklıyımdır, sürekli seyahat ettiğimden dolayı hayatımdan hiç çıkmazlar. Tren de müziğin derinliğini sembolleştiriyor. Trenin bir romantik hüzünlü ve özel bir yanı var.
Bu yolculukta size eşlik edenleri ne gibi sürprizler bekliyor?
Klasik ve standart bir radyo programı değil. Birikimimi radyoculuk deneyimimi aktarıyorum. Yakında Konuklarım olacak kendi arşivlerinden CD’lerle gelecekler. Canlı performanslar yaptıracağım.
Geçmiş zamanlara da uğrayıp farklı müzik türlerine de yer veriyorsunuz...
Benden önce İzzet Öz’ün programı var. Radyo belli bir akış içinde farklı lezzetleri tadabileceğiniz açık büfe gibi. Klasik müzikten, popüler müziğe kadar uzanan geniş bir yelpazemiz var. Çok katı bir müzik sınırı koymadık. Tamamen yabancı müzik çalıyoruz. Klasik müzikten, pop, rock ve caza kadar gidiyoruz. Amacım farklı müzik türlerini tanıtmak ve sevdirmek.
Sürekli seyahat ediyorsunuz, bu yolculuklardaki öykülerinizi de dinleyicilerle paylaşıyor musunuz?
Farklı ve yeni bilgilerle küçük öykülerle müziği paylaşıyorum. Sürekli yeni albümler alıyor, güncel müzik bilgilerini aktarıyorum.
Televizyonda da program yaptınız radyonun büyüsünü daha farklı mı buluyorsunuz?
Radyonun büyüsü farklı. Ruhunu serbest bırakan özgürleştiren bir yapısı ve bir yalnızlık hali var. Orada tamamen sesinizle vurgularınızla etki yaratırsınız. Aldığınız nefesle bile dinleyiciye ulaşırsınız. Radyo benim en yakın dostlarımdan biri mümkün olduğunca onu bırakmak istemiyorum.
“Radyo sıcaklığını kaybetmedi”
Sizce teknololjinin gelişmesi radyonun büyüsünü etkiledi mi?
Bence radyonun büyüsü hiç bozulmadı. Televizyon ve gazetede birçok şey değişti, teknoloji onları soğuklaştırdı, ama radyo o sıcaklığını hiç kaybetmedi. Artık radyoda daha az insanla çalışılsa da önemli olan insandır.
Dinleyiciler size neler katıyor?
TRT Radyo 3’ün çok saygın bir dinleyici kitlesi var. Müziği bilen takip eden ve gerçekten müzik dinlemek için radyoyu açan dinleyicilerin, programımıza eşlik etmesi, dinlemesi size çok şey katıyor.