Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

O, Best FM’in en eski seslerinden biri... Radyo programında her an arıza çıkarabilecek olmasından dolayı da yıllardır dinleyicinin bildiği ve anılan ismiyle A-Rıza, Rıza Esendemir... Denizli’de 11 yaşında, daha boyu cihazlara yetişmezken boyundan büyük işlere kalkışarak başladığı radyoculuğa hâlâ aynı heyecanıyla devam ediyor... Araya başka hayaller karışıyor, Beden Eğitimi Öğretmeni olmayı düşünerek koşulara katılıyor tökezliyor, tiyatro eğitimi alıyor, ama yine de radyodan vazgeçemiyor ve İstanbul’da radyo macerası başlıyor... Esendemir bu yıl 18. yaşını kutlayan Best FM’de hafta içi her gün 18.15 - 20.30 saatleri arasında A-Rıza Show’la zor saatlerde ‘trafik’ sıkışıklığına eğlenceyi ve kahkahayı da sıkıştırıyor... Yıllardır birbirinden eğlenceli birçok karakterin eşlik ettiği programında son dönemde farklı konuşmasıyla ve Rıza Esendemir’e verdiği cevaplarla dikkat çeken “Haylaz, kurnaz bir çocuk” profili çizen Selçuk karakteri de ilgi çekiyor... Fakat Selçuk, dinleyicilerin hayalinde yarattığı ‘Selçuk’u bozmamak adına radyonun gizemine bürünüyor ve yüzünü göstermiyor... Selçuk, fotoğraf çekimlerimizde ilk kez ‘biraz’ görünerek ‘haylaz’ yapısına uygun farklı saç kesimiyle poz veriyor... Programında “Altyapını Al da Gel” köşesinde müzisyen konukları ağırlayan Rıza Esendemir’in çok yakında televizyon programı da başlayacak. Müzikle ilgilenmekten de vazgeçmeyen Esendemir, zamanında ‘Deprem Dede’ ve Semra Kaynana’ya yaptığı ‘Daldan Dala’ remix’iyle Semra Hanım’ı hâlâ sevgiyle anıyor ve “O dönem yaptığım remix’lerin telif hakları ve polifonik melodiler sayesinde kazandıklarımla profesyonel bir stüdyom oldu! Herkes onun üzerinden para kazandı. Bana da para kazandırdı!” diyor...

Haberin Devamı

UZUN YILLAR BEST FM’DE A-RIZA SHOW’U HAZIRLAYAN RIZA ESENDEMİR, RADYO DİNLEYİCİSİNİN İSTEKLERİNİN DEĞİŞTİĞİNİ, YAPILAN ESPRİLERİ İSTEDİKLERİNİ ANLATTI

Çok küçük yaşta radyoya başlamışsınız...
11 yaşındaydım... Denizli’de bir radyoydu... Birgün radyoyu aradım, o zamanlar radyoya bakış açısı farklıydı. Herkes gibi şarkı istiyordum. Bir programda çocuk kulübüne üye olmak için aradım, kızkardeşim de üye oldu ama birçok kişi arasından ben kazandım.
Radyoya gitmem gerekti. Radyonun maskotu oldum. Çocuk programına başladım. Boyum cihazlara yetişmezdi, kucaklarına kaldırırlardı öyle kullanırdım. O zamanlar birçok radyonun sahip olmadığı imkânlar vardı. Daktiloyla şarkı isimlerini yazardık. TRT mantığıyla yayınlar yapardık, tek örneğimiz TRT’ydi, onları örnek alırdık.

Devamında neler oldu, İstanbul’a geliş...
Pişme döneminde başka programlar da yapmaya başladım, arada televizyon programları da oldu... Beden Eğitimi Öğretmeni olmayı düşündüm, ama sonra radyoculuğa devam ettim... Tiyatro eğitimi aldım ama yine de radyoculuğu tercih ettim, İstanbul’a geldim. 1997’den beri Best FM’deyim. A-Rıza Show adı altında programlar başladı.

Eğlenceli, komik ve kalabalık bir ekiple program yapıyorsunuz, bu interaktiflikte “Aman ağzımızdan bir şey kaçabilir” gibi endişeleriniz oluyor mu?
İçimden ne geliyorsa onu konuşabiliyorum, radyoda benim için bu çok önemli. Patronlarımız da bu konuda çok anlayışlı. Kalabalık bir ekiple program yapıyorum. Sohbet ve eğlencenin içinde her an bir şey çıkabilir!

Patronlardan yana iyisiniz de peki kulağı sizde olan büyük patron RTÜK’le aranız nasıl?
Bizim RTÜK’le ilgili bir şeyimiz olmadı. Çünkü, bizim program komediye bağlı... Arada bel altı espriler kaçıyor olabilir! Ama göze batmıyor muhabbetin samimiyetinde...

A-Rıza Show’da birçok karakter can buldu... Adnan Hocalar, Dürümcü Adnan’lar ve bu aralar en ilgi çeken ise ‘Başına her an bir şey gelen’ Selçuk karakteri...
5 yıldır birlikte program yapıyoruz... Selçuk iyi bir elektrik aldığım karakter haline geldi. Diğerleri iyiydi elbet ama Selçuk’la çok farklıyız.

Yıllarca yalnız programlar yaptınız, ekiple birlikte yapmak zorlamadı mı sizi?
2000 yılına kadar tek başına program yaptım. Zamanında Hakan Gündüz’le aynı radyodayken onun yayınlarına girip çıkarken laf atardık, öyle bir ekip mantığı bizimki de... Yayında yalnız olmamak hoşuma gidiyor. Ekipten Gökalp de cihazları kullanıyor, dinleyici onu çok bilmez ama mutfakta önemli yeri vardır. Ekibimiz çok geniş, başka radyoya da geçseler bağımız kopmuyor.

Peki dinleyicinin ‘haylaz’ı Selçuk’la nasıl tanıştınız?
Radyodan arkadaşlarımızla beraber halı saha maçı yapacaktık. Bir kişi eksikti. “Birini bulduk, ama alkollü” dediler. “Nasıl oynayacak acaba, benim yayınım var”dedim. O ara yayına girdi, arkadan bir şeyler söylüyor sesi bir garip... Bir şey soruyorum o cevap veriyor. Öyle başladı... Dinleyicilerin hayallerindekini değiştirmemek için yüzünü gizliyoruz.

Sesi için özel bir teknik cihaz kullanılıyor mu?
Kendi sesiyle konuşuyor ama biraz değiştiriyor tabii. Dinleyicinin de bizim de hoşumuza gitti. Dinleyici Selçuk’un söylediği şeylere gülüyor. Radyolardan şarkı istenmiyor artık, bizden espri isteniyor. “Dün yaptığınız espriyi tekrar yapar mısınız?” diyorlar.

Kesin hatlarla çizili bir formatınız yok gibi, özel bir hazırlık yapıyor musunuz programdan önce?
Formatımız yok... Gülüyoruz, eğleniyoruz canım sıkkınsa da belli ediyorum. Haluk Bilginer’in dediği gibi aslında... “Babam ölecek de ben insanları güldüreceğim” öyle bir şey yok. Hazırlanmıyoruz... Bir de hazırlansak nasıl olur? Ben kaç saat bir metni asla okuyamam zaten... Kafaya not ediyoruz o kadar... Gelirken arabada bir olay yaşıyoruz, yayında anlatıyoruz, paylaşıyoruz.

Müzik çalışmalarına da devam ediyorsunuz, son dönemde birçok ismin şarkılarını düzenlediniz...
Programın müzikle alakalı her şeyini ben yapıyorum. Aranjörüm, ilk işim radyo olduğu için müzikal geçmişim var.
En son Hande Yener’in bir şarkısını düzenledim. Ferhat Göçer’e düzenlemeler yaptım.

Komik ve eğlenceli bir program yapınca komik olaylar da başınıza geliyordur...

Komik de geliyor ama ilginç olan bir olay yaşadım.... Bir gün bir güzellik ajansından aradılar. “Bugün burada olacaktınız, her gün geliyorsunuz zaten” dediler. Şaşırdım sonra olayı anlattılar. Biri ajansa gidiyor, adımı kullanarak, radyo programı için Rıza olarak sponsorluk alıyor. İki ay herkesle samimi oluyor, kızları kendine âşık ediyor. Yüz yüze geldik ve ben Kayserili bir işadamı olarak gittim ve sponsor olacaktım programına... Karşımda beni bana öyle bir anlatıyor ki... Ben de Rıza olduğuna inanmaya başlayacaktım! Zor bir durumdu! Adımla insanları kandırıyordu...

Televizyonda var mı yeni bir proje?
Teklifler geliyor. Birkaç dizi teklifi geldi, şaşırdım, radyocuyuz, eğlenceliyiz, bir de herkes her şeyi yapıyor diye teklifler geliyor, ama başrol olsa bakarız! Televizyonda da radyodaki gibi rahat ve özgür olmam lazım. Çok yakında televizyonda olacağız...

Haberin Devamı

‘Şarkı değil, espri isteniyor’

HAYALİNDEKİ YÜZÜ ÇİZ!
İlk kez poz veren, kimi zaman trafik ışıklarında cam silen bir çocuk, kimi zaman da söz dinlemeyen, dolandırıcılık peşinde koşan haylaz bir çocuk olan Selçuk, dinleyicilerinin hayalindeki ‘Selçuk’u fotoğrafa çizmeleri için özellikle saçlarını kazıttı!

Haberin Devamı

‘Şarkı değil, espri isteniyor’

‘SEMRA KAYNANA SAYESİNDE STÜDYOMU KURDUM!’
Bir dönem çok ses getiren ‘Daldan dala’ ve ‘Deprem Dede’ gibi remix’lere imza attınız....

Daldan Dala Semra Kaynana’ya yapılan bir remix’ti... Yayında kötü bir şey söyleyemiyorum, bari remix yapayım dedim! O dönemlerde yaptığım remix’lerin telif hakları ve polifonik melodiler sayesinde kazandığım paralarla profesyonel bir stüdyom oldu! Herkes Semra Kaynana üzerinden para kazandı, Semra Hanım bana da para kazandırdı!